~15~

3.6K 472 156
                                    


iyi okumalar 💬 🌟

❇❇❇

Parmak uçlarıma kadar bütün vücudum öfkeden uyuşmuştu. Ne ara sıktığımı bilmediğim ellerim titriyor, avuçlarıma batan tırnaklarım canımı yakıyordu.

Beni görmesine rağmen yaptığı iğrençliğe devam eden Oh Hae Won'u kimse elimden alamayacaktı, bu saatten sonra.

"Oh Hae Won!" yüksek sesim kalabalıkta yankı yapmıştı. Bağırmamla elindeki zinciri yanında duran kadına uzattı ve uzaklaşmasını söyledi.

Kimseden çıt çıkmıyordu ve herkes pür dikkat beni izliyordu.

Daha seri adımlarla merdivenin basamaklarını atlayıp Yoo Ahn' ın uzun tahtaya bağlanan ellerini çözdüm.

Güçsüz bedeni anında kollarıma tutunurken düşmemesi için kollarımı bedenini sardım.
Hae Won'un arkasında duran hizmetlilere Yoo Ahn'ı almaları için işaret verdim. Bunu anlamış olacaklar ki vakit kaybetmeden yaralı bedeni kollarımdan almışlardı. O sırada da yanıma gelen Jisoo endişeyle Yoo'yu süzmüştü.

Derin bir iç çektim ve kendime sakin olmam gerektiğini hatırlattım. Lakin kendime hakim olamıyordum. Aksine mümkünmüş gibi öfkem her geçen saniye de artıyordu.

"Onu odama götürün. Saray hekimini de çağırın." Dedim buz gibi çıkan sesimle. Ardından benden pek bir farkı olmayan Jisoo'ya döndüm.
"Sen Yoo ile git. Bunu ben hallederim."

"Emin misin? Veliaht Prens ile konuşabilirim bu konuyu."

Bakışlarımı Jisoo'nun arkasında duran ve yüzünde tek bir mimik dahi oynatmayan bedene çevirdim. "Hayır buna gerek yok. Çünkü cezasını kendi ellerimle vereceğim." Kararlılığım karşısında konuşmamış ve arkasını dönüp gitmişti.

Bakışlarımın odak noktası olan Hae Won'a doğru bir kaç adım atıp aramızdaki mesafeyi azalttım.

Karıncalanan sağ elimi kaldırıp sert bir tokat attım yüzüne. Çıkan tok ses beni memnun ederken tekrar vurmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Sen!" dedim işaret parmağımı kaldırıp ona sallarken. "Sen ne cüretle nedimelerimden birine bu şekilde davranırsın Oh Hae Won? Bu hakkı kendinde nasıl bulabilirsin?"

Derin bir nefes alıp ellerimi yumruk haline getirdim. Ardından konuşmaya devam ettim.

"Emirlerime karşı çıkmanın cezasını çekeceksin. Sahip olduğun konumu sana hatırlatmaktan asla çekinmeyeceğim Oh Hae Won!" Gözüm kalabalıktaki muhafızlara ardından tekrar Hae Won'a kaydı.

"Muhafızlar götürün onu!"

Bakışlarındaki umursamazlık anında kaybolurken "Hayır..." diye mırıldandı.
"Bunu yapamazsınız."

Sırıttım. Korkması hoşuma gitmişti
"Öyle bir yapıcağım ki durmam için ayaklarıma kapanacaksın."

Ben arkamı dönüp giderken muhafızlar da Hae Won'u kollarından tutmuş mahzene götürüyordu.

Vakit kaybetmeden, koşar adımlarla odama ilerledim.

Saray hekimini odama girerken gördüğümde adımlarımı yavaşlatıp soluklandım.

Yoo ile ilgilendikten sonra Kral ile görüşmek istiyordum.
Saray Hanımı olacak o kadının cezasını bizzat kendim vermeliydim. Ama bunun için önce Kral ile görüşmem gerekiyordu.
Odamın kapısında dikilen nedimeler kapıyı açtığında içeri girip kapıyı kapattım.
Odada Jisoo, Yoo Ahn ve saray hekimi vardı.

kingdom of joseon, rskHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin