"İnsan bir günaydın der!"

31 1 0
                                    

Alarm sesiyle gözlerimi açarken yastığımın yanında duran alarmı kapatıp yorganı üstümden fırlattım.
"Okulu sikeyim." Yatakta doğrulup vakit kaybetmeden kalktım ve tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı elimle tarayıp kabarmasını önlemek için yandan örgü yaptım. Dolabımı açıp karışık kıyafetlerin arasında yüksek bel siyah pantolonumu ve siyah kazağımı aradım. Tıkış tıkış kıyafetlerin arasında bulduğumda derin bir nefes çekip üstümü değiştirmeye başladım. Göz kalemi ve rimel sürdükten sonra kapımın arkasındaki gri hırkamı ve çantamı alıp odadan çıktım. Annem bana sinirli olduğu için kahvaltı hazırlamayacaktı. Gözlerimi devirip mutfağa geçtim. Bir bardak soğuk süt içtikten sonra sepetteki mandalinalardan bir tanesini çantama atıp çantamı omzuma aldım. Botlarımı giydikten sonra örgülü saçımı açıp evden çıktım. Asansörü beklerken fermuarımı çektim ve beremi taktım. Apartmandan çıktıktan sonra minibüs yoluna doğru yürümeye başladım. Minibüs beklerken cüzdanımdan parayı çıkartıp cebime koydum. Sabah saatin 7.20 olmasına rağmen normalinden daha işlekliydi. Sabırsızlıkla minibüsü beklerken geldiğini görünce o tarafa doğru yürümeye başladım. Yaklaşık 5 kişiyle beraber bindikten sonra yer olmayacağını tahmin ederek koltuklara bile bakmadan olduğum yerde dikilmeye başladım. Cebimden telefonumu çıkarıp wattpad'e girdim ve hikaye okumaya başladım. Hikayeye dalmışken ekranda 'mal' yazısını görünce cevaplaya bastım.

"Alo."
"Nerdesin lan? Kaç dakikadır seni bekliyorum." Minibüste tek konuşan olmaktan pek hoşlanmadığım için kısa kesmeye özen gösterdim.

"Yolda." Eceden 'hah'sesini duyunca amacıma ulaştığım için güldüm.

"Deniz sinir etme beni! Ya bu havada kaç dakikadır bekliyorum seni. Ne kadara geleceksin hanzade?" Ne kadara orada olacağımı hesaplamak için biraz eğilip pencereden nerede olduğumuza baktım.

"5 dakika."
"Tamam bekliyorum." Bir şey söylemeye gerek duymadan telefonu kapattım. Minibüsten inip Eceye doğru yürümeye başladım. Onu görünce yavaşladım.

"Şş yakışıklı." Kafasını çevirip bana baktığında güldüm.
"Bak nasılda tanıyorsun kendini." Bana eşlik edip gülünce daha çok güldüm.
"Tabi kızım ne sandın." Sarılmaya gerel duymadan yatay beşlik çakıp yumruklarımızı tokuşturduk.
"Bonjour."

Biz böyleydik işte. En yakın ama birbirinden tamamen farklı iki kişilik. Ece sarışın, ben kısa.
Ece kısa, ben uzun.
Ece güzel, ben çirkin.
Lise başlarında sınıfımda asla kendime yakın bir kız arkadaş bulamam diyordum. Ama sonra Eceyle tanıştım ve en yakınım oluverdi. Ecenin her arkadaşıyla tanışıyordum. Kız veya erkek. Geçen seneye kadar çok soğuk, ortama hemen alışamayan bir kızdım ama artık ortamı ben yaratıyordum tanımadığım insanlar olsa bile. Ecenin erkeklerle olan ilişkisi gayet rahattı. Ama hiç sevgilim olmadığını ve pek yakın erkek arkadaşım olmadığını düşünürsek erkeklerle tanışırken sıkıntı çekiyordum. Kendimi onların yanında kastıkça kasıyordum. Kafa kız veya komik kız olduğum halde hiç konuşamıyordum. Ama bu dediklerim Deniz için pek geçerli değildi. Çünkü Deniz rahat bir çocuktu. E haliyle bende yanında rahat oluyordum. Başka biri olsa dediğim şeye nasıl tepki verir diye düşünüp komuşmazdım. Mesela Bora.

"Dinliyor musun Deniz?" Kafamı ona çevirip refleks olarak başımı salladım.
"Diyorum ki okulda biraz açılalım. Böyle çok sıkıcı. Olmaz böyle."

"O iş bende sarı. Kendi sınıfımı hallettikten sonra tüm okula giriş yapacağız." Ece eliyle omzuma çakınca eline vurdum. "Yavaş kızım ya. Sanki 2milyon dolar bulacağım diyorum. Alt üstü okul ortamı yapacağız."

Sağ tarafa Denizlerin tayfasına doğru sürüklerken iç çektim. Tanımadığım ortamlarda bulunmaktan hoşlanmıyordum.

"Günaydın." Deniz Eceye yaklaşıp yanaklarından yavaş yavaş öptü. Beni görünce başını sallayıp tebessümle "Günaydın." dedi. Tebessümle başımı sallayarak arkadaşlarına baktım. Deniz dışında 4 erkek daha vardı ve birisi Boraydı. Kızlar ise 3 taneydi.

"Kimleri görüyorum günaydın minik." Sesin geldiği tarafa bakınca Bora ağzındaki siragayı yere atıp ayağıyla ezdi ve Eceye doğru yürümeye başladı. Elini havaya kaldırıp beşlik çakmasını belirtti. Ece beşlik çakınca Boraya bakmaya başladım. Tamam selamlaşmaları sevmezdim ama görünmemezlikte çok kötüydü bende vardım burada.

Kafamı Eceye döndürüp sıkıldığımı belli edercesine bakarken o Denizle konuşmakla meşguldü. Kafamı çevirip Boraya baktığımda bana baktığını gördüm. Ama sıradan bir bakmak değildi. Sanki bir şeyleri yerine oturtmak isteyen biri gibi çok detaylı ve derin bakıyordu. Bakışlarına anlam veremeyip yüzüne bakmaya devam ettim.
İnsan bir günaydın der be!

Ama demedi. Ağzını araladı ve saniyesinde kapattı. Yüzüne soğuk bir maske indirip arkasını dönüp arkadaş grubuna ilerlemeye başladı. Bende arkasından baktım. Neden baktığımı bilmiyordum sadece bakıyordum. Belki geri dönmesini istiyordum bilmiyorum ama geri dönmedi.

Ve ben arkasından bakmaya devam ettim.

Benden önce SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin