15.08.2017
"Debut yaptık! Biz debut yaptık! Debut!" Gecenin bir yarısı eve girdiğimizde kolları havada etrafında dönerek odasına giden Jisung'a hak veriyordum. Müzik videosu çekiminden geliyorduk, birkaç hafta sonra yayımlanacaktı. Biz debut yapıyorduk!
"Kutlamak isterdim ama hepimiz çok yorgunuz, haydi yataklara!" Chan hyung ellerini çırpıp herkesi odasına kovalarken bağırdım.
"Sen uyuyabileceksin sanki!" Sonra da odama kaçtım, kızacaktı bana. Felix çoktan yatıp uyumuştu. Çok yorulmuş olmalıydı, yerim.
Chan hyung hastalığı yüzünden uyuyamıyordu ve içimizde en çok yorulan kişiydi. Bu beni üzdüğü gibi diğerlerini de üzüyordu. Ama en çok Jeongin üzülüyordu. Onlar çok yakınlardı, Chan hyung Jeongin'e sahip çıkıyordu. Birbirlerini yorgun görmek çok kötü hissettiriyor olmalıydı.
"Chan hyung, sen de uyusana biraz."
"Yapamıyorum ki. Endişelenme sen, yorgun değilim. Yorulsam uyurum ki." Chan hyungun bunu derken güldüğüne emindim. Onları kapıdan beri dinlemem çok saçmaydı ama hayatımda aksiyon olsun istemiştim. Aksiyon ve izinsiz dinlediğim için dövülme. Dövüş değil çünkü dövecek olan onlar olacaktı, ben sadece dövülecektim.
"Evet, tabi..." Bir süre sessizlik oldu. Sanki az önce... Öpme sesi duymuştum, 2 saniyecik falandı. Umarım yanağındandır, şu an onları yakıştırmadan duramıyordum! Jeongin sessizce konuştu sonra, kimsenin duymasını istemiyor gibiydi. "Senin hakkında endişelenmeden duramıyorum. Kendine dikkat et yoksa yanı başından ayrılmayacağım."
"Düşününce, yanımdan ayrılmamanı sorun edeceğimi sanmıyorum." Chan hyung demişti bunu. Bir dakika, onlar az önce flörtleşmemişlerdi, değil mi?! Hayır, buna şahitlik etmiş olamazdım! Masum Jeongin! Yakalanırsam biterdim!
"Güzel, çünkü bundan sonra benden kurtulamayacaksın. Git de biraz uzan. Gözlerini dinlendir en azından. Şarkı yapmaya bir gecelik ara verebilirsin."
"Tamam, tamam. Gidiyorum bak. Hadi sen de gir odaya." Chan hyungun uzaklaşan adım sesleri bana gittiğini söylüyordu. Kapıdan yavaşça uzaklaştım ama geç kalmıştım.
"Giriyorum." Jeongin'in mırıldanmasını duymamla ve içeri girip odamızın kapısını kapatmasıyla bir süre bakıştık. Onları dinlediğimi fark etmişti ve benim kulaklarım kızarmıştı. Odanın karanlık olmasına şükretmiştim.
"Ne yapıyorsun sen kapının dibinde hyung?" Of, anlamıştı.
"Hiçbir şey, dolabımdan kıyafet alıyordum." Dolabım kapının hemen arkasındaydı.
"Öyle mi? Hani aldığın kıyafetler?"
Buna bir şey diyememiştim, daha dolabın kapağını bile açmamıştım.
"Eeee..."
"Bizi duyduysan saklama benden. Bir yerden duyarım, kızarım sonra bak." Annem gibi bir eli belinde, işaret parmağını sallıyordu bana doğru. Küçüksün sen benden be!
"Evet, duydum." Ben ki Seo Changbin, yalan söyleyemezdim...
"Hepsini mi?" Birden elini indirdi.
"Hepsini."
Sonra odada gezdirmeye başladı gözlerini. Utanmıştı sanki.
"Bunu kimseye söyleme."
"Neyi?" Flörtleşmenizi mi, öpmeni mi? Ya da onun öpmesi. Ya da... Ya da öpüşmeniz mi?! Yok ya, değildir öyle. Değil mi?!
"Chan hyung ile çıktığımızı."
NE?
BEN BUNU BİLMİYORDUM BİLE!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
firsts are memorable, changlix ✓
FanfictionSeo Changbin debutlarının çok öncesinden grup arkadaşı Lee Felix'i sevmeye başlamıştı. Fakat onlar idoldü ve bırak bir erkeği, bir kızla bile ilişkisi olması yasaktı.