16.05.2017
PD-nim'in karşısında Minho hyungun rapine alttan eşlik ederken korkudan titriyordum. Az önce söylenene göre o eleme yapılacaktı ve Minho hyung uyarılmıştı. Vokalinin yeterli düzeyde iyi olduğunu biliyorduk, hepimiz biliyorduk fakat vokalinin yeterli olmadığını ve rap denemesi gerektiğini söylemişti JYP. Unutmaması için ona eşlik ediyordum. Gözümün ucuyla baktığımda gerçekten korktuğunu gördüm, bakışlarını yerden kaldırmıyordu ve o da titriyordu. Minho hyungu hiç böyle görmemiştim. Jisung ile el ele tutuştuğunu fark ettim. Jisung böyle birisiydi, sinir bozucu olmasına rağmen insanları sakinleştirmesini ve güvende hissettirmesini biliyordu.
Rapte sadece bir kelimede hata yapmıştı. Buna moralinin bozulduğunu biliyordum. Her şey JYP'nin elindeydi. Onu kaybetmek istemiyordum, garip bir hyung ve arkadaş olsa da Stray Kids'in bir parçasıydı ve bazen çok düşünceli olabiliyordu.
"Size bir eleme görevi vereceğim. 3, 3 ve 2 kişilik 3 grup olarak sahne hazırlayacaksınız. Minho," Minho hyungun adını söylediğinde korktum. "Changbin ve Felix. Siz bir grup olacaksınız. Minho'nun vokaline tekrar karar vereceğim. Bunu dikkate alarak bir performans hazırlayın lütfen. Ve bunun sonucunda bir üyenin eleneceğini unutmayın."
Yutkundum, gerçekten korkuyordum. PD-nim diğer grupları da söyledikten sonra odadan dışarı çıktı. Derin bir nefes aldım kapının kapanma sesini duyunca. Bu zor olacaktı, ama biz başaracaktık.
§§§§§§
"Hyung, Glow'un söz dağılımını yaptım bize göre. Bunu kaydedeceğiz ve rap de var ama çok ağır değil. Bir de-" Felix ve Minho hyung beni dinlerken sözümü kestim. Minho hyung beni dinlemiyordu çünkü. Kötü hissettiğini biliyordum fakat teselliye vaktimiz de yoktu. Bunu atlatıp gerçekten mükemmel bir performansla PD-nim'i cezbedecektik. Minho hyung bunu yapabilirdi.
"Hyung, dikkatini vermen gerek. Biliyorum, endişelerin var. Benim de var, ben de çok endişeliyim ama biz bunu başarabiliriz. Mükemmel şekilde JYP'ye seni eleme potasına atmasını sorgulatabiliriz." Söylediklerimi dinlerken gülümsemeye başladı. Gözlerinden hâlâ üzgün olduğu anlaşılırdı ama. Felix Minho hyunga bakıyordu ama konuşmuyordu. Tekrar Minho hyunga döndüğümde şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıdı incelediğini fark ettim.
"Ne zaman kayıda başlıyoruz Changbin?"
Sorduğu soruyla şaşırdım, morali yerine gelmiş demekti bu.
"Hemen, şimdi başlıyoruz hyung."
§§§§§§
"Tamam, güzel yaptın ama şurayı böyle yapmalısın. Bak, dikkatlice izle." Minho hyungdan yanlış yaptığım dans hareketini öğrenmeye çalışıyordum. Beceremesem de mutluydum. Bana Minho hyungun öğretmesi güzeldi. Camdan yansıyan Felix'in yüzü çarptı gözüme, sanki derin bir şeyler düşünüyordu.
"Hyung, hyung!" Birden seslenince Minho hyungla ikimiz ona döndük. "Şurada ne yapmamız gerektiğini buldum!"
Bulduğu dans hareketini heyecanla bize gösterirken gözleri parlıyordu. Minho hyungun elenmesini o da hiç istemiyordu, bunu biliyordum. Minho hyung onun Korece öğretmeniydi ayrıca. Çoğunlukla bezdirse de Minho hyungu öğretirken, iyi anlaşırlardı.
"Güzel, bunu kullanalım Felix. Hadi, daha fazla pratik yapmalıyız!"
O gün gerçekten, abartısız söylüyorum ki, canımız çıkana kadar çalıştık ve çalıştık. Performans çok güzel olmuştu ama. Minho hyung iyi yapacaktı, bunu biliyordum.
§§§§§§
"Minho, üzgünüm ama Stray Kids ile çıkış yapamayacaksın." PD-nim uzun konuşmasından sonra bunu söylediğinde nefesim bir yerlere kaçmış gibiydi. Boğazım düğümlenmişti sanki. O kadar değişik şeyler hissediyordum ki içimde, doğru mu duymuştum? Sadece bir kelimede nefessiz kaldığı için elenmiş miydi? Ciddi miydi?
Minho hyungun yüzüne bakamıyordum, nasıl elenebilirdi!?
Sonunda birileri ona sarılmaya gittiğinde, ayaklarım kendiliğinden hareket etti. Ağlarken sarıldım ona, inanamazken sarıldım. Şimdi, Stray Kids'de olmayacak mıydı Minho hyung? Bizimle olmayacak mıydı?
