🍁28

3.5K 304 189
                                    

"Hyunjin?"

"Hm?"

"Bari bahçeye çıkalım, n'olur!"

"Hayır!"

Sinirlerimi yatıştırmak adına derin bir nefes alıp sesli bir şekilde geri verdim. Hyunjin dün olanlardan sonra evden çıkma yasağı koymuştu. Saatlerdir televizyonun karşısında boş boş oturmak artık dayanılmaz bir hâl alıyordu.

"Sıkıldım ben!" diye sızlandım bilmem kaçıncı defa. Patlayacak raddeye geldiğimi hissediyordum. Benim asık suratıma karşılık Hyunjin elindeki kumandayı sağ tarafına koyup gülerek bana dönmüştü. 

"Eğlendireyim mi?"

Yüzündeki sinsi gülüş hiç ama hiç hoşuma gitmezken gözlerimi kısarak konuştum.

"Pislik misin?"

Gülümseyip bana doğru biraz daha kaydı, yüzünü yüzüme yaklaştırırken alay edercesine sordu.

"Bilmem sence öyle miyim?"

Ellerimi göğsüne koyup onu iterken "Bu şartlar altında sanki biraz öylesin." diye mırıldandım. Asılan suratını umursamayıp ayaklandım. Tekli koltuğa geçiyordum ki bileğimden tutup çekmesi ile ufak bir çığlık eşliğinde onun üstünde bulmuştum kendimi. Şaşkınlıkla ona bakarken dudağıma bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Şaşırdığın zaman tatlı olduğunu söylemiş miydim?"

"H-hayır yani hatırlamıyorum."

Dediğim ile kahkaha atıp saçlarımı karıştırmıştı. Yüzümü buruşturup sahte bir sinirle üzerinden kalktım.

"Bahçedeyim ben!"

İtiraz edeceğini bildiğim için bahçeye açılan kapıya koştum hızla. Arkamdan bağırsa bile duymamazlıktan gelip özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş misali kollarımı iki yana açıp derin bir nefes çektim ciğerlerime.

Çok geçmeden söylene söylene Hyunjin de yanıma gelmişti. Saatlerdir can sıkıntısından ne yapacağımı bilemezken şimdi garip bir şekilde enerjiyle dolmuştum.

Hyunjin'i elinden tutup çimlerin üzerine çektim ve yan yana uzanmamızı sağladım. Oflayarak dediklerimi yapıyordu.

"Bulutların şekillerini tahmin edelim mi?"

Bu çocuksu tavırlarıma karşılık bana bakmış ve 'ciddi misin' bakışları atmıştı. Elimi uzatıp ilk gördüğüm şekilli bulutu gösterdim.

"Sencede bir şemsiyeye benzemiyor mu?"

"Hayır buluta benziyor."

Ciddi tavrına karşılık omzuna kendimce sert bir şekilde vurdum. Sadece gülmekle yetinmişti.

Bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim. Uzunca bir süre sessizce izledik gökyüzünü. Fazla bulut yoktu aslında. Ve Hyunjin'in bulutlara bakmadığını biliyordum. Suratı zamanla asılıyordu. Bu da fazlası ile düşünceli olduğunu gösteriyordu.

"Şuradaki bulut, neden ağlayan bir yüze benziyor ki?" diyerek bahsettiği bulutu gösterdi. Bulut cidden ağlayan bir kızın yüzünü andırıyordu. "O sadece bir bulut." diyerek teselli ettim onu. En ufak bir şeyi bile kafasına takmaya başlamıştı.

Uzandığı yerden doğruldu ve eli ile saçlarını taradı. "Kendime engel olamıyorum Yeon Do. Sanki her an bir şey olacakmış gibi. Amcam bizimle uğraşmaya devam edecek."

O an sadece keyfimizi kaçırdığı için saatlerce o adama küfür etmek istemiştim. Hyunjin'in çalan telefonu ve ekrandaki isim 'aç şu telefonu başla saydırmaya' desede tuttum kendimi. Hyunjin ise çatık kaşları ile ayağa kalkmış ve aramayı cevaplandırmıştı.

End Desire🍀 "Hyunjin" (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin