34. Kalp Parçaları

100 13 3
                                    

"Baby, you've been so distant from me lately

And lately don't even want to call you "baby""

Yine her zamanki gibi şarkı mırıldana mırıldana okula ilerliyordum ki biri adeta belime kanguru gibi zıplayıp kolunu atınca yerimde sıçradım. Hışımla soluma dönmemle su mavi gözlerle göz göze geldim. Kulaklığımın tekini çıkarıp kulağına taktı. "Günaydın," diye mırıldanırken şarkının ritmine uygun hoşuna gitmiş gibi başını salladı yavaş yavaş. "Günaydın," diye yanıtladım onu ben de sakince. Bu aralar aşırı enerjikti ve bunun nedenini hep bana bağlıyordu. Bu hoşuma gitmiyor değildi.

Sessizleşip şarkıyı dinlerken omzumdaki kolunu kaydırıp elimi elinin arasına aldı, parmaklarımızı kenetledi. Bu yüzümde bir tebessüm oluştururken başımı kaldırıp ona baktım. O da gülümseyerek beni izliyordu. "Geçen hafta sana anlattığım filmi izledin mi?" diye sorduğumda başıyla onayladı. "İzledim, gerçekten güzelmiş. Bu arada, o kitabı da bitirdim."

"Bu çok iyi, ben de bitirdim. Yeni kitaba başlayalım."

"Tamam, beraber başlayalım. Beraber okurken daha güzel oluyor."

Utanarak gülümsedim ve yandan yandan baktım ona. Gözleri kış soğuğuna rağmen ışıl ışıldı. Gerçi düşününce Antalya'nın bu kadar soğuk olması tuhaftı. Belki de sıcağa alışık olduğum içindir bu soğuktan kaçma çabası.

"Berna hala dönmedi mi?" diye sorarken aslında bunu Ömer için sorduğunu biliyordum. Berna annesiyle beraber şehirdışına çıkmıştı sırf gezmek olsun diye, hatta bunun için okuldan izin aldırmıştı ailesine. Biraz da kar görmek istiyorum demişti sebebini sorduğumdaysa ama bana kalırsa kız sadece gezmek istiyordu ama biraz da Antalya dışında. Öte yandan Toprak'lar ve Uzay'lar bu aralar oyuna takmışlardı kafayı ve Berna'nın yokluğunda onu özleyen Ömer, oyun oynamak bile istemiyordu. Keyifsiz gibiydi ama yine de depresyona girecek derece mutsuz değildi çok şükür. Sadece huysuzluk yapıyordu işte.

"Daha değil, yarına döneceğini söylemişti akşam," dedim merdivenleri çıkarken. Başını salladı o da, kualklığı çıkarıp bana verdi. "Bizimkileri bulacağım ben, sınav olacaktı. Bakalım bizim deha Doruk napmış.." Onun yaptığı kinayeye gülerken alnımı öpüp hızlı adımlarla yanımdan uzaklaşmış, beni arkasında hülyalı hülyalı gülümserken bırakarak gitmişti.

~

"Yani saçmaladığını kabul ediyorsun?"

"Ne alakası var abicim ya, öyle değil işte!"

"Kerem yeme artık bizi istersen, gözlerim zayıf olabilir ama kör de değilim," dedi Ömer en sonunda dayanamayarak. Yüzüne haylaz bir sırıtış yerleşirken kolunu koluma vurdu keyifle. "İddia senin olacak gibi kuzen, benden söylemesi. Ben o bakışı tanıyorum."

Kerem'in göz devirip arkasına yaslanmasıyla Ömer'le beraber kıkırdamaya başladık. Ömer'in dediğine göre Keroşum, gizlice Arca'yı izliyormuş ve düşünceli görünüyormuş. Bu da aklımıza hemen geçenki iddiamızı getirmişti. Şimdiden kankimin kombinlerini düşünmeye başlamıştım!

Yanıma oturan ikizimle ona döndüm merakla. "Can parçası, senin sevgili nerede?" diye sorduğumda Ömer de merakla Uzay'a dönmüştü. Uzay rahat rahat omuz silkti. "Arca'yla takılıyordu, kız kıza bıraktım onları." Duyduğumuz isimle Ömer'le bakışlarımız kesişti, aynı anda otuz iki diş sırıtıp gülmemeye çalıştık. Kerem yüzümüzdeki ifadeden nıkmış olacak ki, "Kesin artık şunu be! Ne namussuz arkadaşlarsınız siz," derken ona dönmüştük.

Kaşlarım havalanırken, "Namusla alakalı bir şey dönmüyor ki ortada Keroşum, o nereden çıktı şimdi?" diye sormuştum ama bir yandan bunu sinirlendiği için dediğini biliyordum. Ömüşüm muzipçe kolumu dürttü, alttan kolumnu çimdikledim yapmaması için. Yoksa bu gidişle Kerem volkan gibi patlayacak gibi duruyordu.

Ay Parçası |Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin