BÖLÜM 1

464 99 67
                                    

    Elinde tuttuğu kahve bardağıyla camdan dışarı bakan Mila gelen ayak sesleriyle irkilmişti. Arkasını dönüp Cenk'i gördüğünde rahatlamış ve şefkat dolu bir ses tonuyla
  
   "Hoşgeldin" dedi.

   "Hoşbuldum Mila Hanım hoşbuldum da neyi bekliyorsun?" dedi Cenk.

   "Şefi bekliyorum söylemesi gereken bir şeyler varmış gitmeden. Sana söylemedi mi?" dedi.

   "Yok, hayır. Bana öyle bir bilgi gelmedi." dedi o sırada telefonunu açmaya çalışıyordu. Açtığında mesajlara girdi ve şeften gelen
        
        "Toplantı odası ACİL!"

   mesajını gördü. "Ya da ben telefonum kapalı olduğu için görmemişim. Ama neyse ki muhteşem hislerim sayesinde şuan toplantı odasındayım." dedi gülerek.

   Mila ufak bir kahkaha atarak "Kesin muhteşem hislerin sayesindedir asla buluşma saatine 5 dakika geç kaldığımdan dolayı bana sinirlenip azarlamak için yana yakıla beni aradığından ötürü değildir, eminim Cenk eminim."

   Cenk gülerek "Aaa ne zaman gördün seni geç kaldığın için azarladığımı sen hiç geç kalmassın ki biz erken gideriz (!)" dedi kinayeyle.

   Mila gözlerini devirdi  çok gıcıksın Cenk! bakışı attı ve Cenk'e cevap vermek için dudaklarını araladı fakat araladığı dudaklarından kelimeler dökülemeden içeri şef girdi.

   "Arkadaşlar beklettim farkındayım bu yüzden konuya hemen giriyorum. Planın üzerinden geçmemiz gerek çünkü hesaplamadığımız şeyler oldu." dedi Alper şef hızlı bir şekilde.

   "Ne oldu Şef sorun ne?" dedi Mila, Alper şefin hızının karşısında şaşkınlığınu atamamış bir halde.

   "Pamir, sandığımız gibi yarın değil akşam 22.00da gelicek. Yani bu da.." diye devam edicekken Cenk araya girdi.

   "Bu da demek oluyor ki ya planı öne çekeceğiz, ki çok zor ama imkansız değil ya da yeni bir plan kurup şans eseri tutmasını bekleyeceğiz." dedi.

   Alper Şef başıyla onayladı ve "Yeni plan kurmamız şans eseri tutmasını bekleyeceğimiz anlamına gelmez. Eski plana sadık kalmaktan gönlüm yana ama yapabilceğimizi en kısa sürede halletmeliyiz. Aklımda bir şey var ama bunun için makyaj malzemesine, şık bir elbiseye ve takım elbiseye ihtiyacımız var." dedi.

   Mila ve Cenk kafalarında az çok planın ne olduğunu canlandırmışlardı ama tam oturtturamamışlardı. O sıra da Alper Şef bir şey düşünüyordu. Mila ve Cenk ise merak dolu gözlerle ona bakıyordu. Bir anda
"Bir de topuklu ayakkabı. Çok önemli elbiseyi tamamlayan o sonuçta değil mi?" dedi Alper Şef.
 
   İkiside istemsiz olarak gülmüşlerdi. Alper Şef Ne var? Niye gülüyorsunuz? Şurda plan kurmaya çalışıyoruz? dercesine bakıyordu ikisinede.

   Mila "Şef her şey tamam ayakkabı da gerçekten önemli ama plan tam olarak ne? Sonuçta Pamir uçaktan iner inmez gece kulübüne gidicek değil evine gider biraz dinlenir herhalde." derken Alper Şef söze başladı
 
   "Gece kulübüne değil müzayedeye gidicek. Zaten erken gelmesinin sebebi bizzat bu."
 
   "Neyin müzayedesi bu?" dedi Cenk düz bir sesle.
 
   "Eski Yunan'dan kaldığına inanılan çok değerli bir kolyeymiş." dedi Alper.
 
   "Onu alınca ne yapacakmış? Yunan Tanırısı mı olucakmış Pamir Bey?" dedi Cenk bunu söylerken kahkaha atıyordu.

   Alper Şef buna mimik bile oynatmazken Mila'nın komiğine gitmişti bu espri. Alper Şef'in sert bakışıyla karşılaşınca kendini toparladı ve konuşmaya başladı
  "Adamın belki Yunan Mitolojisine karşı ilgisi var. Tanrı olmakta yanında hediye gibi düşün." dedi.

   "Yunan mitolojisini bilmem ama Yunan kızlarına olan ilgisini hepimiz biliyoruz." de Cenk bunu söylediğinde Alper'de güler gibi oldu ama hemen kendini toparladı ve
 
   "Magazin bültenimiz bittiyse plana geçiyorum. Mila sen Süreyyasın Cenk sende Süreyya'nın abisi Mehmetsin ikinizin birbirinizle çok iyi anlaştığı söylenemez rekabet halindesiniz. Sürekli tartışıcaksınız ve Mila'da senin yanında oturmaktan sıkılıp Pamir'in yanına oturucak. Bu sadece Pamir'in yanına geçmen için bir alternatif farklı şekilde de yapabilrisiniz. Ne yap ne et o adamla tanış. İkinizde kolye için verebildiğiniz en yüksek rakamları vericeksniz ama sonuç olarak o kolyeyi Pamir'in almasını sağlıycaksınız." dedi.
Mila hemen söze atıldı
 
   "Şef madem almasını istiyoruz neden en yüksek fiyatı vererek almaya çalışıyormuşuz gibi gözükeceğiz? Hadi bunu geçtim ya vazgeçerse ve ihale bize patlarsa ne olucak o zaman?" dedi.

   "Pamir için çok değerli bu kolye eğer çok para verirse geçen sefer ki konuşmada dediği gibi bu ay yapıcağı Fransada'ki partiyi düzenleyemez erteler. Bu da bize Pamir'i gizlice elimizde tutma fırsatı verir. Sonuçta kendisi Türk vatandaşı değil yabancı basın ayağa kalkamaz. En fazla

   "Bu yıl ki giderlerinde fazla artış olursa partiyi erteleyeciğini söyleyen Pamir Adams'ın dediği oldu. Fransa'da düzenleyeceği partiyi ileri bir tarihe erteledi."

   Derler. Biz de bu sırada adamı konuşturmaya çalışırız. Kolyeyi aldığında takibi kesmiycez. Mila sende dediğim gibi adamla iletişim kurucaksın yakın davranıcaksın. Bir şekilde evine girip kamera ve böcek yerleştiriceksin." dedi.
Mila biraz tedirgin olmuştu ama bunu belli etmeyerek
 
   "Bu adam uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor. Teröre yardım desen gani gani. Şimdi de tarihi eser kaçakcılığı yapıcağını mı düşünüyosunuz? Ama sonuçta kendi alıcak o kolyeyi yanında götürmesi kaçırdığı anlamına gelmez değil mi?" dedi.
 
   "Ama yine de T.C. sınırları dışına çıkıp başka bir müzede sergilenirse bu da kaçakçılığa girer. Ki Pamir zeki bir adam bunu yapabilir. Aldığının 5 katına satabilir ya da farklı bir şey karşılığında başka bir ülkeye."dedi Cenk elindeki kalemi hızlıca döndürürken.

   "Cenk haklı zaten adamı enselemek için yer arıyoruz biliyorsun. Bu olayda üstüne mum diker. Bir de yerleştiriceğin kamera ve böcekte göreceğimiz duyacağımız herhangi bir delil diğer suçlarınıda kanıtlamamızı sağlar. Biz de onu ele geçiririz." dedi Alper Şef ve ilave etti.
"İtirazı veya eklemek istediği bir şey olan varsa şimdi söylesin ya da sonsuza kadar sussun."

   Mila ve Cenk birbirlerine baktılar ve sıkıntı yok dercesine gözlerini kırptılar. Alper Şefe'de dönüp onay verdiklerini belli edercesine kafa salladılar.

   Alper Şef  "O zaman başlıyor muyuz?" dedi.

   Mila ve Cenk aynı anda birbirlerine bakıp o akademide ilk derslerindeki yaşadıkları heyecanı ve tüylerinin ürpermesine sebep olucak gururu yeniden hissederek Alper Şef'e  döndüler ve
 
   "Başlıyoruz Şef" dediler.
 
   Aslında bilmiyorlardı ki başladıkları sadece gizli bir görev değil yeni bir hayattı. Nerden bilebilirlerdi ki hayatlarını değişterecek o cümlenin ağızlarından döküldüğünü. Bu cümlenin ağırlığını ve sorumluluğunu bilmeyerek ikisinin aklından da bir kez daha gururla geçti o cümle
    
    "Başlıyoruz Şef."

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin