"Amcanı böyle mi karşılıyorsun Hyunjin?"
Duyduklarımın şoku ile ağzım hafifçe aralanmıştı. Bu adam her şey için Hyunjin'i suçlayan adamdı.
"Git buradan!"
Hyunjin sinirle yumruklarını sıkarken kısık sesi ile konuşmuştu. Adam genişce gülerek içeriye girdi.
"Uzun zaman sonra seni görmeye gelmişim, öyle hemen gitmek olmaz."
Bana dönüp "Salonu göster bakalım küçük hanım." dediğinde Hyunjin'e baktım. Korumak istercesine elini sıkıp beni arkasına aldı.
Bay Hwang -ona böyle mi seslenmeliydim bilmiyorum- sinir bozan kahkahasını atarak konuştu.
"Sadece salonu göstermesini istedim Hyunjin, ölmesini değil."
Dedikleri ile Hyunjin'in bileğimi tutan eli iyice sıkılaşmıştı. Ölümü bu kadar kolay dillendirmesi beni de ürkütmüştü.
Bay Hwang yerini bilmediği salona ilerlerken elim ile Hyunjin'in kolunu ovdum.
"Sakin kal olur mu?"
Dediğime karşılık buruk bir gülümseme yollayıp yanağıma kısa süreli bir öpücük kondurdu.
Birlikte içeriye girdiğimizde Bay Hwang koltuğa yayılarak oturmuştu. Evet, anlıyordum çocuğunu kaybetmişti ama bu kadar kötü biri olmak zorunda değildi.
"Hye Jin ölmüş, haberimiz yok."
Ne? Nasıl bu kadar rahat olurdu? Bu sefer sinirle ellerini sıkan kişi ben olmuştum. Hyunjin'in boynunda belirginleşen damarlar kendini sıktığını gösteriyordu.
"Asıl garip olan," diye devam etti Bay Hwang. "Ablan henüz yeni toprağa verilmişken senin evlenmen."
"Seni ilgilendirir mi?"
Hyunjin daha fazla sessiz kalmamıştı. Bay Hwang ta sonunda maskesini çıkarıp çirkin suratını ortaya koymuştu.
"Bunlar umrumda mı sanıyorsun Hyunjin! Artık buralardayım, hayatında alabileceğin en büyük darbelere hazır ol!"
Hızla yerinden kalkıp evi terk etmişti. Sertçe çarpan kapının sesi evde yankılanırken Hyunjin'in sehpanın üzerindeki vazoyu devirip çığlık atması bir olmuştu. Korkuyla yerimden sıçrarken elimi kalbimin üzerine koydum.
"Hiç bir şey hiç bir zaman yoluna girmeyecek!"
Bağırarak yerinden kalkarken sadece sinirini atmasını bekledim. Duvara yaklaşıp ardı ardına yumruk atarken elinden akan kanlar canımı yakmıştı. Koşarak yanına gidip arkadan sımsıkı sarıldım beline. Duvara vurmaya hazırlandığı yumruğu havada kalmıştı.
"Yapma, zarar verme kendine."
Ağlıyordum, sinirlerim boşalmıştı sanırım. Ona doladığım kollarımı tutup yavaşça bana döndü.
"Özür dilerim," dedi elleri ile yanaklarıma akan gözyaşlarını silerken. "korkuttum seni."
Önemli olmadığını belirtmek istercesine gülümsedim ve başımı iki yana salladım.
"Kendine bir daha zarar verme."
Dediğime karşılık bakışlarını kaçırdı ve elimi tutarken konuştu.
"Sadece uyusak?"
Başımı salladım. Birlikte yukarıya çıkınca onu kendi odama çekiştirdim. İtiraz etmeyip benimle gelirken direkt kendini yatağa bırakmıştı.
Onun üzerini değiştirmemesi üzerine bende üzerimdekiler ile yatağa girdim. Başımı göğsüne koyunca o da elini saçlarıma daldırmıştı. Aynı zamanda tavana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Desire🍀 "Hyunjin" (✔)
Fiksi Penggemar-Evet ben Kim Yeon Do, zamanında herkese yukarıdan bakan, herkesi hor gören kız. Ölmek istiyorum, sahte sevgilerin gerçek yüzünü gördükten sonra her anlamda ölmek istiyorum.