Güneş her geçen saniye üzerine eğilen Kenan ile yutkunurken kalbine saplanan acı ile gözleri doldu. Ona dokunmak isteyen adamın eli yanağına değerken ağlamamak için elinin altında duran çarşafı sıktı. Adamın dudakları dudaklarına değmek üzereyken gözlerini sıkıca kapattı. Yanaklarını ıslatana yaşlara rağmen adamı durduramadı. Anlaşma yaptığı adama dur diyemiyordu. Onu diri diri mezara koyacak olan adamı durduramıyordu. Dudaklarının üzerine değen sıcak nefes ile başını yastığa gömerken kalbi yerinden çıkacakmış gibi kendisini zorluyordu. Titrediğinden bir haber yatakta duran Güneş kulaklarına uzaktan gelen ses ile gözlerini zor açabildi.
Kenan kendisine kaşları çatık bakarken, uzandığı yerden doğrulmak istedi ama başı öyle dönüyordu ki bundan vazgeçti. Vücudunu ele geçiren titremeyi yeni idrak ederken dizlerinin üzerinde duran adam üzerinde ki ceketi çıkarıp yere attı. Tekrardan üzerine doğru eğilen adam ile sözcüklerini daha fazla dudaklarının tutsaklığında tutmayı başaramadı.
"Yapamam."
Söyledikleri ile öyle çaresiz duruyordu ki adamın hiç duymamış gibi üzerine eğilip belinden kavrayıp kendisine çekmesi aynı anda olurken başı güçsüzce önüne düştü. İçinde kopan kıyamet ile sustu. Kenan bir şey söylüyordu ama Güneş duymuyordu. Duymak istemiyordu. Adamın soğuk eli tenini kavradı. Güneş kendisini terk eden aklına inanamıyordu. Tenine dokunan adam hemen sonra gelinliği usulca üzerinden çıkarırken Güneş utançla başını sola çevirdi. Kenan sürekli konuşuyordu ama Güneş onun konuştuğunun farkında bile değildi.
Adamın karşısında iç çamaşırları ile kalmanın verdiği utanç ile ağlama isteği yakasını bırakmıyordu. Beline değen soğuk el hemen sonra çıplak bacaklarını da kavrayıp yataktan kaldırdı. Bedeni adamın kucağında havalanırken, Güneş gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Kolları güçsüzce iki yana düştü.
Kucağına alan adamın kendisine tedirgin bakarken banyoya neden geldiklerini sormak için dudaklarını kıpırdatmak istedi ama yapamadı. Küvetin içine giren adam kendisini kucağına çekip suyu açtı. Güneş üzerine dökülen soğuk ile Kenan'a daha çok sığındı. Kaçmıyordu, kucağında durduğu, bilinci yarı kapalı adama sığınıyordu. Gözyaşları sulara karışırken başını gömdüğü yerden kaldırdı.
"Üşüyorum." dedi korkuyla.
Kenan üzerlerine dökülen suyun altında biraz daha kaldıktan sonra kucağında ateşler içinde yanan Güneş'in kendisine biraz olsun gelmesi ile suyu kapattı. Kenan yatağa uzandırdığı kıza bir kez olsun bakmadı ve ışığı kapattı. Odanın perdelerini de iyice kapattıktan hemen sonra Güneşin yanına gitmeden kıyafet çıkardı. Odanın içi öyle karanlıktı ki Kenan telefonun ışığını yatağa oturana kadar açık bıraktı daha sonra Güneşin üzerinde ki ıslak iç çamaşırları çıkarmak için ışığı tekrar kapattı.
Güneşi uzandığı yerden kaldıran genç adam kızın saçlarından yayılan kokuyu içine çekmek istemese bile başaralı olmadı. Gözleri kendiliğinden kapanırken kızın sırtına değen eli ateşe değmiş gibi yanıyordu. Sütyenin kopçasını açtıktan sonra hızla elindeki tişörtü kızın başından geçirdi. Bu kez aşağı inen elleri bunu yapıp yapmama konusunda kararsızken Kenan daha fazla düşünmeden kızın bacaklarından çamaşırını çıkarıp pijamayı giydirdi. Elinde duran iki parça kıyafeti yatağın kenarına attı. Saçlarından damlayan suları elinin tersiyle itip yataktan kalktı. Odanın ışığını yaktıktan sonra kendi üzerine değiştirdi. Yatakta uyuyan Güneş'in ıslak saçlarını havlu ile kurulayan Kenan odadan çıktı. Koca konakta kimseler kalmamıştı. Mutfaktan aldığı ilaçlar ve bir bardak su ile odasına doğru yürüdü. Kapıyı kapattıktan sonra gece lambasını yaktı ve yatağın kenarına oturdu. Elini kızın alnına koydu ve seslendi. Güneş uyanmazken Kenan kızı uyuduğu yerden doğrulttu. Uyandığından çok emin olamadığı Güneş, gözlerini açtı ve kendisine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralAkşam Güneşi tüm ihtişamı ile genç kızın yüzüne vururken Harun yutkunmak zorunda hissetmişti. Aşk kolay değildi ama ikisini etkisi altına almıştı. Çekilecek acıları umursamadan bir bütün olmak adına çoktan adımlarını atmışlardı Harun ve Reyhan... Ke...