BÖLÜM 4

287 85 55
                                    

  Cenk Karan. Bu iki kelime tekrar beyninde çakmıştı Mila'nın.
Böyle bir şey gerçekten mümkün olabilir mi diye düşündü Mila. Cenk bunu yapmış olabilir miydi?
Eğer yaptıysa eline ne geçmişti Cenk'in?
Mila beyninde bu soru işaretleriyle boğuşurken tekrar Pamir'in sesi duyuldu. Sert ve düzdü bu ses. Dediği şey ise çok ağır ve acı vericiydi.

   "Vurun!"

   Bu muydu yani insan hayatı bu kadar basit miydi?
Ve silah sesi. Oluşan ağır sessizliğin arasında bir adamın kafasına isabet eden bir kurşunun ateşlenme sesi. Ölümün habercisi. Belki yeni bir yaşamın başlangıcı ama bu dünya için bir son olduğu kesin.
 
   "Ne yapacağız abi?" dedi. Yerde yatan Necdet'e bakan uzun boylu adam.

   "Bagaja koyun sonra da bir yere götürüp gömün." dedi Pamir. Arabasına doğru yönelirken.
 
   "Senin arabana mı abi?" dedi aynı adam.

   Pamir durdu ve düşünmeye başladı. Mila ise duyduğu cümle karşısında içini saran korku duygusuyla mücadele ediyordu. Eğer bu bagaj açılırsa ve Pamir onu görürse o bagajda kalırdı, gömülmek üzere o da götürülürdü. Neyse ki kafasında kurduğu senaryo olmadı.

   "Ben eve geçeceğim siz halledin. Mekana götürdüğünüz adamlada yarın ilgilenirim bugün yoruldum." dedi.

   Bunu duyan adam başını onaylarcasına salladı ve yerde yatan adamı yandaki arabaya doğru sürüklemeye başladı. Pamir'in çarptığı kapı sesiyle Mila kapattığı gözlerini açtı. Bir şey farketmemişti aslında onun için çünkü yine karanlıktı.
 
   Hareket halinde olan arabayı müzik sesi doldurdu. Sözlerini çok anlamıyordu. Sonra Pamir sesini daha çok açtı. Mila şuan rahatlıkla anlayabiliyordu sözleri

   Yaprakları yerde ve kökleri havada
   Sonbaharında
  Bize hiç sormadılar ki lan
  Dünyaya gelmek istiyor muyuz falan falan falan

  Mila'nın hoşuna gitmişti sözler. Onu düşünmeye sevk etmişti. Düşündü sorulsaydı eğer gerçekten dünyaya gelmek ister miydi? Cevaplayamadı. Biraz sonra yakalanıp ölebilirdi. Bunu düşündüğünde gelmek istediğine kanaat getiriyordu. Ama arkadaşının arkasından işler çevirdiğini düşününce. Kaybettiği insanları düşününce kesinlikle hayır diyordu. Cevabı bilmiyordu ki haklıydı da. Kimse böyle bir soruya cevap verebilecek kadar cesaretli değildi.

   Araba durdu ve Mila düşüncelerinden sıyrılıp tekrar gerçek dünyaya döndü. Garaj açılma sesi duyuluyordu. "Umarım bu garajdan eve geçiş vardır yoksa burada mahvalorum"
dedi Mila içinden.

   Araba kilitlenmeden bagajın açılma düğmesine bastı ve kapağı hafif araladı. Pamir arabadan inip arabayı kilitlemişti. Yavaş ve yorulmuş adımlarla kapıya doğru yürüdü.
Pamir elinde ki petrol mavi kutuyu yorgun yorgun tutuyordu bu sırada. Garajın yanan ışıklarını kapının sol tarafında bulunan düğmeye basarak söndürdü ve kapıyı kapattı.
Mila ise bu sırada bagajın kapağını hafifçe araladı ve aşağı indi. Yukarı doğru katlanan elbisesini dizlerine gelene kadar çekiştirip ayakkabılarını giydi. Çantasını yanına aldı. Çantanın içinden yanına aldığı kemeri çıkartıp beline taktı. Silahını ise elbisesinin üzerine yeni taktığı kemere sıkıştırdı.
İşte başlıyordu.

   Telefonun parlaklığını biraz arttırıp etrafa tutmaya başladı.
Klasik bir garajdan farklıydı.
Araba tamiri için gerekli olan her şey vardı. Bunun dışında iki tane tekli koltuk ve üzerlerinde birer köşe lambası. Karşısında ise bir bilardo masası ve boks ringi duruyordu. Telefonu biraz daha çevirdiğinde kapıyı görmüştü.
Şükür! diye geçirdi içinden.

   Kapıya doğru yaklaştı ve içerden ses gelip gelmediğini duymaya çalıştı. Herhangi bir ses gelmediğini anladığında kapının kolunu yavaşça indirdi. Karşısında gördüğü uzun koridoru hızlı ama temkinli adımlarla geçip merdivene ulaştı.
Aklından Şef'in dediklerini geçirdi.
  "2. kat sağdan 3. oda."

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin