6🕯Doktorum Ben

856 114 111
                                    

Lee Know ile beraber hemen giyim mağazasına yeniden girdik. Köşeye çekilip Bangchan ve Jisung'un yanına gittik.

Merakla bize bakıyorlardı.

Lee Know hızla açıkladı.

"Bundan sonra saatte bir, bir kişiyi öldüreceklermiş."

Bangchan gözlerini devirdi. Jisung ise sıkıntıyla yanaklarını şişirdi.

Elimi açık olan uzun saçlarıma daldırıp aklımdakileri dile getirdim.

"Bir an önce buradan çıkmamız, harekete geçmemiz lâzım ama güvenlik kameralarını da kontrol ediyorlardır. Buraya tıkılıp kaldık. Ne yapacağız?"

Jisung kaşlarını çattı. Şişirdiği yanaklarını dışarıya hava vere vere yavaşça indirdi. Hemen sonra söz aldı.

"Ben belki bu konuda işe yarayabilirim."

Hepimizin bakışları onu buldu. Çocuğa 'devam et' dermişçesine baktık.

Güldü.

"Vay beee!" dedi.

"Meslek liselileri artık kimse ezemeyecek. Göstereceğim ben onlara, bir meslek liseli nasıl olurmuş!"

Bangchan kollarını birbirine bağlamıştı. Jisung hemen yanındaydı. Başını ona çevirerek sordu.

"Meslek liseli misin?"

"Ne oldu? Sen de mi beğenemedin?"

"Ondan değil. Emin olmak için sordum. Garantici biriyimdir."

"Hadi ya, biz neyiz acaba? Ben en azından meslek liseliyim. Bir işe mutlaka yararım. Peki sen bayım? Dur ben söyleyeyim. Şöyle bir bakınca..."

Elini çenesine koydu. Bangchan'ı baştan aşağı süzdü ve sözlerine devam etti.

"...yakışıklı, boylu poslu, şirket sahibi olan şımarık bir zengin bebesine benziyorsun. Beyaz gömlek, siyah kot pantolon, siyah gıcır gıcır botlar, yana yatmış özenli bir saç, bebek gibi bir yüz. Kitap karakterlerinden ya da saçma televizyon dizilerinden fırlamış ceo başroller gibisin."

Bangchan aynı şekilde ona bakmayı sürdürüp sadece iki kelime söyledi.

"Doktorum ben."

Jisung donup kaldı. Hiç beklemediği bir cevap gelince üst üste hızlıca gözlerini kırpmaya başladı.

Araya girip bu muhabbeti dağıtan kişi ben oldum.

"Peki Jisung, ne yapabilirsin?"

Jisung içine düşmüş olduğu durumdan onu kurtardığımı anlayınca ışık hızıyla bana döndü. Hızla söze girdi.

"Ana dalım elektrik-elektronik. Her türlü elektrik işinden ve elektrikli aletlerden anlarım. Eğer kameraların olduğu odaya girebilirsek hepsini devre dışı bırakırım. Giremezsek, çıkmak istediğimiz yerlerdeki kameraları etkisiz hâle getiririm."

Bangchan sırıttı ve alaya alır gibi bir tavırla araya girdi.

"Bunu biz de yapabiliriz. Kameraların kablosunu kesip etkisiz hâle getirebiliriz. Biz de odaya girersek bilgisayar başına oturur ve tüm kameraları etkisiz hâle getiririz ama derdimiz bu değil. Derdimiz dikkat çekmeden, kendimizi kimseye belli ettirmeden sorunsuz bu işi hâlledebilmek. Geçeceğimiz yerlerde kimseye görünmemek."

Bu sefer göz deviren kişi Jisung oldu. Arkasına dönüp Bangchan'a baktı.

"Yah, aptal mıyım zannediyorsun? Doktor olmuşsun ama adam olmayı gram becerememişsin. Senin de, o nefret ettiğim cinsler gibi ezici tarafın var. Bari biraz saygılı ol da, sus ve dinle."

Bu zamana kadar Lee Know ile benim gözüm bir Bangchan'a bir Jisung'a gidiyor, kızışan ortamı hayretle seyrediyorduk.

Bangchan sırtını yaslandığı duvardan kaldırdı. Bağlamış olduğu kollarını çözdü. Delici gözleriyle Jisung'a bakıp son derece ciddi yüzüyle onun üzerine gitmek için hamle yaptı.

Hemen araya girdim. Hızla 1-2 adım atıp elimi Bangchan'ın göğsüne koydum. Tek elimle de onu kolundan tuttum.

Bu hareketimle bakışlarının yönü değişti. Boyu benim boyumdan uzundu tabii ki. Üstten üstten gözlerimin içine baktı.

Boğazımı temizleyip hızla söze girdim.

"Lütfen, gerilmeyelim. Şu an birbirimizden başka hiç kimsemiz yok. Lütfen..."

Bangchan ona bakan gözlerime bakmaya bir müddet daha devam etti. Hemen sonra gözlerini yumdu. Derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini yeniden açtı ve bana başını olumlu anlamda sallayarak adımını geri attı.

Utanarak başımı yere indirdim. Elimi göğsünden ve kolundan çekerek ondan uzaklaştım.

Lee Know gıcığı ne yapıyor dersiniz?

Tabii ki de yumruk yaptığı elini dişleri arasına almış ve gülümseyerek âdeta gerilimli bir dizi izliyormuş gibi heyecanla bizi seyrediyordu.

Çıkacak olan kavga onu böylesine bir durumda bile eğlendiriyordu.

Jisung, bu gerilme faslı bitince zaman kaybetmeden anlatmaya başladı.

"Ben hacklemekten bahsediyorum."

Lee Know elini ısırmayı bırakıp şaşkınca gözlerini irileştirdi. Heyecanından bir şey kaybetmeden sordu.

"Hacker mısın?"

Jisung sırıttı.

"Ehehe, şey. Öyle de diyebiliriz tabii ama kafama göre siber saldırı falan yapmıyorum. Aklına öyle bir şey gelmiş gibi ama hayır, suçlu bir hacker değilim. Lütfen bana öyle bakmayı kes. Üniversite okumak istiyordum ama imkanım olmadığı için bilgisayar mühendisliği okuyamadım. Liseden mezun olduğumla kaldım. Yine de sevdiğim şeyleri araştırıp uygulamaktan vazgeçemedim. Bana şöyle bakmayı gerçekten keser misin?"

1-2 adım atıp Lee Know'un kolunu çimdikledim.

Canı yanarak bana döndü. Jisung'a bakmayı kesti.

"Elimde güzel bir diz üstü bilgisayar olsa yeter. Gerçi... Birkaç şey daha gerekebilir. Her neyse, alışveriş merkezinin güvenlik sistemini hacklerim. Böylece kameraları kendi kontrolüm altına alırım. Nereden geçeceksek sadece orayı belirli bir saniye etkisiz hâle getiririm. Düşünsenize, yüzlerce pencere var. Biri gitse, çok fazla dikkat çekmez. Ha eğer dikkat çekerse bile zaten belirli bir süre sonra geleceği için hafif bir arıza yapıp geri geldiğini düşünürler."

Hayranlıkla ona baktım. Ben de uzun zaman sonra gülümsedim.

Üzerimde hissettiğim bakışlarla, bakışları hissettiğim yerlere döndüğümde Bangchan ve Lee Know'un anında gözlerini gülüşümden kaçırıp başka yerlere bakmaya çalıştıklarını gördüm.

Lee Know afalladı. Bir süre ne yapacağını bilemedi. Hemen sonra yumruk yaptığı elini  Jisung'un omzuna hafifçe vurdu.

"Vallahi helal olsun. Harika bir fikir bu."

Gülümsemeye devam ederek yeniden araya girme gereği duydum.

"Elektronik eşyaları satan mağazalardan biri de bu kattaydı. İçeri girebilirsek lâzım olan her şeyi bulabilir ve alabilirsin Jisung."

Jisung da gülümsedi. İyice gaza geldi.

"O zaman ne duruyoruz? Hadi gidelim."

Gülümseyişimiz iyice arttı. Aramızdaki en korkak kişi gibi görünen bu çocuk bile şimdi kendisine gelen güvenle kediyken kaplan kesilmişti.

Şartlar insanı değiştiriyordu.

Korka korka bir insan nereye kadar gidebilir ki? Korksak bile elimizden geleni yapabilmeli, çaba göstermeliyiz ki bir sonuca varabilelim.

Hiç bir işe yaramadan bir hiç olmak ve yine bir hiç olarak ölmek mi; yoksa tüm korkularına rağmen mücadele edip, takdir toplayıp, cesur bir kahraman olmak ve kahraman olarak ölmek mi daha iyiydi?

Jisung hiçliği değil, kahramanlığı seçti.

Bizler de öyle.

Ve biliyoruz ki eğer bundan sonra ölürsek, bir kahraman olarak öleceğiz.

...

Rehin // Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin