Herkese merhaba!!Kingdom of joseon 100k olmuş!!! Yazdıklarımı okuyan ve seven gördükçe gerçekten çok seviniyorum.
Nasıl mutlu oldum anlatamam, hepinize çok teşekkür ediyorum çiçeklerim 😪💖🌸Bu bölümü 100k'ya özel atıyorum ve siz değerli okurlarıma ithaf ediyorum. Umarım beğenirsiniz 💜💜
**
"Jungkook sana ders verdiğimi öğrenirse beni keser." Jennie homurdanarak yorgun bedenini yanıma attığında tatlı söylenmelerine kıkırdayıp başımı omuzuna yasladım.
Ne zaman elime kılıcı alsam söylenmeye başlıyordu. Ama abarttığını düşünüyordum, Jungkook bu tür şeylere kızacak biri değildi.
"Öğretmenime hiçbir şey yapamaz." dedim esneyerek. Yüzünü buruşturup başımı omuzundan çekti.
"Ağzını kapa, ağzını." inadına ağzımı açık tutup ona yaklaştım. Bu hareketimle kendisini geriye çekerek benden uzaklaştı.
"Saygımı korumaya çalışıyorum ama beni çok zorluyorsun." göz devirdiğinde güldüm.
Sanırım son zamanlardaki tek arkadaşım Jennie'ydi.
Kral Nam Joon'un tahtındaki üçüncü ayıydı. Ülke açısından şu an her şey iyi gidiyordu. Sarayda ise durgunluk vardı. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Bu beni bazen korkutuyordu.
Sessizlik çok fazlaydı. İçim içimi yiyordu ve her sabah Jungkook'tan ayrılırken inanılmaz bir endişe kaplıyordu yüreğimi. Fırtına öncesi sessizlikti. Korkunçtu.
Geceleri uyumakta bile zorlanıyordum. Jungkook yanımda olsa da gözüm sürekli kapı ve pencerelerdeydi. Her an içeri biri girecek gibi hissediyordum ve buna engel olamıyordum.
Bu yüzden her sabah Jungkook'a haber vermeden Jennie'den dövüş sanatları dersi alıyordum.
Öğrense kızmazdı, fakat endişe edeceğinden ve benden ayrı olduğu her vakit aklının bende kalacağını bildiğimden korkularımı ona açamıyordum. Hem öğrense beni mümkünmüş gibi daha da kısıtlardı.
Bunun yerine her an, her şeye hazırlıklı olmak istiyordum. Elim kılıç tutuyordu ve kendimi koruyabileceğime dair inancım tamdı. Çabalıyordum.
Kısıtlamak hiçbir zaman işe yaramazdı. Sonuçta nerede ne olacağını bilemezdik. Ama gel gör ki bunu Jungkook'a anlatamıyordum.
Evet beni korumaya çalışıyordu fakat bunu yaparken benim de insan olduğumu unuttuğu oluyordu arada. Elinde olsa beni odaya kilitler ve içeri kimseyi almazdı. Onu iyi tanıyordum.
Jisoo hamileliğinden dolayı çok nadir odasından çıkıyordu. Onda da Kral Nam Joon Jisoo'ya eşlik ediyordu. Bu durum başlarda canımı sıksa da elimden bir şey gelmiyordu.
Her şey Jisoo ve karnındaki veliahtın can güvenliği içindi.
Odasına ise sadece belirli bir zaman diliminde gidebiliyordum. Kral'ın kesin emri vardı; Kraliçe'nin odasına hiç kimse kafasına göre giremezdi.
Jisoo ile en son dün öğle görüşmüştüm. Hamileliği iyi gidiyordu lakin kendisinin pek iyi olduğu söylenemezdi. Her şeye kuşkuyla yaklaşıyordu ve onu ziyarete gelenleri kolay kolay odasına kabul etmiyordu.
Hatta bazen beni red ettiği bile oluyordu. Ama ona kızmıyordum. Zor bir süreçten geçiyordu, darılmıyordum. Çünkü kendimi onun yerine koyduğumda 'ben de aynı şeyi yapardım' diye düşünüyordum.
Yoo Ahn ise beni bırakmıştı. İki ay önce karşıma çıkmış ve özür dileyerek yanımdan ayrılmıştı. Nedenini söylememişti, zaten ben de sormamıştım. Benimle çalışmak istemiyorsa onu zorla yanımda tutamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kingdom of joseon, rsk
FanfictionSilla Prensesi Chae Young, Joseon Prensi Jungkook ile her iki ülkenin güvenliği adına politik bir evlilik gerçekleştirir. [Chaeyoung & Jungkook] 22.02.2020-