17🕯Lütfen...

621 76 100
                                    

Tam o esnada Yüzbaşı Lee Felix'in gür sesini işittik.

"Lanet olsun! Dışarıda neler oluyor öyle?!"

Herkes başını çevirip dikkatle dışarıya baktı.

Ben de dikkatli bir şekilde bir yandan askere bakarken göz ucuyla dışarı bakmaya çalıştım.

Baktığım gibi anında benim de gözlerim dehşetle irileşti.

Dışarıda, birlikte bunca zaman bekleyen polisler birbirlerine silah çekmişlerdi. Bazı polisler büyük ihtimalle rütbeli olan sivil polisleri rehin almıştı.

Yüzbaşı Felix'in omzundan tutarak yere çöktürdüğü bir hain gülmeye başlayınca hepimiz ona döndük.

"Ya devlet bizi kabul ederek istifa edecek ya da biz zorla devletin başına geçeceğiz. Buradan çıkamayacaksınız. Biz sadece burada değil, her yerdeyiz. Sağınızda, solunuzda, her yerde."

Sözlerinden hemen sonra sağdan soldan, özel timin içinden Yüzbaşı Felix'e silah çekenler oldu.

İçerideki özel tim de ikiye bölünmüştü. Herkes birbirine silah çekmişti ve dolayısıyla yine herkes büyük bir şaşkınlık içindeydi.

Felix komutan da donup kaldı.

"Olamaz. Siz... Benim dostlarım... Hayır, hayır hayır olamaz. Olamaz..."

Özel timden bir kişi Felix komutana doğrulttuğu silahıyla, yalvaran gözlerle bakıp konuştu.

"Silahları bırakın Felix. Teslim olun. Sizi öldürmek istemiyorum, istemiyoruz. Lütfen... Direnmeyin."

Bunca zaman belki de sırt sırta vererek görev yaptıkları can dostları tarafından sırtlarından vurulmuşlardı.

Felix komutanın şaşkınlığıyla birleşen üzüntüsü gözlerinden okunuyordu.

Mağazanın içinde bunca zaman rehin edilen insanlar yine endişe içerisinde bir araya toplandılar.

Silah doğrulttuğum asker bana doğru uzanmak için bir hamle yapınca silahın dipçiğini hızla alnına geçirdim.

O kadar şiddetli vurmuştum ki anında bayılarak yere serilmişti.

Merdivenlerin hemen yanında, diğer askerlerden oldukça uzaktık. Yerde uzanan Lee Know'un başında Seungmin ve ayakta durup olan biteni şaşkınlıkla izleyen bir asker daha vardı.

Bu curcunada şaşkın kalan taraftan olup bize ya da birbirlerine silah doğrultmadıklarına göre ikisinin de hain olma durumu yoktu.

Açıkta olduğu için diğer askeri kolundan tutup merdivene doğru çektim ve sırtını duvara yaslamasını sağladım.

Bir yandan başımı uzatıp uzatıp Felix komutana ve çevresinde olup bitenlere bakıyor, bir yandan da durmak bilmeden akmaya devam eden gözyaşlarımı durdurmaya çalışıyordum.

Neden olaylar bir türlü bitmek bilmiyordu?

Lee Know bu hâlde daha ne kadar dayanabilirdi ki?

Gözlerimi, güzel gözlerini açık tutmakta zorlanan Lee Know'a odakladım.

"Lütfen dayan Lee Know. Lütfen..." Çaresizce yalvarmaktan başka şimdilik elimden hiçbir şey gelmiyordu. Berbat hissediyordum.

Felix komutanı, Hyunjin'i, Bangchan ve Jisung'u hızlıca bir kontrol ettikten sonra gözlerim Felix komutana odaklandı. Ne yapacağımı bilmiyor, ben de merakla ondan gelecek bir hareketi bekliyordum.

Uzun süre bir şey olmayınca ve herkes birbirine silah doğrultmuş şekilde kalmaya devam edince eğildim.

Lee Know'un başına çöküp uzun namlulu silahı sol elime aldım.

Rehin // Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin