Çağla Hoca, Serkan'a "hoş geldin" deyip, boş olan sıraların birine oturmasını söyledi. Ardından teneffüs zili çaldı. Sınıftakiler" yeni çocuk" ile tanışmak için Serkan'ın etrafında toplandılar. Sanırım onunla tanışmak için can atmayan bir ben vardım. Hastanede tanışmıştık ama bu onunla tam olarak tanıştığım manasına gelmiyordu. Sınıfta boş boş oturmaktan sıkılınca bahçeye geçtim. Boş banklardan birine oturup, birkaç gündür yaşadığım şeyleri düşünmeye başladım. Fazla ağırdı ama üstesinden gelebiliyordum. Burak'la aynı ortamda, aynı sınıfta iki yabancı olmak tuhaf bir duyguydu. Üstelik bana yalan söylediğini öğrenmiş olmak daha da yakıyordu içimi. Onun da canı yanıyor muydu acaba? Böyle düşününce bir an kendime kızdım. Beni aldatmıştı ve ben hala o ne hissediyor diye düşünüyordum. Ben iç sesimle kavga ederken omzumda bir el hissettim. Ece sınıfta olmadığımı anlamış ve yanıma gelmişti.
" Ne yapıyorsun burada tek başına? Dalmışsın yine."
Son zamanlarda o kadar çok düşünüyordum ki, bu fazla düşünme olaylarını arkadaşlarım bile fark eder olmuştu. Yaşadıklarımı düşünüyordum sürekli. "Niye böyleydi? Neden?" soruları dönüyordu kafamın içinde. Mesela abimle babam kavga etmemiş olsaydı, abim bizim hayatımızda olmaya devam etseydi nasıl olurdu? Bir abimin olması nasıl olurdu? Şuan kaç yaşındaydı? Ya da Burak? Hiç mi sevmemişti beni? O çocuk bu kadar çapkın biriydi de ben nasıl anlayamamıştım? Düşüncelerimden sıyrılıp Ece'ye ve sorusuna odaklandım. "Yaşadıklarımı" dedim. Ece durumun farkındaydı. Bu yüzden ilk önce bana sarıldı sonra da "Atlatacaksın biliyorsun değil mi? Hem zaten ikinci döneme girdik. Birkaç ay sonra Burak'ı görmek zorunda değilsin. Sadece birkaç ay daha sabretmelisin Irmak, "
"Biliyorum, birkaç ay sonra okul bitecek ve bir şekilde görüşmeyeceğiz. Ama açıkçası sudan çıkmış balık gibi hissediyorum kendimi."
" Evet, çok zor sana hak veriyorum". Biz Ece ile sohbet ederken diğer kızlarda yanımıza geldiler.
" Bizde hak veriyoruz. Ama geçecek biliyorsun değil mi? Yaşandı ve bitti," diye sohbetimize katıldı Arsu.
İkisi de çok haklıydı. Burak'la ayrılmıştık ve Burak birkaç ay sonra hayatımdan çıkıp gidecekti. O yüzden bu yaşadığım acı da geçecekti ya da zamanla üstünü örtecektim. Keyfimin hala çok yerinde olmadığını fark eden Seher konuyu değiştirerek " Sınıfa yeni gelen çocukla tanıştım. Irmak dün seni hastaneye getiren çocuğa ne kadar da benziyor."
" Seher biliyor musun bende çok benzettim," dedi Arsu.
" Benzetmeniz normal. Çünkü dün beni hastaneye götüren Serkan'dı. O'ydu yani," dedim.
Kızlar şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı. En az onlar kadar bende şaşkındım çünkü bu kadar tesadüf ancak dizilerde, filmlerde olurdu. Ben Serkan'ı görünce şoke olmuştum ama o sınıfa girince benim aksime normal bir durum gibi tepki vermişti. Ya da bana mı öyle gelmişti? Belki de beni fark etmemişti.
Kızlarla sohbet ettikten sona dersin başlamasına yakın sınıfa geçtik. Sınıfa girdiğimizde Serkan meraklı gözlerle bana bakıyordu. Beni hatırlamıştı. Bir şey demek ister gibiydi ama hiçbir şey söylemedi. Onun yerine yanında oturan Kaan ile konuşmaya devam etti.
Ders başladıktan sonra Edebiyat öğretmenimiz sınıfa yeni gelen Serkan'ı fark etti. Pelin Hoca, Serkan ile tanışabilmek için derse ara verip Serkan'la biraz sohbet ettiler. Serkan " uzun zamandır yurtdışında yaşadığını, ailesini özlediği için bu dönemi Türkiye'de geçirmeye karar verdiğini," söyledi. Bunu duyduğuma şaşırmıştım. Yıllar boyu yurtdışında yaşamış biri olarak çok iyi Türkçe konuşuyordu. Serkan bugün beni gerçekten şaşırtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMI SARAN AŞK
أدب نسائيBir genç kızın doğum gününde hayatıyla ilgili en önemli gerçeği öğrenmesi ona nasıl hissettirir? Aynı zamanda en yakın arkadaşının sırtından vurması ve sevgilisinin ihanetine uğramasıyla nasıl dimdik ayakta kalabilir? 18 yaşına girdiği gün hayatının...