On Bir.

2.3K 78 13
                                    

"Her sabah yeni bir filme başladım, farklı so-"

"Aloo!" Merih'in seslenmesiyle yerimden sıçradım. "Nereye gidiyorsun sabah sabah?"

"Kahvaltıya."

"Kiminle?"

"Sergej ile."

"Ya hasbinallah ya!" Merih ellerini saçlarından geçirdi. "Bu pezevenk Roma'da yaşamıyor mu?"

"Evet, ne oldu ki?"

"Daha ne olsun, herif günlük gidip geliyor."

"Seni ne ilgilendiriyor ki Merih?

"Bilmem farkında mısın, evinde misafirim. Sen beni bırakıp elin herifiyle gidiyorsun."

"Seni evime ben mi davet ettim?"

"Burası benim de evim değil mi?"

"Değil," Sesimi olabildiğince yüksek tutmaya özen gösterdim. "Sen beni terkedip gittiğin günden beridir evin falan değil!"

"Yapma allasen, formam hala duvarda asılı. Kıyafetlerim hala ütülü ve dolabında."

"Bir türlü vaktim olmadı atmaya ama hatırlattığın iyi oldu. Hazır sen de buradayken üstüne benzin döküp yakmak için güzel bir gün."

"Kadın sen manyak mısın?" Merih, sakat bir futbolcuya bakarak çevik bir hareketle yanıma gelip beni kucağına aldı. "Saat daha sabahın beşi. Niye sıcak yatağımıza dönüp uyumuyoruz?"

"Sadece uyuyacak mıyız?"

"Bilmem." Merih muzipce gülümsedi. "Senin aklın ne var?"

"Benim aklımda seni parça pinçik etmek var."

"Kucağımdasın, tamemen korumasızsın." Merih beni küçümser gibi konuştu. Gerçekten de ondan üç yaş büyük olmama rağmen kendimi çok korumasız hissediyordum.

"Öyle mi, gözüne çakarsam bir tane görürsün."

"Çak, ne yapayım? Hadi bak vakit geçiyor."

"Merih." Kucağında tepindim. "Bırak beni Sergej bekliyor."

"Her gün buluşma olmaz. Kapat telefonunu. Uyuyacağız."

"Git uyu kendi başına." Son bir kez daha debelendim. Bu arada sergej falan beklemiyordu. Sadece her sabah bu saatlerde çıkıp bir saat kadar koşup evime geri dönüyordum.

"Uyurum ama sensiz geçen uykuya uyku demem ben."

"Ayy ne kadar masum biz de yedik. Sevgiline anlat sen bunları, hadi abicim hadi."

"İstediğini biliyorum, seni kırmıyorum." Merih, cevap vermemi beklemeden onu yatırdığım odadaki yatağa beni nazikçe bıraktı.

"Vay be sen bu kadar kibar mıydın?"

"Bilmiyormuş gibi konuşma. Beni en iyi sen tanırsın."

"Artık değil." Merih'e arkamı döndüm.

"Rica ederim arkanı dönme, yüzünü görmek istiyorum. Yüzünü göstermeyerek bana öyle büyük bir eziyet ediyorsun ki."

"Hah,tipik Türk erkeği."

"Nisan,sen kaşındın. Ben seni görmemek için kaçtım, sen geldin. Şimdi de ben gitmiyorum."

"Sussana." Başucumdaki saati gösterdim. "Saat beşi on geçiyor."

"Konuşmak istiyorum."

"Ben istemiyorum. Hadi Allah rahatlık versin."

"Sikerim saatini, sikerim beşini. Sikerim onunu. Ne varsa si-" Ona doğru dönüp ellerimi ağzına kapattım.

"Tamam Merih, en çok sen şey yaparsın. Sus artık. Uyumak istiyorum."

"Aslında ben de." Yatakta doğrulup bazaya başını dayadı. "Çok yorgun olduğumuz zamanlar bile uyumadan önce konuşurduk. Konuşmayalı uzun zaman oldu. Anlatacak bir şeyin yok mu?"

"Var ama yerime anlatacak olan vardır."

"Ama o kişi senin gibi cümleler kurmuyor."

"Saçmalama da yat Allah aşkına ya, imdb'si 2,5 olan bir romantik komedide değiliz biz." Merih'e susması için son bir kez daha atak yaptığımda bu sefer arkasını dönüp yastığını kabartan o oldu.

"Öküz. Öküz Nisan! Değiştin sanmıştım."

Mi dispiace. -Merih Demiral-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin