Bölüm 7

372 14 0
                                    

Delirmiş gibiydim merdivenlerden bir koşu çıkıp odaya gittim arkamdan Emir geldi. "Asel ne yapıyorsun?" 
"Çantam nerede?" Der demez çantamı bulmuş telefonumu çantamdan çıkarıp polisin numarasnı tuşladım. Emir ayakta zor duruyordu sesi kısılmıştı benden daha kötü bir haldeydi. "Asel şuan amacını sorabilir miyim?" Telefonun diğer hattından kadın sesi duyuldu. "Polis departmanı buyurun?"
"Bir şikayetim olacak Hak-..." Der demez Emir elimden telefonumu alıp tüm gücüyle duvara fırlattı. Bağırıp ellerimle kulağımı kapadım. Emir beni kollarımdan tutarak sarsmaya başladı. "Asel ben öldürmedim tamam mı?"
"İnanmıyorum birden çıkıp gittin ve -..."
"Asel beni dinle ben öldürmedim ister inan ister inanma ama sakın bir daha polisi arayıp aptalca şeyler yapma." Deli gibi ağlıyordum kendime engel olamıyordum. "Ne yaptın o zaman?" Yüzüme sadece bakıyordu tek bir kelime söylemiyordu. "Öldürmediğimi bil yeter." Göğüsüne vuruyor durmadan ittiriyordum. "İnanmıyorum katilsin." Hızlı bir şekilde bileklerimi tutup beni duvara vurdu. "Yeter kendine gel!" Yüzüne bile bakamıyordum. "Eve gitmek istiyorum." Ağzı açık meraklı gözlerle bana baktığını hissediyordum. "Benden korkuyor musun?" Bağırarak ağlamaya başlamıştım tek bir kelime bile edemez olmuştum. "Asel cidden korkuyor musun benden?" Sesindeki hayal kırıklığı kalbime batmıştı resmen. Gözlerine baktığımda keskin griye kaçan mavi gözleri kızarmıştı. Ateşi vardı ama genede belli etmemeye çalışıyordu. "Sana bir soru sordum!" diyerek yükseldiğinde kafamı evet dercesine salladım. Bileklerimi o kadar sıkmıştı ki artık canımın acısını unutmuştum. Bileklerimi bırakıp "Peki git buradan hadi." diyerek önümden çekildi. Oldukça sakindi ve bu sakinliği beni daha da korkutmuştu. Sorgulamadan ayakkabılarımı ve çantamı alıp çıktım. Elbisem ev de kalmış pijama da üzerimde kalmıştı ama şuan onu dert edecek ne halde ne de güçteydim. Taksi çağırmış eve gidene kadar göz yaşımı resmen bitirmiştim. Eve vardığımda Yiğit kapıdaydı beni görür görmez yanıma koştu. "Güzelliğim? Bu ne hal?" Ona sarılarak ağlamaya devam ettim ama artık göz yaşım akmıyordu. "Hadi girelim içeri." Dedikten sonra yedek ev anahtarım Yiğit de vardı ve o kapıyı açıp beni koltuğa oturttu. "Kimleydin?" Halıya odaklanmış ruh gibi bakıyordum. "Asel sana biri bir şey mi yaptı?" Abin katil oldu hemde benim yüzümden. Gece abinleydim ve Hakkı geldi kavga ettiler Emir ile ve Emir Hakkı'yı öldürdü demek içimden gelmiş ama asla diyememiştim.

"Tamam bu gece seninleyim hadi duşa gir de rahatla yarın istersen işe de gitmeyiz." Öksürmeye başlamıştım. "Hasta mı oldun?" Kafamı evet dercesine salladım. "Tamam o senin meşhur tarifini yaparım ve bir anda iyileşirsin zaten çok hasta olan biri değilsin hemen de toparlıyorsun hasta olunca o yüzden bu konuda şanslıyım hadi sende gir duşa da rahatla." Dedikten sonra duşa girmek için koltuktan kalktım. 
Duşa girdiğimde bedenimden akan ılık su bana biraz da olsa iyi gelmişti. Emir ne yapıyordu peki? Çıkarken gerçekten çok kötüydü. Ah,aptalsın Asel neden bunu düşünüyorsun? O adam birini öldürdü çıkar aklından onu artık. Duştan çıkmış giyinmiştim. Yiğit elinde bir fincanla kapımı çaldı. "Gir." Gülümseyerek "Sana getirdim iç bakalım." Gülümseyerek bana hazırladığı bitki çayını aldım. "Biraz yalnız kalabilir miyim?" Yiğit biraz afallamış sonra gülümseyerek "Tabi." demişti ve odamın kapısını kapatarak çıkmıştı. Bitki çayını içerken çalışma masama oturmuş istifa dilekçesi hazırlamaya başlamıştım ama her seferinde başlayıp karalayıp çöpe atıyordum. En sonunda güzel bir üslup ile yazıp çantama koydum. Kapıyı hafif aralayıp Yiğit'e baktım. Koltuğa kıvrılmış uzanıyordu. Yatağa gidip yorganı kafama kadar çektim ve ağlamaya başladım ardından ağlayarak uykuya daldım.
Sabah çok daha dinç uyanmıştım. Bitki çayı iyi gelmişti resmen mucize gibiydi. Bana bu çayı annem öğretmişti ve her hasta olduğumda bunu içirir hiçbir şeyim kalmazdı. Kapım çalındığında içeri giren Eda oldu. "Seni merak ettik." Sinem de arkasından girdi. Onları görünce gözlerim doldu. Bana hızlı adımlarla gelip sarılmışlardı. "Neredeydin?" Dedi Sinem endişeli ses tonuyla. "Size anlatacağım şeyler var ama daha zamanı değil." Dedikten sonra Eda ve Sinem birbirine baktı. Yiğit içeri girerek "Hanımlar hadi işe geç kalacağız. " 

PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin