Çiçekçi

475 64 17
                                    

Bazı kelimeler insanı yaralar. Şakalar, espiriler, lakaplar hatta bazen sevgi sözleri bile insanın yüreğine saplanıverir. O kadar acıtır, o kadar kanar ki yara ölmek istersin.

Ben küçükken çok fazla sözcük duydum. Bağıran, alay eden, beni öldüren sözcükler...

Bitsin isterdim, nasıl olursa olsun bu işkenceden kurtulmayı isterdim.

Kaçtım ilk başta, saklanamadım. Ben kaçtıkça o sözcükler kovaladı beni. Şeytan oldu gecelerime çöktü.

Savaşmayı seçtim sonra.

Çok iyi hatırlıyorum bir çocuğa düzgün konuş diye bağırmıştım. Bana aynen şöyle söyledi; "Herkes dalga geçiyor oğlum seninle! Bir bana mı kızdın ibne!"  Bu sözler üzerine herkesle savaştım.

Bu sefer hem yüreğim hem ellerim yara aldı.

Şimdi ise ne yapmalıyım bilemiyorum. Güvenli limanımın gözlerinin içine bakıyorum ama yeterli gelmiyor.

Filmlerde böyle değil midir? Aşık olduğun insan yanındaysa kimsenin önemi yoktur. Gerçek hayatta neden işlemiyor bu kural?

Neden yaralarımı saramıyorsun Yavuz'um?

Bu Sancar'ın da aq. Anca koşuyor başka bir bok yaptığı yok herifin.

Yavuz'un dedikleriyle irkildim. Eh tabii, yaradan haberi olmayan nasıl yarayı sarar.

Güler gibi yaptım hafifçe ama dudaklarım çok zor kıvrıldı.

Tamamm. Sende bir şey var, anlat.

Ne-nerden çıkardın ya?

Doğu, normalde senin bu aşırı cinsiyetçi, aptal diziye bi ton laf etmen lazım. Hadi anlat ne oldu?

İşte şimdi yüzümde gerçek bir gülümseme oluştu. Nasılda tanıyor beni canımın içi.

Ellerimi beline dolayıp kafamı göğsüne gömdüm.

İyi ki varsın Yavuz.

Kedi sever gibi narince saçlarımı okşamaya başladı.

Sende iyi ki varsın be Doğu'm.

Öylece kaldık bir süre. Ana kucağı gibi kokusuyla beraber mayıştım kollarında. Çalan telefonla ayrılmak zorunda kaldık.

Sütten kesilen çocuk gibi gece gündüz ağlayasım geldi.

Annem arıyor diye bilgilendirdim Yavuz'u.

'Aloo anneciimm'

Yavuz yüzünde gülümsemeyle beni izliyordu, işveli işveli göz kırptım ona.
'Anneemm. Hiç aramıyosun Doğu! Öldük mü kaldık mı?! Hiiçç!'

Gerginlikle bir nefes koyverdim. Haklıydı kadıncağız.

'Annemm olur mu hiç öyle şey? Ağzından yel alsın. İş, güç işte vaktim olmuyor.'

Yavuz, karşıdan bana kes yalanı bakışları attı. O da haklıydı çünkü günümün yüzde doksanını Yavuz'un kollarında yavru kedi gibi kıvrılarak geçiriyordum.

'Kes yalanı bakayım! Sen önceden de çalıştın oğlum başka bir iş var.'

Yavuz sessiz sessiz ama yarıla yarıla gülmeye başladı. Al işte, kaynanaya bak damadı al.

Depaysement*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin