Yanmak Gerek Yaşamak İçin

476 53 17
                                    

**Medyadaki şarkıyla beraber okuyunuz. Biterse başa alınız lütfeen...

İlçeden çıkmış otoyolda ilerliyorduk. İkimizden de tek kelime çıkmamıştı. Aslında bu yolculuğun eğlenceli geçmesini planlıyordum ama Yavuz'un yaptığı tek şey için için çiçekleriyle bakışmaktı. On iki saat yol gideceğiz ve bütün bu zaman boyunca o çiçeklerle bütünleşmeyi düşünüyor sanırım. İlçeden sonra gelen gişelere gelmek üzereydim.

İçimden bir ses yapma dedi. Yapmadım. 

Arabayı durdurduğumu anlayan Yavuz sonunda güzel kafasını kaldırıp bana baktı. Ne oldu?

Yola bakarak konuştum çünkü ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. 

Gitmeyeceğim.

Yavuz'un şaşırdığını hatta şok geçirdiğini hissedebiliyorum çünkü bu vakte kadar kıçı tutuşmuş tavuk gibi kaçan kişi bendim. 

Ne? Neden?

Kaçmak istemiyorum çünkü çok yoruldum. Tamam mı? Kaçmayacağım çünkü artık bu-b-bu çok zavallıca be.

Anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama onun anlaması gerek çünkü anlamasına ihtiyacım var. Koltukta bana doğru yan dönüp konuştu. Kucağında hala o aptal çiçekler.

Ölüm tehtidi aldın Doğu! Bu kaçmak değil, bu hayatta kalmak!

En sonunda kafamı ona çevirdim ve Yavuz ikinci kez delirmiş gözlerimle yüzleşti. 

Anlamadı. 

Her şeyi değiştirdim hayatta kalmak için. Sınıfımı, okulumu, evimi değiştirdim. Arkadaşlarımı değiştirdim, akrabalarımı, ailem dediğim insanları değiştirdim! Şehrimi değiştirdim ben yaşamak için! Kendimi değiştirmeyi istedim ben! Şimdi gidersem.. eğer şimdi gidersem Yavuz. Mesleğimi, geleceğimi belki seni değiştireceğim ben..! Yoruldum!

Sakinleşmek adına derin nefesler aldım. Yavuz'a bağırıyordum ama onun da bir suçu yoktu. Sadece içimden akan sonsuz bir öfke vardı. Daha sakin bir sesle devam ettim. 

Ben artık kaçmak istemiyorum... Ölmek istiyorum ama yaşamak istemiyorum..

Daha cümlemi bitirmeden Yavuz'un gözlerinde çakan şimşekleri gördüm. Yanlış damara basmıştım. Çiçekleri aniden koltuğun altına atıp bana uzandı. Çenemi sağ eliyle tutup sıkmaya başladı. Acıyı iliklerimde hissettim, acı bana kendimi hissettirdi.

Yaşayacaksın. Çünkü öldüğün zaman sadece ölmüşsündür! Kurtulmazsın, kazanmazsın..! Arkandakileri bi bok çukuruna atıp gidersin. Yaşayacaksın! Çünkü sen benim sevdiğim adamsın!

Çenemi arkaya doğru savurarak bıraktı ve saksılarını alıp koltukta arkasına yaslandı. Hareket edemiyordum, kaslarım ve sinir sistemim çalışmıyordu. 

Sinir krizine giriyorsun ve şiddet uygulamadan ya da şiddete uğramadan çıkamıyorsun. Bir daha bana sana şiddet uygulama hakkı verme Doğu.

Sadece kafamı aşağı yukarı sallayabildim. Yavuz'un en vahşi yanını yatakta görmüştüm.. ve bilirsiniz.. Şuan ki hoşuma gitmekten çok uzaktı. Buna rağmen Yavuz'da haklıydı, kriz geçirdiğimde duyduğum tek şey öfkeydi ve ökeyle bağlantılı olarak hissettiğim tek şeyde acıydı. Beni krizden çıkaran şey sıcak kollardan, şefkatli öpücüklerden çok uzaktı. 

Otoyolun kenarında öylece beklerken Yavuz uzanıp radyoyu açtı, radyodan o güzel ses yükseldi.

Uyur yaram derinde bak kanatma
Beni sen koru beni sen sakla
Beni sen kül et ya da hiç yakma yüreğimi
Durur zaman benimle kal bu akşam
Uyur yaram derinde bak kanatma

Yüzümde güzel bir gülümseme peydah oldu, yağmur sonrası gökkuşağını hissetti içim. Şimdi hissettiklerimi Yavuz anlayamaz belki kimse anlamaz, ben de anlatamam. Şuan anlatamadığım gibi. 

Şimdi o çiçekleri ya yere bıraksın ya da ben bütün sıçtığımın çiçeklerinin kökünü kuruturum.

******

Yolculuğun geri kalanı eğlenceliydi. Yavuz bana çiçek düşmanı olmamam gerektiğini eğer çiçekler olmazsa dünyanın berbat bir yer olacağını savunmuştu. Çiçek düşmanı değildim ama Yavuz'a inat yapay çiçeklerin göz alıcılığından bahsedip durmuştum. En son bana Arı Filmini izlememi belki o zaman çiçeklere saygı duyacağımı söyledi. Tabi o saatten sonra bende kayış kopmuştu. Deliler gibi gülüp yanımdaki yakışıklıyla dalga geçtim. 

Aptal adamın filmden etkilenmiş olması yetmiyormuş gibi bir de en sevdiği film Arı Filmi çıkmıştı. Bir de ilk tanıştığımızda sallıyordu Inception diye.

Bak napalım Yavuz.. Gidince anneme diyeyim sana sarı-siyah çizgili kazak örsün hıı? 

Sıçıcam şimdi ağzına deyip koluma hafif bir yumruk attı ve bu daha çok kahkaha atmama sebep oldu.

Örer mi peki gerçekten? Tükürükler saça saça gülmeye başladım. Yavuz oflayıp sözüne devam etti.

Yani annen sana hiç kazak, atkı falan örer mi?

Kahkahalarım ani bir bıçak darbesiyle kesildi. Gözlerine saniyelik bir bakış atıp yola geri döndüm.

  İkimize de örer.

Bunun anlamını biliyordu. Yavuz benim her anlamımı bilirdi. 

Sanırım biraz korkuyorum. Biliyordum, bende korkuyordum ve o da bunu biliyordu. 

Uzanıp kucağında serbest bekleyen elini tuttum. Ne derdi peri masalları? Asla bırakmadım? Evet.. Asla..  

Depaysement*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin