[oy sınırı +120]iyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum 💕😘
××××
"Eğer şaka yapıyorsan seni döverim Jisoo! Komik değil."
Tam karşımda oturan Jisoo'ya doğru hamle yaptığım an yanımda oturan Yoo belimden tutup buna engel olmuştu.
"Hanımım lütfen sakin olun. Oturun şuraya." Gözlerimi karşımdaki bedenden ayırmadan oturdum.
Şu an Jisoo'nun anlattıklarının gerçek olmamasını diliyordum.
Tanrım! Veliaht Prens'i affettim de ne demek oluyordu şimdi?
Bu kadar basit miydi üstüne kuma getiren bir adamı affetmek?"Şimdi..." dedim sert bakışlarımı Jisoo'ya gönderirken. Ellerimi masada birleştirip derin bir nefes aldım. Bu sırada Jisoo ağzına, önündeki tatlıdan büyük bir parça atmış ve beni unursamadığını göstermişti.
"Dün ne olduysa en ince ayrıntısına kadar anlatıyorsun." Ağzı doluydu ama buna rağmen güldü. Ardından kaşlarını yukarı kaldırdı.
Sanırım 'hayır' diyordu.
"Ne demek hayır? Anlat işte, ne yaptınız? Ne konuştunuz? Ne dedi de affettin?"
Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra portakal suyundan koca bir yudum aldı.
Keyfi yerindeydi. Normalin iki katı yemek yiyordu bugün.
"Yaşınız tutmaz, anlatamam." Gülerek konuşup, göz kırptığında, Yoo öksürmeye başladı. Ona su uzatırken fal taşı gibi açılan gözlerimi sırıtan Jisoo'ya dikmiş, ciddi olup olmadığını kestirmeye çalışıyordum.
"Yuh. O kadar da değil, değil mi?" Şokla konuştuğumda omuz silkip ayağa kalktı.
"Sorgunuz bittiyse..." bir dilim tatlı alıp ağzına attı. "Ben gidiyorum, kocamı özledim." Zıplayarak yanımızdan ayrıldığında Yoo ile kısa bir süre bakıştık.
"Hanımım" Dedi sessiz olmaya özen göstererek. "Prens Jungkook ile sakın böyle olmayın." Yüzümü buruşturdum.
"Düşüncesi bile korkunç Yoo."****
Yoo, işi olduğunu söyleyip yanımdan ayrıldığında, odama gitmek yerine mahzene kapattığım Hae Won'u görmeye gittim.
Onunla uğraşmak istemiyordum ama ölmesini de istemiyordum. Bu yüzden dün gece uyumadan önce ne yapabileceğime dair düşünmüştüm ve vardığım sonuçtan gayet memnundum, şimdilik.
Duvarda duran meşalelerden birini elime alıp koridoru aydınlattım ve yürümeye devam ettim.
Hae Won'un bulunduğu mahzene yaklaştıkça gelen sesler artıyordu. Adımlarımı durdurdum ve duvarın arkasına saklanıp konuşan ikiliyi dinlemeye başladım.
"O, bu konuda hiçbir şey yapamaz Eun Soo." Hae Won'un kısık sesini duyduğumda kaşlarımı çattım.
"O" diye bahsettiği kişinin Prens Jungkook olduğundan emindim. Ama konuştuğu kişi kimdi?
"Seni böyle görmeye dayanamıyorum, abla. Gidip Prenses ile konuşabilirim, belki merhamet edip seni affeder."
Yüzümü buruşturdum. Hae Won'un kız kardeşi mi vardı?
Ve benden ablasının özgürlüğü için af mı dikeyecekti?Onu affetme gibi bir düşüncem yoktu. Ki ben affetsem bile Kral'ın affetmeyeceği kesindi.
Ben iyi bile davranıyorum, Hae Won'a. Eğer bana yaptığını başkasına yapsaydı, boynundan asılmış ardından da cesedi hayvanlara yem olarak verilmiş olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kingdom of joseon, rsk
FanfictionSilla Prensesi Chae Young, Joseon Prensi Jungkook ile her iki ülkenin güvenliği adına politik bir evlilik gerçekleştirir. [Chaeyoung & Jungkook] 22.02.2020-