Dokuz.

2.2K 88 62
                                        

"Ne demek ne oluyor? Asıl sana ne oluyor Merih?" Paulo, ciddi bir ifadeyle Merih'e baktığında Merih şaşkınlığını sürdürüyordu.

"Seni görmeye gelmiştim, arkadaşımsın sonuçta."

"Kaç aydır evime gelmeyen sen ne oldu da gelmek istedin?"

"Paulo," Merih açıklama yapmak ister gibiydi. "Kulüpten Nisan ile çıkınca merak ettim."

"Beni merak etmene gerek yok."

"Var, Hazal ileri geri konuştu, senden özür dilemem lazım."

"Merih," Ellerimi ıslak saçlarımdan geçirip yumruk yaptım. "Kim olduğunu sanıyorsun? Yeter artık!"

"Kim olduğumu biliyorsun!"

"Aşalık herifin tekisin, evet biliyorum." Yumruklarımı göğsüne ardı ardına indirdim. "Lanet olsun sana."

"Öyle biriysem neden mesaj attın o gün?"

"Çünkü seni hala seviyordum, sen terk ettiğin halde düzeltebiliriz diye düşündüm. Beni evine yalvar yakar aldın ama ne gördüm, bir kız! Bana kariyerime odaklanmak istiyorum demiştin, bir de o kızla benimle sevgiliyken tanışmışsın!"

"Bilmediğin şeyler var."

"Senin de öyle Merih Demiral, artık seni sevmiyorum. Peşini bırakmamı istiyordun ya, bırakıyorum ama şimdi de sen beni bırakmıyorsun."

"Çünkü küçük bir kız çocuğu gibi hareket ediyorsun, sen mi benden büyüksün, ben mi senden, belli değil anasını satayım ya! Arkamı bir dönüyorum yanında başka bir adam!"

"Beni sevmiyorsan seni ilgilendirmez. Sen ne ara bu kadar kaba bir adam oldun? Git onu kıskan."

"Hazal aşırıya kaçmaz! O senin gibi ilgi," Merih duraksadı.

"İlgi orospusu değil diyecektin değil mi? Siktir git." Merih'i kıyafetinden dışarı doğru çektim. "Siktir git, yüzünü dahi görmek istemiyorum."

"Ben öyle demedim Nisan, ben özür dilerim. Neden olduğum her şey için."

"Hadi ordan yüzsüz." Son bir hamleyle daha ittiğimde Merih dengesini kaybedip sendeledi. O an kapıyı kapatıp Paulo'ya döndüm. O ise tek kaşı hava bana soru sordu.

"Siktir git küfür müydü?"

***
"Bu akşamı bana ayırmana çok sevindim, maçınız vardı. " Sergej, yüzünü aydınlatan mum ışığında konuştu.

"Maç mı? Çok önemli bir maç değildi." Gülümsediğimde Sergej ise tatmin olmuşa benzemiyordu.

"Rakibiniz As Roma ama."

"Sizin ezeli rakibiniz, ee yenersek bana ne ısmarlıyorsun?"

"Belki bir gecemi daha." Sergej'in eli ellerimi bulduğunda içimden kısa süreli de olsa bir elektrik dalgası geçti. Başkasının elini tutmayalı çok olmuştu. Ama içimdeki duyguyu anlayamıyordum.

"Bir şey demeyecek misin?" Sergej yeniden konuştuğunda ona odaklandım.

"Demek isterdim ama o kadar güzel bir cevap verdin ki, bozmak istemedim."

"Sen bir erkeğin aklını nasıl alacağını biliyorsun Nisan, seninleyken garip bir şekilde huzurlu hissediyorum." Demek garip bir şekilde huzurlu? Üstat sen şimdi ilk defa da böyle hissediyorsundur ya. Kesin öyledir.

"Şu an ben de çok huzurluyum. İnsanlardan uzaktayız. Sadece sen ve ben varız." Gözlerimi kapatıp huzuru içime çektim, çektim çekmesine ama kısa sürmedi. Mesaj gelmişti. Ellerim aceleyle telefonumu bulduğunda Sergej de elini telefonumun üstüne koydu.

"Kimmiş?"

"Elini çekersen bakacağım." Sergej'in elini telefonumdan çektim. Gelen mesaj Paulo'dandı.

Pau :
Nerdesin?

Nisan : tribünde??

Pau : Yalan söyleme, böyle bir durumda sakin kalman imkansızdı.

Nisan : Ne oldu ki?

Pau : Merih sakatlandı.

Nisan : Beni ilgilendirmiyor.

Paulo'ya cevap verip telefonun ekranını kapattığımda Sergej kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Avukatlardan birisi." Yalan üstüne yalan söylüyordum. "Yarın erken gelebilir misin diyor."

"Niye? Sen henüz çok yenisin orada. Sen erken gelince ne olacakmış?"

"Biraz sorumsuz davranıyorum galiba, birkaç kez geç kalmıştım. Neyse bu güzel anı mahvetmelerine izin vermeyelim." Sergej'e gülümseyip bardağını doldurmak için şampanya şişesine uzandığımda bu sefer de telefonum çalmaya başladı. Numara kayıtlı değildi ama arayan kişinin numarasını ezbere biliyordum, bu Merih'ti. Önemsemeyip telefonumu kapattım.

Mi dispiace. -Merih Demiral-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin