Evimin ön balkonuna katlanır küçük bir masa ve plastik sandalye atmış keyif çatıyordum.
Aslında çattığım keyif Tutunamayanlardan okuduğum elli sayfadan sonra bitmişti. Şimdi ise telefon görüşmeleri yapıyordum.
İlçede durumunun kötü olduğunu tespit ettiğim yirmi kadar öğrencinin eğitim, giyim, beslenme ve barınma gibi ihtiyaçlarını karşılayacak hayırseverler arıyordum.
Sosyal medyadan da yardım isteyebilirdim ama benim aradığım bir defalık yardımlar değil bir çocuğun tüm eğitim hayatını kapsayan bir destek bulmaktı.
Ailemin durumları oldukça iyiydi bu yüzden başta annem ve babam bir çocuğun sorumluluğunu üstlenmişti. Yakın akrabalar, aile dostları derken on iki çocuk için destek bulabilmiştim ama seçeneklerim gittikçe azalıyordu.
Başlarken bunun bu kadar stresli bir iş olduğunu düşünmemiştim. Her insanın iyilik yapmak isteyeceğini, masum bir çocuğa umut olabileceğini düşünmüştüm.Yanılmışım.
İnsanların bencillikleriyle ağır bir şekilde yüzleşiyordum şuan ama kalan sekiz yavrucağımı yarı yolda bırakamazdım.
Kafamı iki elimin arasına almış oflarken bana doğru gelen Yavuz'u gördüm. Notlar aldığım kağıtları kapattım ve kitap okuyormuş gibi yaptım.
İyiliğin gizlisi makbuldür.
Doğu. Alleykümselam.
Merhaba.
Doğru ya, tabii dercesine elini salladı. Kapının önünde duran diğer sandalyeyi çekip karşıma oturdu.
Napıyon?
Hiçç hava güzel malum bende balkonda kitap okuyayım dedim.
Bunu söyledikten sonra kupadaki bitki çayımdan büyük bir yudum aldım. Bu benim her şey sıradan deme yöntemim.
Gel gelelim ki Yavuz inanmamış olacak ki gözünü masadaki kağıtlarda gezdirdi.
Ben böyle dertli dertli kitap okuyan birini görmedim.
Kafasını hafifçe eğip kitabımın kapağına baktı.
Tamam, Tutunamayanlar da çok iç açıcı sayılmaz ama o kadar da değil.
Genişçe sırıttım. Her gün yeni bir Yavuz.
Kolay lokma değilsin dimi ?
Hiç olmadım.
Kafasını iki yana sallayarak yanıtladı beni. Gülerek kafamı gökyüzüne çevirdim bu konuyu kapatmam lazım.
Kitap okumayı çok seviyorsun belli neden üniversiteye gitmedin?
Kafasını yana eğip bana baktı. Suratında 'Nasıl bu aptal soruyu sorabilirsin Doğucum' gülüşü vardı.
Arabaları çok seviyorsun neden kaportacı olmadın?
Kabul ediyorum haklısın Yavuzcum. Pes.
Sırıtarak yine başımı gökyüzüne kaldırdım ikidir nakavt oluyordum canımı sıktı bu durum.
Biz seninle hiç arabalardan konuşmadık?
Doğru, magazin programı izledik ama o örneği vermeye vicdanım razı gelmedi öğretmenim.
Önümde genişçe sırıtırken keyfi hayli yerindeydi kendiliğinden benimkide yerine geldi.
Keyfine diyecek yok ama benimkini biraz daha kaçırırsan boğarım seni.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depaysement*
General Fiction*İnsanın memleketinde değil de başka bir yerde olmasından doğan his, sıla hasreti. Entrikalar, kötü kadınlar ve silahlı adamlar yok. Sadece aşk var. Doğu ve Yavuz'un aşkı.