Ayakları kendisini nasıl taşıyordu bir fikri bile yoktu. Kenan'ın yavaş dokunuşları aklını alırken tüm bedenini ürperiyordu. İlk defa böyle bir his yaşayan Güneş bu durum karşısında ne yapacağını bilemedi ve Kenan'ın dokunuşların da kaybolan yanına teslim oldu. Dudaklarını yakan, yıkan adamın dokunuşları son bulduğunda zorla yutkundu. Kapattığı gözlerini açmaktan korkarken tüm bedeni tir tir titriyordu. Yanağındaki sıcak elin çekilmesini aldığı derin nefesler ile bekleyen Güneş bir kez daha uçurumun kıyısına götüren adama sığındı. Hüküm süren adama karşılık verip vermemek arasında savaşırken kalbinin yerinden çıkacağını sandı. Hem bilmediği bir hisse doğru çekiliyordu, hem de tükeniyordu. Yanağındaki el yavaşça aşağı doğru kayarken beline yerleşen parmaklar nefesini kesmişti adeta. Kendisini uçurumun kenarına sürükleyen Kenan'a sığındı ve dudaklarını oynattı. Yavaş ve sakin davranan adam bu anı beklemişçesine daha fazla sokulmuş ve daha fazla nefesini keser olmuştu.
Güneş kendisini yangına attığının farkında olmadan yüksek bir yer den aşağı düşüyor hissini elinin tersiyle iterken tek istediği bu anın içinde kaybolmaktı. Kenan öyle özel hissettiriyordu ki Güneş ilk kez adamın bu yanıyla tanıştığını anladı. Belindeki parmaklar mümkünmüş gibi biraz daha bedenlerini birbirine hapsederken Güneş düşeceğini anladığı anda Kenan'ın gömleğini avuçları arasına aldı. Darmaduman eden adam öyle bir aklını başından almıştı ki nefessiz kaldığı halde geri çekilmeyi düşünemedi. Çekilirse düşecekti. Çekilirse karanlığa bırakılacaktı. Çekilirse gerçek dünyaya gözlerini açacaktı. Tüm bunları unutup adamın dokunuşunda hapsoldu.
Bir türlü dudaklarındaki yangın son bulmazken, aynı anda nefes almak için ayrıldılar. Gözleri birbirlerini bulurken aldıkları sık nefesler ortamın havasını değiştirmek şöyle dursun, yeniden alevlendirmek istercesine yakınlaşmalarını istiyordu. Güneş yaşadığı şeyin ilk deneyimi ile ne yapacağını kestiremezken içindeki tuhaf hislere anlama veremedi. Kenan çok yakındı kendisine ama kalbi uzaktı. Bedenleri bir daha yaklaşacak olursa yanacaklarını biliyordu ve avuçlarının arasında duran gömleği yavaşça bıraktı. Belinde duran parmaklar kendisini kapana sıkıştırırken Kenan bir kez daha yaklaştığında Güneş gözlerini kapattı. Kenan onunla oyun oynuyordu ama bunu kaldıracak gücü kendisinde bulamadığı için nefes nefese çıkan sesini duyurabildi.
"Yapma."
Ses tonu bedenini bambaşka hislere sürüklerken, Kenan gözleri kapalı olan Güneş'e hayran olan bakışlarının farkında bile değildi. Kızın titreyen dudakları aralanmış ve öpülmekten kızarmıştı. Kenan akşam güneşinin kızın yüzüne değen muhteşem manzarası karşısında nefessiz kaldı. Kendisine dur demesi gerektiğini biliyordu ama bir kez daha aldığı kokuyla yenildi ve Güneş'in aklını başından alan dudaklarında hüküm sürmek istediği sırada telefonu çalmaya başladı. İçinden ettiği küfür ile kızın belinde duran elini çekti daha sonra telefonunu açtı.
Güneş duyduğu telefon sesi ile gözlerini açmak üzereydi ki belinde duran elde çekildi. Kenan telefon ile konuşmak için arkasını döndüğü anda düşmemek için arabaya tutundu. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki olanlara inanamıyordu. Nefesi kendisine yetmezken toparlanması gerekiyordu. Titreyen elleri ile dağılan saçlarını geriye attı. Dudaklarındaki sıcaklık kendisini belli ederken utançla başını başka yere çevirdi. Kenan'a yenildiğine inanamıyordu. Tek bir dokunuş ile bambaşka hislere sürükleyen adama, duygulara kapılmak istemiyordu. Kenan'ın hayatından bir gün gideceğini bildiği için adama direnmeliydi. Gözleri yeniden adama çevrilirken aynı anda göz göze geldiler. Kendisine doğru her adım atışında ayakta zor duran Güneş ne yapacağını bilmiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi (TAMAMLANDI)
General FictionAkşam Güneşi tüm ihtişamı ile genç kızın yüzüne vururken Harun yutkunmak zorunda hissetmişti. Aşk kolay değildi ama ikisini etkisi altına almıştı. Çekilecek acıları umursamadan bir bütün olmak adına çoktan adımlarını atmışlardı Harun ve Reyhan... Ke...