0.7

2.1K 171 29
                                    

Sınır doldu. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar.

Sizi seviyorum ❤''

SINIR: 10 Vote
---------------------------------------------------------

Taehyung sabah olduktan sonra Jaehyun'u da alarak eve gitmişti. Bugün Jaehyun'un bakıcısı geliyordu. Bu yüzden Jaehyun'u eve götürmesinde bir problem yoktu.

Jaehyun'u eve bıraktıktan sonra dün ki iğrenç kıyafetlerinden kurtulmuş ve şirketin yolunu tutmuştu.
Bir taraftan da Jisoo'nun dün söylediği şeyleri düşünüyordu.

Tzuyu yaşıyor muydu? Ama iki yıl öncesine kadar doktorlar onun öldüğünü söylemişti.
Jisoo da yanlış hatırlıyor olamazdı ama değil mi? 

Ardından bu düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan bir şey olmuştu. Taehyung'un telefonu durmadan çalıyordu. Kim olduğuna baktığında kaydedilmeyen bir numara olduğunu gördü. Ama yine de kim olduğunu merak ediyordu. Bu yüzden açtı.

-Alo?

Başta ses gelmemişti. Taehyung da konuşmuyor diye düşünerek tam kapatıyordu ki o sesi duymasıyla arabayı istemsizce frenleyerek şehir merkezinde yüksek bir sesin çıkmasına neden olmuştu

-Taehyung?
-Tzuyu sen...nasıl?
-Ne sanıyordun ki öldüğümü mü? Hadi ama Taehyung bu kadar komik olma. Sen orada kadınlarla gününü gün ederken benim ölmem sence de haksızlık olmaz mıydı?

Tzuyu alaylı bir tavırla konuştuğunda Taehyung gittikçe sinirlendiğini hissediyordu. Bu nasıl olurdu? Tzuyu yaşıyordu ve bunca zaman ortaya çıkmamıştı.

-Taehyung iyi misin sen?

Tzuyu bir kere daha alaylı konuşmasını takınarak konuştuğunda Taehyung bu sefer sinir kat sayısının en üst noktaya çıktığını hiseetti. Ama Tzuyu hâlâ telefon başında sinir bozucu bir şekilde gülüyordu

-Nerdesin, hemen konuşmamız gerek!?

Taehyung'un bağırarak sorduğu soru karşısında Tzuyu karşısındaki sinirli sesi takmamış telefonu kapatmıştı.

Taehyung ise telefonu kapattığını anladığı an sinirinden telefonu arabanın içinde bilmediği bir yere fırlatmıştı.

***

Jisoo yine bir hastanın dosyalarına bakıyordu. Şu sıralar çok hastası vardı. Ve bu yorulmasına neden oluyordu.

Odanın kapısı aniden açıldığında Jisoo nihayet asistanı Mina'nın bağrışlarını ve içeriye bir âdet sinirli Taehyung'un geldiğini fark etmişti. Mina hâlâ bağırırken Jisoo bir hışımla ayağa kalkmış ve Mina'ya bir sorun olmadığını belirterek bağrış seslerinin kesilmesini sağlamıştı.

Şimdi ise karşısındaki sinirli olan adama bakıyordu. Ne olmuştu?

-Taehyung ne oldu?

Jisoo'nun sessiz ve yorgun sesi çıktığında Taehyung her şeyi anlatmaya başlamıştı.

-Tzuyu...dediğin gibi ölmemiş Jisoo. Bugün beni aradı alaylı bir tavırla konuşup durdu. Ona buluşmayı teklif ettim ama telefonu üstüme kapattı.

Jisoo duydukları üzerine her şeyi anlamışa benziyordu. Peki şimdi ne olacaktı?

-Sen ne yapmayı düşünüyorsun peki?

Jisoo tekrardan sessiz ve yorgun sesini kullanarak bir soru daha yönelttiğinde  Taehyung dolmuş olan gözlerini elinin tersiyle silmiş ve Jisoo'ya yaklaşarak ona sarılmıştı.

İşte buydu Kim Jisoo. Batık ya da batmak üzere olan gemilerin sığınabileceği bir limandı.
Ama hayat yine haksızlık yapıyordu ona karşı. O da böyle üzgündü, kandırılmıştı zamanında. Ama neden onun başını koyacağı bir omzu olmamıştı hiç?

Jisoo bunları düşünürken istemsizce yine  gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı.

***

-Kızıl bomba?

Eun woo Jisoo'ya-en sevdiği-takma adıyla seslendiğinde Jisoo o sıra odasında hâlâ ağlamakla meşguldü. Taehyung ona sarıldıktan sonra kulağına eğilerek bir şeyler fısıldamış ve odayı terk etmişti.

Eun woo nihayet Jisoo'nun odasına girmiş ve nihayet ağlayan genç kadını fark etmişti

-Jisoo iyi misin, neden ağlıyorsun yine sen!?

Eun woo yüksek bir sesle konuştuğunda Jisoo Eun woo'yu umursamamış sadece ağlamaya devam etmişti.

Dediği gibi...Hayat hep ona haksızlık yapmıştı. O böyle bir hayatı olsun istemiyordu. Tek istediği sevdiği adamla ve ailesi yerine koyduğu insanlarla mutlu bir hayat sürmekti.
Çok mu şey istemişti?

MEMORY (VSOO) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin