"Hayatımda geçirdiğim en güzel 3 yılı geçirdim. Bu 3 yıl içerisinde bir an bile senin yanında olduğum için pişmanlık duymadım güzelim. Hayatımı ertelediğim, tam 2 kez seni bulan hastalığına karşı savaşan seni sevmeyi bırakmadığım için gram pişmanlık duymadım. Bir gün kırların içinde düğümüzü yaptığımız günün geleceğinden her zaman emindim. Her zaman senin o güzel gözlerine bakarak, güldüğünde çıkan gamzeni öperek yaşlanmayı diledim. Hiçbir zaman iyileşemeyeceğine dair şüphe duymadım. Hep inandım. Beraber inandık. Beraber savaştık. Beraber kazandık. Tam 2 kez. Ama bunu en çok da sen başardın. Hayatımda tanıdığım en güçlü kadınsın Ada'm. Ve şimdi burada, tam karşımdasın. Beyazlar içinde, kiraz dudaklarınla, derin gamzenle bana bakıyorsun. İyi ki varsın böğürtlen güzeli. İyi ki. Seni çok seviyorum."
Utku, papyonunu düzeltip kürsüden indi. Sevdiği kadına doğru yaklaştı. Ada ise kendini tutamamış, gözyaşlarını serbest bırakalı çok olmuştu.
Ada uzanıp sevdiği adamın dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı. Ve onu arkasında bırakarak bu sefer kürsüye o çıktı.
Bahçe çok kalabalık değildi ama Ada yine heyecanlanmıştı. Kırmızı dudaklarını ısırdı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Ümitsizdim. Hayatımın asla yoluna koyulmayacağını düşünüyordum. Çünkü hastaydım."
Gülümsedi.
"Evet geçmiş zaman eki kullandım. Çünkü artık hasta değilim. Bu size belki basit görünebilir. Ama ben artık hasta değilim. Ben kazandım. Benim zaferim."
Gözyaşlarını silmek için bir hamle yaptı. Ama sonra vaz geçti. Çünkü bunlar onun son kez bu hastalık için akıtacağı gözyaşlarıydı. O da biliyordu. O yüzden akmalarına izin verdi.
"3 yıl öncesi. Hayatımın en güzel yıllarının başlangıcı. Bir mesaj. Hayatıma giren gizemli bir kişilik." Utku'nun okyanus mavisi gözlerine baktı. "Bir heyecan. Bir ümit. Bir korku. Nereden bilebilirdim ki berbat günler yaşarken birden güneşimin parlayacağını? Birdenbire hayatımın değişeceğini? Beni bu savaşı kazanacağıma inandıracak bir okyanus gözlünün hayatıma gireceğini? Hayat, her ne kadar bana zor şeyler yaşatmış olsan da. Bana Utku'mu getirdiğin için sana çok teşekkür ederim."
Ada, sade gelinliğinin eteğini toplayıp yavaşça kürsüden indi. Sevdiği ve her zaman seveceği adama doğru ilerledi. Utku'nun elini tuttu. Gözlerine baktı. Sessizce fısıldadı.
"İyi ki varsın güzel kalpli çocuk. İyi ki. Seni çok seviyorum."
Utku, gülümsedi. Ada, yanağını çevirdi. Ada, gülümsedi. Utku, gamzesinden öptü.
Ada gülerek geri çekildi. Elindeki gelin çiçeğini hiç düşünmeden geriye doğru fırlattı. Arkasını döndüğünde ise çiçeğin abisinin ellerinin arasında olduğunu gördü.
"Sonunda be!" diye bağıran abisine güldü. Abisi ise kimse ne olduğunu anlamadan çiçeği yere fırlatıp güzel sevgilisinin yanında diz çöktü. Cebinden kırmızı, kadife bir kutu çıkardı. Hayatı boyunca yanında olmak istediği kadına sevgi cümleleri haykırdı.
Utku gülerek Ada'ya döndü. "Bizim balayı ertelenmek zorunda galiba. Baksana, yeni bir düğün daha çıktı başımıza."
Ada, Utku'nun güzel gözlerine bakarak kahkaha attı ve parmaklarının ucunda yükseldi. Dudaklarını sevdiğinin dudaklarını üzerine bastırdı. Onu hayata yeniden kazandıran bu adama minnettardı. Utku mu? Utku da aynı şekilde.
:)
•••••
Hikâye biteli çok olmuştu. Güzel yazamamanın dışında çok fazla yazmaya da vaktim olmamıştı. Mutlu sonların yarım kalan hikâyeler olduğunu söyleyip mutsuz bir son yazmıştım. Evet o son hâlâ var. Ama bu hikâyenin mutsuz sonu olduğu gibi mutlu sonsuzu da var. Umarım beğenerek okuduğunuz bir hikâye olmuştur. Sizi çok seviyorum.
xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANSER • TEXTING
Short StoryAnonim: Neden sürekli senin tuvalete ağlayarak koştuğunu görüyorum? Anonim: Neden arka bahçedeki en köşedeki ağacın altına oturup, sessiz sessiz ağladığını görüyorum? Anonim: Bir derdin var gibi. Anonim: Bana anlatabilirsin. Anonim: Benden sır çıkma...