Bu konu ile ilgili konuşmayı cidden sevmiyorum ama görünce sinirlerim bozuluyor. 34. bölüm 311 oy alırken 35. bölüm sadece 219 oy almış. Önceki bölüme gelen oy sayısını söylemek bile istemiyorum. Bölüm atmamı istiyorsunuz ama o okunma sayısını görünce tüm hevesim kaçıyor.
Bu rahatlığınızın sebebi sınır koymamam mı?
__
___
____"İkinci Prens ve yeni Kral Nam Joon'un taç takma töreni bugün gerçekleşecek efendim. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Bakan Byul göz teması kurmaktan çekinerek konuştuğunda sırtımı dikleştirip fincanımda kalan sojuyu tek yudumda içtim.
Sevgili babamın vefatının üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında göze batmamak için bakanlarla toplanamamış ve haliyle de yapacaklarımızı konuşamamıştık. Saraydaki Kral yandaşlarının gözü her daim üzerimizdeydi, bunun farkındaydım. Kral'a yapılan hain suikast girişiminin şüpheli sorumlularının başını çekiyordum ki haksız da sayılmazlardı.
Joseon'un 4. Kral'ı Seung Joo'nun büyük oğlu Prens Seok Jin'dim ben. O taht en çok benim hakkımdı, en çok bana yakışırdı. Aksi olamazdı, buna izin vermezdim.
Ve benim, hak ettiğimi almak için yapamayacağım şey yoktu.
Boş fincanı gürültüyle masaya bıraktığımda bakanlar irkilmişti. Gülümsedim. "Bakan Byul, doldurun." başını eğip kurulan sofradan çömleği aldı ve boştaki eliyle hanbokunun uzun kollarını tutarak fincanımı doldurdu.
Gülümsemeye devam ederken gözleri bende olan diğer bakanlara döndüm ve Bakan Byul'ün yeni doldurduğu fincanımı havaya kaldırdım.
"Bu konuları elbette ki konuşacağız, acelemiz yok. Sonuçta acele işe şeytan karışır, öyle değil mi?" dediğimde karşımdaki dörtlü birbirine kaçamak bakışlar atmış ve beni onaylamıştı. Gülümsemeye devam ettim."Şimdilik sizler için hazırlattığım ziyafetin tadını çıkarın lütfen." sojumu dudaklarıma götürüp koca bir yudum aldığımda bakanlar da beni taklit etmişti.
Bugün için elbette planlarım vardı. Sevgili kardeşime taç takma töreninde asla unutamayacağı, güzel bir hediye takdim edecektim.
"Efendim Komutan Jee Yang'ı ne yapacağız?" Bakan Byul'ün çekinerek konuşmasını Bakan Son devam ettirdi. "Konuşması bizim sonumuz olur. Prens Nam Joon, beşikteki bebeğe kadar hepimizin kellesini alır."
Bu olmayacaktı, elbette bunu da düşünmüştüm. Festival öncesi Komutan Jee Yang'ın ailesini Goryeo sınırında kalan köylerden birine yerleştirmiştim. Hiç kimse festival gününü kana bulayan suikastin arkasında benim olduğumu öğrenmeyecekti. Komutan Jee Yang'ın edeceği tek bir kelime tüm ailesinin ölümüne sebep olacaktı, bunu o da biliyordu. Her şey önceden planlanmıştı, konuşamazdı.
"Bunun için endişelenmenize bile gerek yok. Öyle bir şey asla olmayacak." dedim sert sesimle. Ani çıkışım onları korkutmuş olmalı ki konuyu orada kapattılar.
Gisaeng evinin en özel odasında yemek yemeye devam ederken sürgülü kapı çalınmış ve saniyler içerisinde Gisaeng evinin sahibi olan Hyo Lee ve kızları gülerek odaya girmişti. Her zamanki gibi rengarenk transparan hanbokları ile güzel görünüyorlardı. Gülümsedim. Tam zamanında gelmişlerdi.
"Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz kızlar..." Bakan Chul bugün ilk defa gülerken yanına gelen kıza yer açmış ve elini tutup oturmasına izin vermişti.
"Taç takma töreni öncesi keyfimiz yerine gelir diye düşündüm." elini omuzuma koyup oturan Hyo Lee ile gülümsedim. Yüzü ile aramda az bir mesafe vardı. Eğilip boynu ve kulağı arasında kalan yere dudaklarımı bastırdım. Elindeki yelpazeyi açıp bana doğru salladı. "Eğlenmenize bakın efendiler." diye devam ettim bakanlara hitaben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kingdom of joseon, rsk
Hayran KurguSilla Prensesi Chae Young, Joseon Prensi Jungkook ile her iki ülkenin güvenliği adına politik bir evlilik gerçekleştirir. [Chaeyoung & Jungkook] 22.02.2020-