8. Misafir

3K 130 24
                                    

Şahin duyduğu sesten sonra gözlerini pencereye çevirmiş ama aynı anda bir elini Mehsa'nın yüzüne uzatıp korumak ister gibi biraz önüne geçmişti. Ne olduğu konusunda bir fikri yoktu. Tek başına olsaydı daha çok irkilirdi muhakkak. Ancak şimdi Mehsa için çok çabuk kendine gelmesi gerektiğini düşünmüştü. Zaten pencereye saniyelik bakıp hemen ona döndü.

''İyi misin? Korktun mu?''

''Neydi o ses?''

''Bilmiyorum.'' derken diğer eli de yüzüne uzanmıştı. Sorusuna bir cevap alamamıştı ama gözlerinden anlıyordu korktuğunu. Ellerinin arasında duran yüzü iki yandan yavaşça sıktı, gülümsedi. ''Burada bekle, gidip bakacağım.'' Ellerini çekti ama ayağa kalkamadan Mehsa bileğini tuttu.

''Gitmeyin.''

''Ne olduğuna bakıp hemen geleceğim.''

''O halde ben de geleceğim.'' dedi Mehsa, kararlılıkla. Şahin'den önce ayağa kalktı. Bir tehlike söz konusu ise burada oturup bekleyemezdi.

Şahin bir an önce ne olduğunu öğrenmek istiyordu. Aynı şekilde o da tehlikeli bir durum olabileceğini düşünüyordu. Hal böyle olunca Mehsa'nın, güvenli gördüğü bu odada beklemesi daha iyi olacaktı. Ayağa kalkarken elini dirseğine uzattı, tam karşısında durdu.

''Rica ediyorum! Emretmek zorunda bırakma beni!''

Mehsa endişeyi korkudan daha çok hissediyordu. ''Ricayı da, emri de dinlemiyorum!''

''Ne olduğunu bilmiyoruz. Belki devamı gelecek. Burada kal!''

''Geleceğim!''

''Mehsa!''

Bu kızgınlık taşıyan seslenişe Mehsa'nın tepkisi omuz silkmek oldu. Şahin biraz da gözlerini dikerek baktı yüzüne ama vazgeçiremeyeceğini anlamıştı. ''Yanımdan ayrılmayacaksın!'' diye ikaz edip kapıya yürüdü. Peş peşe basamakları indiklerini gören Latife Kalfa da mutfaktan geldi. Bir de onunla uğraşmak istemediğinden onu durdurmak için bir girişimde bulunmadı Şahin. Mehsa'nın odasına girdi, bahçe kapısına vardı. Bir kere daha şansını denemek için ''Hiç değilse burada bekle.'' dedi, Mehsa'ya dönüp. Bu sefer de aynı tepkiyi aldı. Onu yakınında daha rahat tutmak için eline uzandı. Avuçları birbirine değdiği an göz göze geldiler.

Mehsa elinin kuvvetli parmaklarla sarıldığını hissettiğinde bir anlığına bakışlarını eline çevirmişti. Tekrar Şahin'e baktığında bu kez gözleriyle onu ikaz ettiğini anladı, olabildiğince yakınında durdu, diğer elini de koluna uzatıp gömleğinin kenarını tuttu. Bahçeye çıkıp pencerenin altına doğru dikkatle ilerlediler.

Görünürde bir şey yoktu. Devamı gelmiyor, bir tehlike de sezilmiyordu. Şahin daha çok pencereye, yüksek duvarın üstlerine bakındı. Dışarıdan bir şey atılmış olabilir miydi? Aklına ilk bu geliyordu. Mehsa'nın ileri doğru hareketlendiğini gördüğü an ona döndü, boştaki elini karnına bastırıp durdurdu.

''Yanımda kal.''

''Şurada...'' deyip parmağını uzattı. ''...bir şey var şehzadem.'' Şahin'in elini bırakıp gördüğü şeye doğru yürüdü, yanına varınca eğildi. ''Kuş bu! Yaralanmış.'' Elleriyle otları araladı. Belli ki cama çarpan ve onları böylesi korkutan bu küçücük kuştu.

Şahin de yakından görmek için dizlerini kırıp eğildi. Bir avucunun içine sığabilecek küçüklükte, sarılı beyazlı tüyleri olan bir kuş otların arasında kıpırdamadan yatıyordu. Yakındaki otların üzerinde kan izleri vardı. Başından yaralanmış gibiydi. Mehsa'nın daha nazik olacağını düşünerek kuşu onun almasını istedi. Parmaklarını altından geçirerek kuşu bir avucuna aldı Mehsa. Telaşla odaya doğru gittiler. Latife Kalfa peşlerinden ayrılmamıştı, her an gelebilecek bir emir için hazırda bekliyordu. Şahin getirebileceği ne varsa getirmesini istedi. Mutfakta olanları getirdiğinde bu kez de Mehsa ondan bir şey istedi. Onun talimatlarına uyup masanın üzerinde duran tahta bir kutunun içini boşaltı ve Mehsa'nın eşarplarından birini katlayıp içine serdi. Mehsa avucunda tuttuğu kuşu sarsmadan onun için hazırlanan yatağın üzerine bıraktı. Odanın en iyi ışık alan yeri olan ikili koltuğa oturmuşlardı, kuşun olduğu kutu tam aralarında duruyordu.

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin