Darling | vmin

◇ [14]: Jack

Not: Medyada Jack var.

(Neden kıvırcık değil falan demeyin, kestirmiş fkndngkdt)

~

Darling, Episode: 14

Park Jimin'den..

Oturmuş bir yandan film izliyor bir yandan ise cips yiyordum.

Jack'i aramış ve beni gelip almasını söylemiştim, o ise zar zor kabul etmişti.
Öküz.

"Namjoon değişsek mi filmi? Sıkıcı sanki biraz.."

Hoseok'un yerinde kıpırdanarak kurduğu cümlede Namjoon iğrenerek bakmış, daha sonra ise kollarını birleştirerek konuşmuştu.

"Şimşek Mekkuin'in neresi sıkıcıymış? Hiçte bile"

"İyi de bütün seriyi bitirdik, Hoseok doğru söylüyor"

"Hepiniz sıkıcı mı buluyorsunuz gerçekten?"

Filmi bırakmış, ağız dalaşı yapan 3'lü yü izliyordum. Birbirleriyle bu kadar kavga edip, ama aynı zamanda bir o kadar da bağlı olan başka bir arkadaş grubu hayatımda hiç görmemiştim doğrusu. Sanırım bu, Dünya üzerinde bulunan tek grup.

"Sende mi öyle düşünüyorsun Chim?"

Bana yöneltilen soruyla, ağzıma götürdüğüm cips yarı yolda kalmıştı.

"Ha?"

"Sen bizi dinlemiyor muydun?"

Cipsi kaseye koyarak ellerimi önümde birleştirdim ve etrafa bakarak düşündüm.

Aklıma gelen şeyle hemen ağzımı araladım.

"Şey.. ben yanlızca doğrunun yanındayım!"

Aşırı saçma bir cümleyle fikrimi sunduğumda, bakışlar üzerimden çekilmiş eski odak noktalarına dönmüştü; birbirlerine.

"Bak gördün mü, doğrunun yanında. Yani benim"

"Kes Namjoon ya, film baştan sona kadar iyilik meleği olan bir 'konuşan' tofaşın maceralarını anlatıyor. En fazla ne kadar iyi olabilir ki?"

"Sen sus Yoongi hyung, çok yanlış bir düşünce içindesiniz. AYRICA ŞİMŞEK MEKKUIN TOFAŞ DEĞİL"

"Ağlama lan ağlama, yemedik filmini"

Tekrar filme dönecekken çalan zille toparlandım.

"Sen otur ben bakarım"

Jungkook'u kafamla onaylayarak tekrar yerime oturdum. Sanırım Jack gelmişti.

"Buyur?"

Jack elindeki konumu gösterdi.

"Jimin'in attığı konum burayı gösteriyor da, umarım yanlış değildir. Ben Jack"

"Ah evet evet hatırladım. Bir dakika haber vereyim"

"Jimin, Jack gelmiş"

"Jungkook içeri davet etsene çocuğu, mal"

"Ah doğru"

Jungkook tekrar gittiğinde ben ayağa kalkmıştım.

"İçeri gelmez misin?"

Jack kafasını kaşıyarak telefonunu arka cebine koydu.

"Bilmem, Jimin ne diyor?"