~10~

3.8K 509 229
                                    


Bugün benim doğum günüm, eğer beni mutlu etmek istiyorsanız aşağıdaki küçük yıldıza renk verip, bol bol yorum yapabilirsiniz sizi seviyorum iyi okumalar❤

***

"Hayır bu asla olmaz. Prenses Chae Young, beyaz tenli ve parlak bir cilde sahip. Bu renk onu kapatır."

Sabahın köründe uyandırılmam yetmiyormuş gibi bir de üstüne düğün hazırlıkları telaşına girmiştim. Uykumu alamadığım için de fazla asabiydim. Üstelik tepemde dikilen ve durmadan konuşan Jisoo bana hiç yardımcı olmuyordu.

İki gün sonra 5. Prens Jungkook ile izdivacımız gerçeklelecekti. Tüm saray telaş içerisindeydi ve bu durum beni geriyordu.

Ama sabahtan beri beni oradan oraya sürükleyen Jisoo benden daha gergin görünüyordu. Söylediğine göre kendi düğününde bile bu kadar telaşa kapılmamış. Öyle ki saray terzihanesine geldiğimizden beri giyeceğim hollyebok için kumaş bakıyorduk. Ve Jisoo beni takmadan kumaşları eliyordu. Bu gidişle gelinliksiz kalacaktım. Çünkü her kumaş için bir bahanesi vardı.

"Rengi güzel ama desenleri çok karışık. Bu da olmaz." Dedikten sonra çattığı kaşlarıyla bana döndü.
"Sen neden fikrini beyan etmiyorsun? Evlenecek olan sensin ve bu sessizliğin beni telaşlandırıyor." terzinin uzattığı kumaşı eline alırken, ağırlığından dolayı şaşırmış ve ağzı o şeklini almıştı. Vakit kaybetmeden kumaşı tamamiyle açıp önümüzdeki masaya serdi. "Bu nasıl sence?"
Kırmızı ve mavi renginin ağırlıklı olduğu, boncuk işlemeli ve üzerinde yaldızlı desenlerin olduğu kumaşa hayranlıkla baktım. Gerçekten çok güzeldi. Sadece ben değil, bakışlarından anladığım kadarıyla Jisoo da çok beğenmişti.
"Bunu beğendim. Bence bu olmalı." Dedi konuşmamı beklemeden. "Zaten bu saatten sonra daha iyisini bulamayız." onu başımla onayladım.
"Kumaş işi de tamamlandığına göre artık yemek yiyebiliriz."

Beni beklemeden çıkışa yöneldiğinde bıkkın bir nefes verdim. Terzi o sırada yanıma gelmiş ve ölçümü almaya başlamıştı.

Terzihanede işim bittiğinde dışarı çıktım. Ben sadece Jisoo'yu görmeyi beklerken yanında Prens Jungkook'u görünce şaşırmadan edemedim. Onu en son dün ki karşılamada görmüştüm.

Benimle pek ilgilendiği söylenemezdi. Bu canımı sıkmıyor da diyemezdim. Çünkü iki gün sonra evlenecektik. Ve o bunu hiç umursamıyordu. Sanki iki gün sonra birbirimizi her gün görmek zorunda kalmayacakmışız gibi davranıyordu.

"Chae Young benim gitmem gerekiyor. Yemekte 5. Prens Jungkook sana eşlik edecek. Sonra görüşürüz." Jisoo mahçup bir şekilde konuştuğunda elimi sorun değil dermişçesine salladım. "Sonra görüşürüz."

Arkasını dönüp giden Jisoo ile sıkıntılı bir nefes verdim.
"Yorgun görünüyorsunuz." Bir kaç adım önümde duran Prens Jungkook yutkunmama neden oldu.
"Sadece uykusuzum."
Başını sallayıp ellerini arkada birleştirdi. "O halde gidelim Prenses."
Bir şey deme gereği hissetmeden onu takip etmeye başladım.

O, bu kadar rahatken benim diken üstündeymiş gibi davranmam normal miydi? Cidden kafayı yiyecektim bu gidişle.

Dar koridorda yürürken ikimizden de ses çıkmıyordu. Eğer biraz daha sessiz kalsa benimle yemek yemeğe zorlandığını düşünecektim.

Ki bence öyleydi.

Çok geçmeden bir odanın önünde durduğunda son anda ona çarpmak üzere olan bedenimi iki adım geriye çektim. Hizmetlilerin açtığı kapıdan beni beklemeden girdiğinde ağzım iki karış açık kalmıştı.

kingdom of joseon, rskHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin