Zaman siz farkına varmadan geçer. İnsanlar fark etmeden birbirini yaralar, kırar, parçalar sonra severler,kıyamazlar bazen dokunamazlar işte ben hayatımda bunların hepsini yaşamıştım. Yaşadığım her şey geride kalmış ama aynı zamanda benimle birlikte gelmişti. Şehirler değişse bile anılar değişmedi ülkeler değişse bile aklımdaki insanlar hiç değişmedi. Özlediklerim, beklediklerim, kokusuna hasret kaldıklarım. Bilmem kaçıncı kez yazıyordum onlara gözlerimde yaşlarla bilmem kaç kez özlüyordum kokularını. Saatler diyordum içimden saatler sonra kavuşuyorum onlara... Sarp kocaman bir şirket kurmuş Çiğdemle birlikte orada çalışmaya başlamışlardı. Tabi ne kadar Sarp kurdu denebilir emin değilim ama Çiğdem olmasa sanırım çoktan iflas etmişlerdi. Tabi gelin bir de bu konuyu Sarpla tartışın. Ulaş model olmuş dizi tekliflerinden bize vakit ayırmayı bile unutmuştu. Yalçın.. Sevdiğim adam...
Uçağım çoktan kalkmış ülkeme olan yolculuğum başlamıştı. Canımdan can ikizimi, onun o her zaman neşeli bakan gözlerini... Yakışıklılıkta rekorlara koşan canım gardaşımı. Vee başımın belası eniştemi. Sevdiğim adamı görebilecektim. En çokta o maviş maviş bakan küçücük gözleri özlemiştim. Uçaktan iner inmez taksiye binmiştim. Sanki zaman geçmiyordu. Taksi yavaşça evin önünde durmuştu. Evin bahçesinden gelen sesler kulaklarıma hızla dolarken burada olduğumdan haberi bile olmayan ailemi gördüm. Ve o mükemmel adamı...
Arka tarafa doğru ilerledim önce Çiğdem gördü beni sonra Sarp en son Ulaş. Hepsi ağzı açık bana bakıyordu arkası dönük Yalçın da onlara bağırıp çağırıyordu. Ne öyle hayalet görmüş gibi bakıyorsunuz dedi hırsla. Sinirini bile özlemiştim.
Sarptan bir hassiktir duymayalı baya uzun zaman olmuştu. Yalçın aptallıklarına daha fazla dayanamayıp arkasına döndü. Gözleri gözlerimi bulduğunda vücudum da oluşun ateş hala değişmemişti mesela. Kokusuna olan hasretim hala değişmemişti. Kirpiklerini öpme isteğim asla dinmiyordu. Her zerresi sevilesi aşık olunasıydı.
Yalçın hareket edecekken arkadan küçük bir oğlanın sesi duyuldu...
"Baba hadi havuza girelimm.." Arkasından Yalçının bacaklarına sarıldı....
İşte özlediğim o küçük maviş gözler karşımdaydı. Sevdiğim adam benim dünyalara bedel minik oğlum. Beni gördüğünde duraksadı babasından uzaklaştı dolan gözleriyle "Anneee." diye bağırarak boynuma atladım. Kollarımla sımsıkı tuttum onu.
"Oğlummm." Yalçın sırıtarak üstümüze atladı. Kokularını doya doya içime çektim. O kadar özlemişim ki....
Ayrıldığımızda iki minik ikizim teyze diyerek sarıldılar bana. İnsan başka ne isteyebilirdi ki?
Evet Çiğdem ve Sarp'ın ikizleri olmuştu biri kız biri oğlan. Ve Sarp hiçbir fırsatı kaçırmadan Yalçın'a ikiye bir yenildiğini belirtmekten çekinmiyordu. İşim yüzünden yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştım ve yaklaşık 5 aydır hiçbirini görmüyordum.
"Hadi eşyalarını odamıza çıkartalım." diyerek taksiden eşyalarımı aldı Yalçın. Bende ikizlerimi annelerine bırakıp onun arkasından gittim. Odaya çıktığımızda öyle bir sarıldı ki bana o işe lanet ettim.
"Çok özledim be kadın."
"Çok özledim be adam."
Dudakları dudaklarımı bulduğunda kapı paldır küldür açıldı. Daha o tarafa dönmeden "Sarp!" diye haykırmıştık ikimizde.
"Nee bu benim ulvi görevim yapmasam olmazdı." dedi dudaklarını bükerek. Gülerek kafamı salladım. Hep birlikte aşağı inip mükemmel zamanlar geçirdik. Demiştim ya Yalçını birazdan öğreniriz diye Yalçın dünyanın en mükemmel babası , en düşünceli eşi olmuştu. Ha bir de polis oldu orası çok önemli bir ayrıntı değildi. İşte geçmişim olanlar şimdi yanımda olanlar ve geleceğimde olacaklar. Belki siz gelecekte olanlara şahit olamayacaksınız ama şunu bilin ki biz her zaman biz olarak kalacağız. Unutmayın ki siz kendinizi sevdiğiniz kendinizi değerli gördüğünüzde herkes sizi saygı göstermeye değer ve sevilesi bir insan olarak görecektir. Kendinizi ve kendi olan insanları sevmeniz dileğiyle. Buse ve Çiğdem'in hikayesi gelecek için yeni bir kapı açarak kapatılmıştır...