Ağır dosyayı bir kez daha karıştırdım ve içindeki davadan ufak tefek notlar aldım. Avukatlar çok başarılıydı, onlarla çalıştığım için çok şanslıydım. Öğrenecek çok şeyim vardı.
"Avukat Hanım?" Merih, açık kapıya iki kez tıklattı. "Girebilir miyim?"
"Hayır, çalışıyorum."
"Tesadüfe bak, ben de çalışıyorum ama sana şöyle bir uğrayayım dedim."
"İyi etmişsin, bittiyse git."
"Bitmedi, konuşacağız."
"Konuşacak bir şey yok." Masamdan kalkıp dosyaların olduğu odaya yürüdüğümde Merih aniden kapıyı kapattı.
"Ne yapıyorsun sen? Bir gören olacak."
"Olsun, kötü bir şey yapmıyoruz ki. Altı üstü konuşacağız, söz veriyorum gideceğim sonra."
"Merih," Elini havaya kaldırıp beni susturdu.
"O adamla bir daha görüşmeni istemiyorum."
"Sergej'den mi bahsediyorsun?"
"İsmini söylemesene şunun, çıkar gelir bir yerden yüzsüz."
"Neresi yüzsüzmüş? Atkım düşmüş bana vermek için buluşmuştuk."
"Atkı mı?" Merih şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. "Siktiri boktan bir atkı için mi buluştun o adamla? Ben verirdim sana atkı, kalsaydı onda!"
"Ama o öylesine bir atkı değil ki Merih, Juventus atkısı!"
"Hani Roma seviyordun sen?"
"Şimdi de Juventus'u seviyorum, keyfimin kahyası mısın?"
"Öyleyim, ne olacak?" Elimle kapıyı gösterdim.
"Köyüne dön ya."
"Allahın Ankaralısına bak sen!"
"Kurban ol şehrime." Bağırarak bir kez daha kapıyı gösterdiğimde kapı ağır çekimde açıldı.
"Nisan? Merih?" Gelen Hazal'dı.
"Hazal?" Apar topar ayağa fırlayıp ona sarıldım. "Hoş geldin canım, duymadık geldiğini."
"Sürpriz yapayım dedim Merih'e, sordum nerede diye senin odanda olduğunu söyleyince ben de buraya geldim. Yanlış bir zamanda mı geldim, tartışıyordunuz."
"Tartışıyor muyduk, ha şu konu. Şu Sırp heriften bahsediyorduk."
"Bence çok hoş birisi ve Nisan ile de çok yakıştılar."
"Teşekkür ederim."
"Ne yakışması ya, siz ne yaşıyorsunuz abi?" Merih hiddetle karşı çıktığında Hazal sırtını sıvazladı.
"Biliyorum Merih, onu kardeşin gibi seviyorsun. Üzülmesini istemiyorsun."
"Kimi? Kimi kardeşim gibi seviyorum?"
"Nisan'ı."
"Nisan'ı.." Merih'in gözleri uzaklara daldı. "Nisan'ı tanıdığımda on beş yaşındaydım, Fenerbahçe'de oynuyorum o zaman. Çok sevdiğim bir abimiz tanıştırdı bizi. Ben on beş ama Nisan on sekiz yaşında. Nasıl güzel, nasıl alımlı, bir bakan bir daha bakıyor, bunlardan birisi de benim." Merih aniden bana doğru döndü. "Çok beğeniyorum ben de Nisan'ı ama benden büyük cesaret edemiyorum işte, çekiniyorum. Avuçlarımın içi terliyor, aklım uçuyor falan sonra bir ara bir şey oldu, birisi aracı oldu tanıştık."
"Sonra?" Hazal devam etmesini istediğinde araya ben girdim.
"Sonrası buradayız işte. Buradayız, ya siz? Siz nasıl tanıştınız?"
"Biz," Hazal heyecanla gülümsedi. "Geçen sene Şubat ayında bir resim galerisinde tanıştık."
"Geçen sene şubat mı?" Şok olmuştum. Şok.. Çünkü geçen sene Şubat ayında biz Merih ile hala sevgiliydik.
"Evet şubat ayında. İlk başlarda sadece arkadaştık ama sonradan Merih de bana karşı koyamadı."
"Bu kadar yeter." Merih, Hazal'a kafasıyla kalkmasını işaret ettiğinde onu beklemeden dışarı fırladım. Geçen sene.. Şubat ayı.. Şubat ayını unut.. Uhud.. Hicret.. Mekkeli müşrikler.. Aman Allahım!
![](https://img.wattpad.com/cover/190274678-288-k494404.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mi dispiace. -Merih Demiral-
Fiksi Penggemaritalya'da beklenenden çok daha az romantik bir aşk hikayesi.. zaman zaman sıralamada bire çıkıp çıkıp düşer tıpkı Nisan ve Merih'in birbirlerini bazen sevip sevmemesi gibi.