4. Senin O Gülüşün Var Ya

233 17 0
                                    

Merhabalar, bölüme geçmeden önce minicik bir duyuru yapmak istiyorum. Çok değil iki dakikanızı alacağım..

Bazılarınız belki farketmişsinizdir, bir hikaye daha yazmaya karar verdim. Yani eğer girip okumuş olanlarınız varsa..

Orada da yazmış olduğun gibi iki hikayeyi bir arada nasıl yürüteceğim pek bir fikrim yok ama yine de elimden geleni yapacağım. Çıkmaz Sokak'a daha geç bölüm gelecektir muhtemelen, Ay Parçası'nın bölüm sınırı daha az olduğu için ve daha kısa hikaye olduğu için çabucak yazıp atarım ama Çıkmaz Sokak biraz daha zamanımı alacak gibi..

Herneyse şimdilik bu kadar bebeksular, bölüme geçebilirizz fşsğdkd

İyi okumalarr 💫

~

Gülümseme. İnsanın kalbinden gelen bir duyguyu zihin sayesinde mimik olarak göstermesidir. Samimiyet, mutluluk ve bu gibi hoş duyguları yansıtmak için oluşur. Gülümseme bulaşıcıdır. İnsan sevdiği biri gülümseyince ondan kendisine de bulaşabilir. Bazen de kalp ve zihin, insandan habersiz bunu bir şekilde ortaya çıkarır. Bir bakmışsınız, kendinizden habersiz gülümsüyorsunuz.

Mesela şuan benim yaptığım gibi.

Dirseğimi dizime, çenemi avucuma yaslamış bir şekilde kendi kendime gülümsediğim sıra onu izliyordum. Durun, artık adıyla söyleyeceğim. Toprak'ı. Hayır, aşık değilim! Hani olur ya aşık değilsiniz ama bir şekilde o insanı beğenir ve izlersiniz durmadan.. Onun gibi! Ne deniyordu buna.. crush? Evet, sanırım bu durumda Toprak benim crush'ım oluyordu.

Maşallahı var, çocuk taş gibi taş! Acaba Beren'i ikna edip ona mı yürüsem?

"Heyoo!" Yüzümdeki gülümsemeyi çabucak çaktırmadan ört bas etmiş, başımı çevirip yanıma oturan Berna'ya bakmıştım gözlerimi kırpıştırarak. "Niye burada tek başına oturuyorsun bebitom?" Kolunu omzuma atan çiçeğime yaklaşıp dudak büzdüm. "Daha ponpon kız dansına çalışacağım ya, of!" diye sitem ettim. "Biraz hava alayım dedim. Beren sana anlattı mı?" 'Hı hı' der gibi sesler çıkardı. "Umarım başınıza bela almazsınız. Hele de sen Dünya," diyerek yüzünü bana çevirdi. "Gerçi Beroş kimden bahsediyor bilmiyorum ama.." Omuz silkip doğruldum. "Bir şey olmaz. Az ekşın olsun," diyerek ayağa kalktım ve ona elimi uzattım. Gülümseyerek elimden tutarak kalktı. "Peki, sen öyle diyorsan.. Sonra gelirim yanına."

Başımı sallayıp yanından ayrıldım ve okula girdim. Spor salonuna çantamı alarak indim. Soyunma odasında üstümü değiştirdim ve yanıma not defterimi alarak salona girdim. Dans şekillerini not aldığım sayfayı açıp bir göz attım ve defteri tribüne bırakıp o hareketleri yapmaya çalıştım. Benim dışımda kimse yoktu burada. Bu ders sınıfta boştu ve hocadan sabah izin almıştım çalışmak için.

Isınma hareketlerimi yaptıktan sonra ponponlarımı alıp biraz da onları çalıştım. "Bravo balerin kız, çok iyisin!" Gelen sesle irkilerek arkama döndüm. Kaşlarım havalanırken gülümsedim. "Teşekkürler Doruk," diye mırıldandım. Yanında Toprak da gelmişti. İkisi de gelip tam önümde durdular. "Ayrıca balerin değil ponpon kız olacaktı o," dedim Doruk'a bakarak. Sırıttı omuz silerek. "Kimin umrunda maviş, ikisi de dansçı nasılsa." Onun bu umursamaz tavırlarına sırıtarak göz devirdim.

"Seni rahatsız etmezse basketbol çalışacaktık biz Toprak'la," diyerek başıyla Toprak'ı işaret etti. Oysa beni inceliyordu tuhaf bir şekilde. Omuz silktim. "Sorun değil, ben kenarda çalışırım. Koskoca salonu kaplamam." Doruk saçlarımı karıştırdı. "Tamam o zaman ufaklık, sana kolay gelsin." Elini kendimden çektim gülerek. "Manyak, yapma dedim sana kaç kere!" Kolunu tırmalayacaktım ki gülerek kaçtı. "Uzay mutlaka bunu yapmam gerektiğini söylüyor ama!" Kollarımı belime yerleştirip sinirli görünmeye çalıştım. "İkiniz de aynı odunsunuz zaten!"

Kahkaha attı. "Maviş civciv sinirli, ooo!" Alkış yaptı. "Toprak, kanka baksana şunun haline." Elimdeki ponponu fırlattım ona. "Zebella!" Bu sırada gözüm Toprak'a kaydı. Not defterimin kapağını inceliyordu. Başını kaldırıp bana baktı. "Bu senin mi?" diye sordu gözlerinde anlam veremediğim bir ifadeyle. Sakin adımlarla yanına ulaşıp başımı salladım onaylarcasına. Kapağa birkaç saniye baktı, sonra gülümseyerek bana döndü. "Çok güzelmiş." Ben onun gülümsemesine hipnotize olmuşken Doruk girdi aramıza. "Hey, sizi tanıştırmadım ben değil mi? Toprak, bu Dünya. Uzay'ın kankamın ikizi. Dünya, bu da Toprak. Kankam olur kendisi!"

Gözlerimi kırpıştırıp gülümsedim ve elimi uzattım. "Memnun oldum Toprak."

Toprak da gülümsedi ve elimi tuttu. "Ben de memnun oldum Dünya."

O elimi bırakınca Doruk'a döndüm. "Aa! Hazır siz de buradayken şu kulüp üyeliği için katılacaksanız eğer imza alayım sizden," diyerek defterimi ve üstüne geçirdiğim kalemi aldım. "Beren seçildi başkan, değil mi?" diye sordu Doruk, Toprak kalemi eline alırken. Gözüm bir anda kalemi hangi eline aldığına kaydı. O imza atarken "Hı hı," diye mırıldandım durgun bir sesle. Sağ eliyle imzaladı. Yani solak değildi. Yani Tumblr'daki başka Toprak'tı..

O da defteri imzalayıp bana uzattı. Gülümser gibi bir hareket yaptı. "Sevindim. Bu arada, o nasıl? Benden geçenlerde hack yapıp yapamadığımı sordu ama.." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladım. "İyi iyi, merak etme. Önemli bir şey değildi zaten. Benden bir şey isteyecekti de.." diyerek iç geçirdim. Ah Beren ah, yaktın başımı..

"Peki madem." Diyerek gülümsedi Doruk ve yerdeki basketbol topunu alıp ısınmak için basket attı. Ve bum! Tek seferde attı. Ona baş parmağımı kaldırarak 'iyisin' der gibi gülümserken Toprak derin bir nefes aldı. Bakışlarım ona dönerken, "Neyse, oyun bizi bekler." Diyerek gülümsedi ve arkadaşına doğru ilerledi.

Arkasından gülümseyerek baktım. Ah senin o gülüşün var ya!..

~
Bölüm sonu..

Gelecek bölüm görüşmek üzere..

Ay Parçası |Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin