Bölüm 1

970 28 8
                                    

Telefonumda ki alarm kulak zarımı patlatacak kadar yüksek çalıyordu. Uykulu gözlerimi aralayıp telefonu aradım. "Siktir saat 10 olmuştu. Dünden kalma olunca başım çatlayacak gibi ağrıyordu ve boğazım inanılmaz derecede kurumuştu. Sürahiyi kafama diktikten sonra iş kıyafetlerimi -gömlek ve eteğimi- ardından makyaj malzemelerimi çantama attım. Zamanım yoktu bugün ilk defa meşhur patron gelecek ve cv'ye bakıp ah evet sen kovuldun diyecekti. İşimi çok seviyordum iç mimarcısı olduğum için evimi çok güzel dizmiş ve bundan da gururlanıyordum ama gel gelelim kendimde hiç öyle bir uğraş olmazdı. Pembe ayıcıklı pijamalarımla arabama koşup çantamı arka koltuğa attım. Çok işim vardı. Gidip konuşma hazırlayacaktım makyajımı yapacak giyinecektim. Adam 12 de orada olacaktı ve saat 10.40 olmuştu bile.
Aptal trafiğe takılmıştım.  Acaba şuan soyunup gömleğimi üzerime geçirsem gören olur mu ki? Ah, saçmalama Asel ya da saçmala Asel ya da yap Asel ya. Üstümü çıkarmış arkadan gömleği almıştım. Yan arabada ki adam beni görmüş beni dikizliyordu. "Ne bakıyorsun lan?" Gömleğimi hemen giydikten sonra eteğim kalmıştı. Ciddi misin? Peki topuklu ayakkabım! Ayağımda beyaz converseler dışında giyebileceğim hiçbir şey yoktu. Umarım Eda evden çıkmamıştır ve  çıkmadan bana getirebilir diye düşünüp çantamı kucağıma aldım ve telefonumu aramaya başladım. O sırada yeşil ışık yanmış çantama bakarken gaza birden yüklenmiştim ve öndeki araca vurmuştum. Lanet olsun hayatımın en boktan günü olmaya başladı.
Arabadan düzgün simetrik hafif yana yatırılmış siyah saçlara sahip çene kemikleri ve yüzündeki hafif kirli sakalları ve düzgün burnu ile Allah'ın özenerek yarattığı bir kul indi. Damarli elleri buradan belli oluyordu elinde ki dövmeleri oldukça dikkat çekiciydi.  Siyah gözlüklerini çıkardıktan sonra mavi ile griye kaçan sürmeli gözleri ile kaşlarını çatmış bana yaklaşıyordu. 
"Ne yaptın ya sen?" diyerek kapımı açtı.
"Asıl sen ne yaptın yeşil yanıyordu ilerlemedin."
"İlerlemeyen her arabanın üzerine mi sürüyorsun sen!" Vazgeçtim ne kadar yakışıklı olursa olsun bu çocuk beni delirtecek gibi duruyordu. Arabadan inip "Bak çok önemli bir işim var ve seninle inan uğraşacak zamanım yok." Beni süzdükten sonra gömleğim ve pembe pijama kombinime bakıp "Bu halle seni hiçbir yer almaz. Arabam senin sayende mahvoldu ve emin ol bu arabanın masrafını karşılayamayacak kadar fakirsindir. Senin gibi alt sınıf  insanlarla konuşmayı sevmem.  Onu süzdüğümde baştan aşağı para koktuğu belliydi. Üzerinde ki deri ceketinden postal ayakkabısına kadar her şey...
"Sen kimsin lan göt?" Ağzım iyicene bozulmuştu. Bravo Asel gene çingenliğini belli ettin. 
"Ne? Manyak olmalısın sen? Bak seninle uğraşamam ama b-..." Birden sözünü arkadaki kornaya basan arabalar kesti.
Karşımdaki çocuğa ellerimi göğsümde birleştirerek "Tamam her neyse arabam senin sayende berbat durumda araba paramın masrafını öde ne yaparsan yap."
"Kızım çattık ya, senin suçundu."
"Hayır bu senin suçundu bildiğin." Birden polis siren sesi duyulmuştu. Yanımıza gelip "Çekin arabaları kenara." Dedikten sonra denileni yaptık. Hrpimiz arabadan inip polis arabasinin yaninda toplandik. "Araba kazası demek." Karşımdaki çocukla aynı anda "Zamanım yok polis bey." Dedikten sonra birbirimize baktık. Adam elindeki kahvesini kaputa koyarak "Birbirinizden şikayetçi değil misiniz?" Karşımdaki çocuk alaycı bir gülümseme ile "Şu kadının bir haline bakın ne olduğu belli değil belki de bilerek kaza yapıp para koparmaya çalışıyor ben değilim benim işim gücüm var polis bey bırakın da gideyim artık." Ağzım açık çocuğa baktım. Vücudumun her bir hücresi öfkeyle kaynarken kaporta da duran kahveyi bir anda alıp çocuğun suratına attım. Karşımdaki çocuk bağırıp "Yandım." diyerek eli ile yüzünü kapattığında deli gibi bağırıyordum. "Sen kimsin lan hödük geç kaldığım için bu haldeyim sen kendi tipine bak her yerin dövmeli bir havalar falan sen nerede çalışıyorsun bir ba-..." polis birden bana bağırdi ve diyecegim her seyi susturdu. "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? Anlaşıldı binin arabaya bu işi karakolda halledeceğiz." Birden ne yaptığımın farkında varıp durulmuş suçlu bir kız çocuğu gibi ellerimle oynamaya dudağımı ısırmaya başlamıştım. Çocuğun acısı geçmiş olsaki bana yakınlaşıp yakamdan tuttu. "Seni varya öl-..." Polis birden bizi ayırıp ikimizi de arabaya zoraki bindirdi. Öne binmiş söyleniyordu. "Sizin gibi insanlar yüzünden saygı sevgi nedir bilmiyoruz. Doğru dürüst anlaşmak yok hiç. Çocuk ön aynadan bana baktığını görüyordum. O kadar sert bakıyordu ki bugün hayatta kalabilirsem mükemmel olacaktı. Karakola geldiğimiz de bizi bekleme salonuna aldılar. Çocuğun eline bir buz verdiler ve yüzüne tutuyordu. Üstü başı kahve olmuştu ama hiç de üzgün değildim. 
"Bela mısın anlamadım ki? İşe de geç kaldım senin yüzüne."
"Sen kaşındın. Ben de işime geç kaldım ve bugün kişi değişikliği vardı senin yüzünden atılırsam bütün belayı üzerine çekmen için elimden geleni yapacağım."  Telefonumu aramıştım ama arabada unutmuştum.  Karnım deli gibi acıkmıştı ve çocuk kantine gidip poğaça almış gözümün önünde yemeye başlamıştı. Paralarım kıyafetlerim makyaj malzemelerim hepsi arabada kalmıştı. Karnım birkaç kez guruldamış elimi iyicene mideme bastırmıştım ses çıkmaması için ama nafile...
Tekrar gittiğinde elinde tekrar poğaça ile geldi. "Al hadi." Poğaçayı bana uzatmıştı. "Aç olduğunu biliyorum al hadi. " 
"Senden bir şey yiyeceğime ölürüm daha iyi." 
"Peki." Çok çabuk ikna olmuştu tam ağzına götürecekken birden poğaçayı elinden kapıverdim. "Çok ısrar ettin alayım bari." Kafasını sallayarak gülümsedi. Kıtlıktan çıkmış gibi yiyordum ama o kadar açtım ki. Polis odaya gelip "İkiniz de hatalısınız. İkiniz de telefona bakıyormuşsunuz ve hiçbir şey görmemişsiniz. Yani kendi aranızda çözeceksiniz." 
İkimiz de birbirimize bakıp "Bak seninle inan uğraşmak istemiyorum biran önce gitmek istiyorum çünkü saat 1 olmuş." Başımdan kaynar sular döküldü. "1 mi? Siktir! Kovuldum." Tam çıkıp gideceğim sırada çocuğa baktım. "Umarım bir daha birbirimizi hiç görmeyiz. Yer yarılırda içine düşersin." Bir şey demesine izin vermeden karakoldan çıktım ve taksi çevirdim. Arabamın yanına gidip parayı arabamdan alıp taksiciye verdim ve hızlı bir şekilde iş yerine gittim.  Hemen çantamı alıp ofise girdiğimde Yiğit bana bakıp gülümsüyordu. "Bu ne hal?" Ah, Yiğit. Hayatımın aşkıydı. O güzel gülümsemesini bir daha göremezsem kafayı yerdim. "Patron geldi mi?" 
"Yani abim mi?" Bu şirket normal de Yiğit'e verilmesi gerekirken babası yurt dışında yaşayıp Türkiye'ye gelen abisine vermişti. Onu çok üzse de ses etmemiş mutlu gibi gözükmüştü. 
"Evet geldi mi?" 
"Hayır merak etme o da geç kaldı hemen hazırlan. Kızlar terasta."
Hemen kızlar tuvaletine girip kalem eteğimi altıma giydim ve pijamayı çantama tıktım. Hafif  buuğulu  bir kahverengi göz makyajı yapmıştım.  Yeşil gözlerime güzel gidiyordu bu makyaj. Dolgun dudaklarıma kırmızı ruj ve küçük burnumun ucuna highlighter sürmüştüm. Hafif ama çekici en sevdiğimdi. Turuncumsu saçlarımı at kuyruğu yapmıştım. Saçımı toplayınca çıkık elmacık kemiklerim daha da önde duruyordu. Yıllardır spor yaptığım için vücudum fitti kalçam yuvarlak ve eteği biraz yukarı kaldırıyordu. Burnumda toplanmış küçük çillerimi çok seviyorum ve onlar belli olsun diye az fondöten sürüyordum. Ayna da son kez kendime bakmıştım. "İşte şimdi mükemmel görünüyorsun kızım." Dedikten bir saniye sonra converselerime gözüm dikildi. "Umarım sıçmayız bu konuda." Tuvaletten çıkıp masama gittim.  Eda Sinem ve Kenan yanıma gelip "Neden geç kaldın bu kadar?" Diye sorguya çekti "Delinin birine çattım araba ile kaza yaptık aptalın tekiydi boşverin. Ne oldu geldi mi?" "Gelmiş göremedik hazırlanıyormuş odada baya sinirli gelmiş hemde. Üstü başı mahvolmuş halde." Omuz silktikten sonra "Umarım iyi geçer ilk çağırılan umarım ben olma-..." Elif sekreter bir anda ismimi söyledi. "Asel ilk sensin gel hadi." 
Tamam Asel ilk sensin, yaparsın merak etme kendine güven diyerek odaya girdim ve 1 kadın Yiğit ve 1 adam vardı. Elif sekreter  "Birazdan Emre Bey de gelecek." diyerek kapıyı kapadı. Kadın ve adam çok ciddi iken Yiğit bana göz kırpıp sakinleşmemi söylüyordu. Birden kapı açıldı ve herkes ayağa kalktı. Bende ayağa kalkıp kafamı kapıya doğru çevirdim. 
Hassiktir!!!!!!! Bugün benim ölüm tarihim ,bugün benim öldüğüm gün. 

PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin