"Ah... Şey... Hwa Jin... Öncelikle sakin olmanı istiyorum. Offf! Aşağı katı gören bir yerdeyim. Şey... Hyunjin. Sanırım... Sanırım şey..."
Hyunjin'e kötü bir şey olma düşüncesi hemen zihnimi ele geçirdi.
Altına girmiş olduğum danışma masasından başımı hafif uzatarak az önce üzerime doğru gelen adama baktım.
Önümden geçip gitti. Biraz daha çevreme bakındım birileri var mı diye. Hemen ardından kulaklığa sesimi verdim.
"Ne olmuş Hyunjin'e? Ne oldu söyle?!"
Lee Know'un sesi araya girdi.
"Biraz hırpalıyorlar sadece."
Elimi saçlarımın arasından sinirle geçirdim.
Hyunjin ne yapmış olabilirdi ki onu hırpalıyorlardı?!
Benim burada olduğumu bildiği için direnme gibi bir hamlede de bulunmazdı. Onları sinirlendirecek hamlede bulunmazdı!
Onlara bunun hesabını soracağım!
Sinirle bulunduğum yerden çıktım. Çevreme bakındım. Girdiğim mağazanın az önce önünden geçen adamı gördüm.
Ondan başka hiç kimse yoktu.
Sessizce, hızlı hızlı yürüyerek arkasından ilerledim. Elimdeki şırınganın iğnesini son bir hamleyle üzerine sıçrayarak onun da boynuna sapladım.
"Hwa Jin ne yapıyorsun?! Kameraları devre dışı bırakmasam az daha yakalanacaktın! Kameralar açıkken çıkma! Yah! Beni duyuyor musun? Lanet olsun, sürekli kameraların gitmesinden iyice şüphelenecekler!"
Sinirlenince ve işin ucunda sevdiklerim olunca gözüm hiçbir şeyi görmüyordu.
Belki de en kötü huyum buydu.
Onlara zarar gelmesin diye sinirle kalkıyor ama en çok zararı veren yine ben oluyordum.
Bunu düşününce dizlerimin üzerine çöktüm. Adamın yığılan bedeninin başına. Sinir boşalması yaşıyordum sanırım. Bacaklarımı kaldırmak istesem de şu an yapamıyordum.
Önce burnumun direği sızlamaya, sonra boğazıma yumru oturmaya başladı.
Birleştirmiş olduğum dudaklarım titriyordu. Kendimi tutamadım. Gözyaşlarımı dökmeye başladım.
Lanet olsun, ben hâlâ acemi bir öğrenciydim!
Nasıl kurtarabilirdim o kadar insanı?!
Yapamam. Korkuyorum, yapamam.
Korkuyorsan ne diye polis oldun aptal?!
Hayır hayır, korkmuyorum. Kendime gelmeliyim.
Sinirlerim çok bozulmuştu ve şu an zihnim bana bunları söylettiriyordu.
"Yah, nereye?! Bangchan dur!"
Kulaklıktan bu sesi işittikten 1-2 dakika sonra bana doğru koşarak gelen Bangchan'ı gördüm.
Yerde felç kalan bedeni kollarından tutarak sürüklemeye başladı. Benim etkisiz hâle getirdiğim ve renkli plastik topların bulunduğu havuza onu da attı.
Sonra hızla yanıma koştu. Bu sefer de beni kollarımdan tutarak ayağa kaldırdı.
"Hadi Hwa Jin, topla kendini! Her şey berbat olacak. Hadi!"
Bangchan beni kaldırdı. Çıkmış olduğum ayakkabı mağazasına birlikte girdik. Mağazanın öbür köşesine kadar beni ilerletti. Önünden geçenler göremezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin // Stray Kids
FanfictionEğlenmek için gittiğiniz alışveriş merkezinde rehin edilseydiniz ne yapardınız? ...