§§§§§§
Yurda girdiğimizde hepimiz sessizdik. Minho hyung gitmişti, az önce onun gidişini izlemiştik biz. Nasıl izlemiştim hiçbir fikrim yoktu. Ağlamıştım işte, sarılırken ona. Alışmıştım ve bir elenmeyi daha kaldırabilecek gibi değildim.
Sessizce odama geçerken Jisung'un mırıldanmasını duydum."Chan hyung, ben şimdi tek mi kalacağım odada? Ben tek kalmak istemiyorum ki. Minho hyungun da kalmasını istiyorum..."
Onlar sanırım bizim düşündüğümüzden de yakındı. Jisung çok üzülmüştü, herkesten fazla. Ona da üzülüyordum. Bugün herkese üzülüyordum, uzun zamandır üstümde olmayan bir ruh hâlimdeydim.
Odaya girince Jeongin'in uyuduğunu fark ettim. Çabuk uyuyordu, muhtemelen üzgün olduğu için yatmıştı ama uyuyakalmıştı. Işıkları açma gereği duymadan odadaki şarkı yazdığım masanın başına geçtim. Karanlıktı ama seviyordum, telefondan feneri açıp kıstım ve ufak bir aydınlatma yaptım. Bir şeyler karalamaya başlayacaktım ki bir hıçkırık sesi duydum. Normal değildi, üzgün olduğumuzda çıkan o hıçkırık sesiydi. Biri mi ağlıyordu? Yavaşça yerimden kalktım ve seslendim.
"Jeongin?" Cevap gelmemişti. Sanırım o sahiden de uyumuştu.
Kendi ranza yatağıma yaklaştım ve üst yatağı görmeye çalıştım. Felix'i görmüştüm ama sırtı bana dönüktü.
"Felix, iyi misin?" Fısıldıyordum. Uyuyorsa uyandırmak istemiyordum çünkü. Biraz hareketlendi ve burnunu çekti.
"İyiyim hyung, hastalandım sanırım."
Masum sesine gülümsedim. "Daha sabah hiçbir şeyin yoktu ama?"
Derin bir nefes aldı. Minho hyung için ağlıyordu, biliyordum.
"Lix, bana dönsene." O bana döndükten sonra konuşmama devam ettim. "Bak, biliyorum üzgünsün. Ben de üzgünüm. O yüzden ağlamamıza izin veriyorum ama başka bir neden olsaydı asla izin vermezdim. Şimdi yanında olduğum için ağlayabilirsin. Bir daha da ağlamanı benden gizlemeye çalışma, hm?"
Dediklerime kafasını salladı ve burnunu çekti. Ağlarken de tatlıydı.
"İçini dökmek ister misin?"
" Hyung... Sadece, niye böyle oldu ki? Size alışmışken gitme tehlikesi olmasını istemiyorum. Hep birlikte, 8 kişi olalım istiyordum ama şu an 7 kişi kaldık. Ve 6 kişi olacağımız söylendi. Nasıl dayanabilirim? Nasıl yapabiliriz? Minho hyung neden gitti? Tek bir kelime hatasından dolayı. Ben bu kadar basit nedenlerle herhangi birinizden kopmak istemiyorum. Ya... " Gözyaşlarını elimle silerken kafamı salladım.
"Ya..?"
"Ya sen elenirsen? Ben ne yapacağım, hyung? İstemiyorum, seni bırakmak istemiyorum. Peki, ya ben elenirsem? Hiçbirinizi bırakmak istemiyorum... Hyung ben siz olmadan yapmak istemiyorum. Bunu engellemenin bir yolu yok mu?"
Benim... Benim elenmemden mi korkuyordu bu güzel çilli çocuk? Elenip bizi geride bırakmak da istemiyordu, öyle mi? Bu nasıl bir kalpti peki? Engellemenin bir yolu olsaydı elimde gelen her şeyi yapardım, fakat yoktu işte. Gözümden akan yaşları yeni fark ediyordum. Beni sevdiğini hissetmiştim.
"Yongbok... Ben seni arkamda bırakmayacağım, tamam mı? Ne olursa olsun. Ben eleneyim ya da sen elen, hiçbir şey umurumda değil. Ben sevdiğim bir şeyi bırakamam ki. Seni nasıl bırakabileyim?"
Kafasını salladı hızlıca. Yataktan kollarını sarkıtıp bana sarılmaya çalıştı, tıpkı bir koala gibi. Kendime itiraf ettiğim gibi ona da sevdiğimi itiraf etmiştim ben az önce. Ama bu sadece arkadaş olarak olan sevginin itirafıydı. Ona göre de öyleydi, bana göre de. Tabi, sadece beyinlerimizde.
_____
ŞİMDİ OKUDUĞUN
firsts are memorable, changlix ✓
FanfictionSeo Changbin debutlarının çok öncesinden grup arkadaşı Lee Felix'i sevmeye başlamıştı. Fakat onlar idoldü ve bırak bir erkeği, bir kızla bile ilişkisi olması yasaktı.