BÖLÜM 13

140 42 175
                                    

Ben öldüm! Ben o gün Derin ile birlikte orada öldüm! diye bağırmak istiyordu Cenk ama gücü yoktu. Tek kelime edecek bile gücü yoktu. Ve kimse onun bu güçsüzlüğünü fark etmiyordu. Ya Cenk çok iyi bir oyuncuydu ya da kimse bunu farkedebilecek kadar Cenk'i umursamıyordu. Cebinden ellerini çıkarttı ve gözlerini sildi. Artık net görüyordu ama bu birkaç saniye sürdü. Tekrar dolmuştu gözleri her yer tekrar bulanıklaşmıştı. Derin bir nefes aldı. Okyanus gözlerinde kaybolduğu kadının gözlerini, İstanbul'un maviliklerinde görmeyi umarak uzun bir süre daha denize bakmaya devam etti.

Ne kadar uzun süre bakarsa baksın Derin'e ait olan mavilikleri göremeyeceğini anladığı anda Cenk kendini toparladı. Derin bir nefes aldı ve cebindeki telefonu çıkartarak Mila ve Kerem'in göremeyeceği şekilde biriyle mesajlaştı. İşi bittikten sonra arkasını döndü ve hiçbir şey olmamış gibi. Biraz önceki adamla alakası olmayan bir şekilde gülümseyerek "Ee ne yapıyoruz?" dedi güçlü ve enerjik sayılabilecek bir ses tonuyla.

"Asıl sen söyle ne yapacağımızı, Emir Sancaktar ile çalışan biz değiliz." dedi Kerem gözlerini ovuştururken.

"Aslında benim aklımda bir şey var ama yani şey..." dedi Mila lafı ağzında geveleyerek. Söylemek ve söylememek arasında gidip geliyordu. Söylese ellerinden sağlam bir koz gidebilirdi ama söylemese de Pamir'in Kerem'e yaptığı imadan anladığı kadarıyla ölebilirdi.

Ölmek ya da kaybetmek. Ölmekte aslında bir nevi kaybetmekti sonuç olarak ama kime göre? Neye göre? Eğer ölümden sonra hayat varsa, ki kesinlikle var, iyi biri için kazanmak ama kötü biri için belki de bizim gibiler için kaybetmek. diye düşündü Mila.

Sonra içinden Ben yine de her türlü yaşamaya bakayım sonuç olarak Dünya'ya bir defa geliyoruz ve bunu iyi değerlendireyim. En azınden ölümüm Pamir'in elinden olmasın egoist kum torbası.

"Milaa...? Burada mısın? Huhuuu?" dedi Kerem elini Mila'nın gözünün önünde sallayarak.

Mila bir an düşüncelerinden sıyrılıp nereden geldiğini anlamadığı sese kulak verdi ve refleks olarak ağzından "Hıı?" kelimesi çıktı.

"Aklımda bir şey var dedin sustun. Anlatmayacak mısın?" dedi Cenk. Kerem ve Mila'nın yanına otururken.

"Haa. Ufak bir hesap yaptım da dalmışım. Şimdi bizim elimizde diyelim ki bir koz var. Biz onu alsak ve Emir'i tehdit etsek." dedi Mila. Cenk düşünmeye başlamıştı. Kerem ise boş boş bakıyordu.

"Haa ve hıı. Senin Türkçe ne güzel öyle." dedi Kerem gülerek ve hemen arkasından ekledi. "Ne var elimizde tam olarak?" İçinden bir kez daha arkadaşlarından bu kadar uzun süre uzak kaldığı için kendine sövdü.

Mila cevap veremeden Cenk araya girdi "Senin elinde Emir Sancaktar ile ilgili ne olabilir ki? Hem de onu tehdit edebilecek kadar sağlam bir şey nasıl olabilir?" dedi.

Kerem "Sende mi bilmiyorsun ne olduğunu?" dedi Cenk'e hayretle dönerek.

"Yok Kerem biliyorum ama bilmemezlikten geliyorum heyecan olsun diye." dedi Cenk, hafifçe gülerek. "Kafan mı güzel oğlum bilsem niye sorayım?"

"Kerem, Cenk bilmiyor. Aslında birinin bildiğini bile sanmıyorum. Bu şeyi bilen 2 kişi vardı ama o 2 kişiden biri şuan yok." dedi Mila sıkkınlıkla.

"Yani sen Derin sayesinde öğrendin. Doğru mu anladım?" dedi Cenk sorgulayıcı gözlerle Mila'ya bakarak.

"Zekice bir tahmin ve doğru. Evet tam olarak öyle. Kozumuz ise Derin'in annesini babasının öldürdüğünü düşünmesi." dedi Mila. Bacaklarını kendine doğru çekip karşısında duran iki adamın bu söylediği cümleye vereceği tepkiyi ölçerek.

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin