『First Standoff』

2.7K 322 215
                                    

09.07.2017

"Hyunjin, rap yaparken kelimeleri yutuyorsun ve bu şarkının atmosferini dağıtıyor." JYP ikinci elemeler için elenme ihtimali olan isimleri söylüyordu şu an. Benim korkum yine başlamıştı. Sadece benim ismimin söylenmesinden kaynaklı değildi bu korkum, diğerleri de gitmesin istiyordum.

"Felix. Korece telaffuzun kulağa düzgün ve doğal gelmiyor, şarkıyı biraz vasat yapıyor..."

Ne diyordu bu adam?

"...Dikkatli ol, çünkü bu görevin sonunda grup 6 kişi olacak." Şurada görevi açıklayıp gidiyordu ya sessizce ve sanki umursuyor gibi görünüp aslında umurunda değilken, sinir oluyordum. Az önce Felix'e dikkatli olmasını söylemişti resmen. Telaffuzunun günden güne geliştiğini söylüyordu ama sık sık, ne değişmişti? Eleyecek adam bulamayınca tabi, niye taktıysa 6 sayısına?

JYP'ye kızmakla vakit geçiremezdim, önümüzde önemli bir görev vardı. Felix'in yanına gidip omzunu sıktım.

"İyi yapıyorsun Felix, tamam mı? Endişelenme."

Bana gülümsese bile üzgündü..

§§§§§§

"Bak, daha sert söylemen gerekiyor o harfi. Oraya vurgu yapmalısın." Felix şu an çalıştığımız rapde benim dediğimi yapmaya çalışırken saat gece 3'e geliyordu. Chan hyung Hyunjin'i çalıştırırken, ben Felix'i Jisung ile birlikte çalıştırıyordum fakat Jisung esnemeye başlayınca onu göndermiştim. Odada bu saatte ışığımız açıktı ve benim gözlerim yorulmaya başlamıştı. Bunu da halletsek bitiyordu zaten ama burada çok takılmıştık.

Felix en sonunda becerebilince beşlik çaktım.

"İşte bu!" Gülerken Felix'in gözünü ufalamasına baktım, o da çok yorulmuştu.

"Hyung, bu kadar çalışmamıza rağmen... İçimde bir sıkıntı var." Üzgün sesiyle bana bakmadan söylediğinde saçını karıştırdım.

"İçinde ne sıkıntısı var ya? Ne güzel söylüyorsun, o içindeki her neyse bundan dolayı olmamalı. İyi olacaksın, Lix. Ben yanındayım. Stray Kids de seninle, anlaştık mı? Hadi uyuyalım şimdi. Sabah erken kalkacağız."

Felix kalkmadan yerimden kalkmamıştım, o başını sallayıp kalkınca ben de yerimden kalktım. Dokunsam ağlayacak gibiydi, bu konuyu açıp onu daha da sıkmak da istemiyordum.

"Felix..."

Yatağımıza yerleşmişken seslendim. Bugün onunla konuşmazsan içimde çok şey kalma ihtimali vardı, canım yanıyordu.

"Efendim?" Ağladığını belli eden sesi kulağıma gelince dayanamayıp yatağımdan kalktım.

"Sen ağlarsan biz nasıl ağlamayalım? Henüz hiçbir şey bitmiş değil, üzülmen gereken zaman bu değil. Kendine başaracağını söylersen yapabilirsin. Ağlarsan olmaz ki." Bunları söylerken benim de ağlamam gülünçtü.

"İyi ama, sen de ağlıyorsun."

"Her gün çilli bir oda arkadaşıyla uyanmazsam çok şey kaybedebilirim... Bu ihtimal beni üzüyor." Ona bundan bahsetmek istemesem de ikimizi de ağlama noktası bu konuydu.

"Ben..." Sözünü tamamlayamayıp daha şiddetli ağlamaya başlayınca yukarı, yatağına çıktım. Ona sarılıp başını göğsüme gömdüm. Saçını sevmek güzeldi ama keşke ağlamadan sevebilseydim.

"Hyung, sana bir şey söylemek istiyorum." Kafasını kaldırmadığı için çıkan boğuk sesiyle konuşunca kendimi merakta buldum.

"İstediğin her şeyi bana söyleyebilirsin, Yongbok." Saçını okşamayı bırakmamıştım. Yarın bu saçın yumuşaklığını ellerim arasında hissedemezsem diye o kadar korkuyordum ki.

firsts are memorable, changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin