Birkaç şeyi açıklığa kavuşturacağım :DDD Öncelikle Saevuslar tamamiyle benim yarattığım bir topluluk. Karakterler de bana ait PJO ve HOO karakterleri hariç tabi. Sonra Saevus latince bir kelime ama ne anlama geldiğini gıcıklık yapıp söylemeyeceğim ajkdhkshfa :3 Ayrıca tanrılar ve saevuslar arasında olanları ayrı bir kitap yapmak yerine serinin ikinci kitabı Resistance'da anlatacağım. Neyse bu kadar :))))
Uzun koridorda tek başına yürürken babasının ona altı yıl önce söylediklerini düşünüyordu. Belki de babası Carter en başından beri haklıydı.
" Yapamayacaksın değil mi küçük meleğim? O çocuğun ruhuna zarar veremeyeceksin. Ama çok canın yanacak Megan. O melez seni ateşinde yakacak." Bunları söylediğinde küçük Megan hiçbir anlam verememişti.
Oysa Megan her şeyi şimdi daha net anlıyordu. Babasının kahin olduğunu o delirmeden önce öğrenmişti. Ve söylediklerinde doğruluk payı olduğundan emindi.
Koridorun sonunda bulunan odasının kapısına vardığında metal kapı Megan'ın varlığını hissetmişcesine kayarak açıldı. Odasına adım attığı gibi rahatladığını hissetti. Toplum içinde kendisini rahatsız ediyordu.
" Yalnızlığı seçerek doğru adım attığını düşünüyorsun." dedi zihnindeki Megan bilmiş bir ses tonuyla.
Gözlerini devirme gereğinde bulunarak yatmak için üzerindekileri çıkardı. Yatağın yanındaki komodinin çekmecesine sıkıştırdığı pijamasını giydi. Pijamaları da griydi. Megan bunaldığını hissettiğinde pencereleri açarak soğuk havanın odasına girmesine izin verdi. Ardından incecik bedenini yatağına atarken sadece uyumak ve bir günlüğüne de olsa kabus görmemek istiyordu. Pikesine iyice sarılarak uykunun bedenini sarmasına izin verdi.
Rüyası daha öncekilere hiç benzemiyordu. Bu seferki anılarından çalınmış gibiydi. Üzerine baktığında yunan tarzı beyaz bir elbise vardı üstünde.Saçları salık,aralarına ince örgüler atılmıştı. Yalın ayak orada öylece dururken etrafa iyice bakındı. Karşısında yıkık dökük bir malikane sere serpe uzanıyordu. Etrafındaki ağaçlar onu içine çekmek istermiş gibi öne doğru eğilmişlerdi.
" Burayı biliyorum." dedi kendi kendine. Burası Leo Valdez ile ilk defa karşılaştığı yerdi. Malikanenin çevresinden hışırtılar duyulunca hızla kafasını malikaneye çevirdi. Gördüğü kişi ile gözleri yuvalarından çıkacakmışcasına iyice büyüdü. Karşısında durup ona gülümseyen kişi Leo'ydu. Megan'ın kaderi.
" Buraya benim için mi geldin?" dedi küçük Leo gülüşü karanlığı aydınlatırken. Kahverengi gözlerini Megan'a dikmiş, merakla bekliyordu.
Megan yaşadığı duygu patlaması nedeniyle ağzı açık ona ilgiyle bakan küçük Leo'nun önünde dikili kalmıştı.
Şaka yapıyor olmalısın. Zihnine ve kalbine sakladığın kelimeleri öylece ardında bırakamazsın. Bu bir rüya olabilir ama yüzleşmen gerek Megan. Belki de yıllarıdır aradığın cevabı bulabilirsin. Hadi konuş; Leo seni bekliyor.
Megan ilk defa iç sesine katılıyordu. Dudaklarını zorlayarak gülümsedi ve başıyla onayladı. " Evet, Leo. Senin için buradayım."
Küçük Leo'nun gülümsemesi daha da büyürken Megan kalbinde keskin bir acı hissetti. Böyle bir gülüşü yok edemezdi. Parlayan kahverengi gözlerin ışığını södüremezdi. Bunların her birini yapacak cesareti ve duyguyu kendisinde göremiyordu. Ama kadere de karşı gelemezdi.
Küçük Leo ona yaklaşarak elini tuttu. Minik elleri sıcacıktı. Meganınkiler ise buz parçası.
" Beni buradan kurtaracak kişi sen misin? Yoksa benim Karanlık Meleğim misin?" Küçük Leo soruları sıralarken Megan'ın aklı tek bir cümleye takıldı. Karanlık Meleğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen// Leo Valdez FanFic
Hayran Kurgu" Lanetin ilk işaretleri burada damgalandı bedenlere. Tanrılar dışladılar unutulmaya yüz tutmuş kalpleri. Her şeyin başladığı o gün, annen kendisini feda etti bir tanrı için. Ancak onun kanı bulaşmıştı her bir toprağa. Lanet kök salmıştı Saevus halk...