29. Emanet

1K 77 74
                                    

Şahin elini uzatıp Mehsa'nın arabadan inmesine yardımcı oldu. Mehsa buraya ilk geldiğinde kalbi endişe, korku ve fazlaca acıyla doluydu. Ama şimdi bu konağa bakarken huzurdan başka bir şey hissetmiyordu. Kendi evine gelmiş gibiydi.

Geleceklerini haber verdikleri için kapıda karşılanmışlardı. Melek koşarak gelip Mehsa'nın boynuna atılmıştı. Çocuktan zor sıra geldi diğerlerine. Emir, Handan, Hatice, Semiha, Cemile Hanım... Hepsi Mehsa ile kucaklaşma yarışına girmişti. Şahin'e ise yarım bir tebessüm ediyorlardı. Elbette bundan bir şikâyeti yoktu, Mehsa'nın ilgi odağı olması onun da hoşuna gidiyordu.

''Cemşah nerede?'' diye sorup etrafa bakındı bir süre Şahin. Kadınlar ve çocuklar birer birer eve giriyordu. Onlar içeri girdikten sonra Cemşah kapının önünde belirdi. Yüzünün halini görünce hızlıca çıktı birkaç basamağı. ''Ne bu yüzünün hali? Ne oldu?'' Yüzündeki yaralara endişeyle baktı. Kuzeni sadece sarılıp gülümsemekle karşılık verdi. Sonra konuşmak istiyor gibiydi. Diğerlerinin peşinden gidip konağa girdiler.

Güllü Ali Paşa, misafirlerini beklediği için henüz saraya gitmemişti. Ayaküstü edilen kısa bir sohbetin ardından sofraya geçtiler. Handan ile Mehsa, Ali'yle de Şahin konuşuyordu. Cemşah elinin altındaki bardakla oynarken yeğenlerinin küçük yaramazlıklarına dalgın bir tebessüm ediyordu. Bu hal Şahin'in gözünden kaçmıyordu, neler olduğunu yemekten sonra hemen öğrenecekti. Ama şimdi yapması gereken mühim bir şey vardı.

''Handan Hanım!''

''Buyurun.''

''Benim size bir özür borcum var.''

Handan soluğunu yavaşça dışarı vererek konuştu. ''O meseleyi geçmişte bıraktık.''

''Evet, lütfen öyle yapalım. Ama ben özrümü diledikten sonra. Yaptığım şeye ikiyüzlülük, yalancılık, ahmaklık, cahillik... İstediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz. O vakit bir alışma dönemindeydim. Mehsa'nın gönlünü almakla uğraşıyordum. Etrafımdaki insanların kalbini kırdığımı fark edememiştim. Kusuruma bakmayın ama belki biraz da önemsemedim. Bu çatı altındaki herkes hatunuma çok iyi muamele etti, sevdi, korudu, arkadaşlık etti. İşte bunlar benin için çok mühim. Bunlara kıymet veriyorum. Hatunum, sizi kendi ailesi sayıyor. Zaten Güllü Paşa'nın yeri bende de çok ayrıdır. Onun ailesinden birinin bana dargın olmasını istemem. Yani, Handan Hanım, kısacası sizden ve kalbini kırdığım herkesten çok özür dilerim.''

''Şehzade Şahin, size kırıldım, gücendim. Mehsa'ya daha çok! Ancak sizin de dediğiniz gibi, artık ailemizden biri oldu. Dinledik, anladık, büyüklük edip anlayış gösterdik. Samimiyetinize inanıp özrünüzü kabul ediyorum.''

''Teşekkür ederim.''

Şahin adeta bir yük kalktığını hissetmişti üzerinden. Neşesi de, iştahı da yerine gelmişti. Hele Mehsa'nın takdir eder bakışlarını görünce daha bir mutlu oldu.

Yemekten sonra kadınlar oturma salonuna çekildi. Mutfaktakiler de oraya toplaşmıştı. Sesleri dış kapının eşiğine kadar geliyordu. Erkekler bahçedeki çardakta kahvelerini içtiler. Ali sohbeti tatlı bir yerinde kesmek zorunda kalarak ve daha sonra Şahin'e onunla baş başa sohbet edeceğini söyleyerek ayrıldı konaktan. Emir'i de biraz uzaklarında bekleyen Yadigâr'ın yanına gönderdiklerinde Şahin ve Cemşah nihayet baş başa kalmışlardı.

''Ziyaretini çok bekledim. Gelmedin.''

''Gelemedim.''

''Neden?''

''Bazı işlerim vardı.''

''Senin?''

''Evet, Şahin! Benim de kendime göre işlerim oluyor.''

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin