0.8 BU EV?

18.1K 955 96
                                    






İyi okumalar :)

Dudakları hâlâ adamın dudaklarındayken tutunmak için ellerini adamın beline koydu. Ancak temas ettiği an adam kendisinden uzaklaşmış, dudakları soğuklukla buluşmuştu. Öpücüğüne bir karşılık da alamamıştı aslında. Öpmeye yeltenmesiyle ve öpüşüyle kalakalmıştı. Yaptığı yanlışın farkına varan adamın neden çekildiğini anlayabiliyordu. Adam tarafından arzulanmıyordu. Parmak uçlarından inerken saniyeler önce büyüyen cesareti yok olup gitmişti. Dikleştirdiği omuzları yavaş yavaş düşüyordu. Cesareti yoktu adamın yüzüne bakmaya. Parkenin üzerinde duran halının değişik desenlerini incelerken nefesi bir türlü düzene girmiyordu. Şu an nasıl da kızıyordu kendisine!

"Ömer..." diye fısıldadı. Özür dileyip buradan gitmeliydi. Gelmesi başlı başına büyük bir hataydı. Allah biliyor ya buraya gelmeden önce kaç kere vazgeçmişti kararından. Ancak ayakları yine de kendisini buraya getirmişti işte. Adamın ismi dudaklarından dökülürken bakışlarını yavaşça  alnını sıvazlayan adama çevirdi. Gözyaşları hazırda beklerken dudaklarından özür sözcükleri bir türlü çıkamadı. En iyisi bir an önce gitmekti. Çıkış kapısından çıkıp gitmek için adamın yanından geçerken dudaklarını birbirine bastırdı. Sabah olan biteni hatırlamaması için bildiği tüm duaları okuyordu içinden. Kapıya ulaşmasına birkaç adım kalmıştı ki bileğini kavrayan el kibar olmayacak bir şekilde kendisini döndürmüş ve ileriye doğru çekmişti. Daha ne olduğunu anlamadan dudakları yumuşak dudaklarla buluşmuştu. Çenesine ve yanağına batan sakallar canını acıtmak yerine huylandırıyordu. Bileğini tutan el fazla uzaklaşmayıp belini kavramıştı. Kendi nefesiyle karışan içkili nefes başını döndürmeye yetiyordu kadının.

Bu kez tutanmak için adama dokunduğunda elleri boşlukta kalmamıştı Nehir'in. Elleri adamın ensesine gitmiş ve kendisine daha çok çekmişti. Saymayı unuttuğu yılların özlemiydi. Uzaktan sevip durmuş hiçbir zaman adım atamamıştı. Peki neden şimdi teslim oluyordu adama? Kendisini artık küçük görmediği için miydi? Tam anlamıyla bir kadın olarak hissettiği için miydi? Bilmiyordu. Hiçbir sorunun cevabını bilmiyordu. Beyni uyuşmuştu çoktan.
Parmaklarına değen saç tutamlarını hissetmek bile bilmediği duyguları uyandırıyordu kendisinde.
Ellerinden birini çekip adamın yüzüne götürdü. Dudakları sert bir şekilde öpülürken birazcık şefkat istedi.  Ancak adamın kendisine şefkat göstermek gibi bir derdi olmadığını ne yazık ki anlamıştı.
Hoyratça öpülmek kendisini telaşa sokmuştu.  Dudaklarından uzaklaşan adam vakit kaybetmeden boynuna doğru ilerlerken bedenini korku saldı. Daha önce kimseyle birlikte olmamıştı ve merakıyla birlikte korkusu da vardı. Tecrübesizdi ve adamın kendisine nazik davrancağını sanmıyordu. Canı acıyabilirdi ve aklında kötü bir anı olarak kalmasını istemiyordu.
Geri çekilmeye çalıştığı an adamın tutuşu daha da sıkılaştı. Ömer kendisinden çekileceğe benzemiyordu.
Dudaklarını aralayıp boynundaki dudakları hissetmemeye çalıştı. Adamın her öpücüğünde sağlıklı düşünemiyordu.

"Ömer..." fısıldayışını sadece kendisi duymuş gibiydi. Adam hiçbir tepki vermemiş boynunu öpmeye devam etmişti. Nehir gözlerini kapatıp ellerini adamın omuzlarına koydu. Tüm cesaretini toplayıp bir kez daha konuşmayı denedi.

"Daha önce...olmadı." Dedikten sonra kapattığı gözlerini açtı. Söylemişti işte! Kuruyan dudaklarını ıslatırken kendisinden hızlıca uzaklaşan adamın inip kalkan göğsüne baktı. Ömer'in kısacık saçları dağılmış derin derin nefes alışları çoğalmıştı.

Kendisini toparlamaya çalışan adamın çatık kaşlarına daha fazla bakmayıp açılan önünü düzeltti. Beklediği gibi olmuş adam kendisini tamamen çekmişti. Etrafı kaplayan sessizlik daha çok ağlama hissi yaratıyordu kadında.

Mazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin