İYİ OKUMALAR :)
Harun yanılmıştı. Harun hem yanılıp hem de uçurumdan yuvarlanmıştı. Kalbini sıkan kocaman el nefesini de kesiyordu. İnanmak istemiyordu ama gördüklerinin gerçek olduğunu biliyordu. Yutkunup bir iki adım öne doğru gitti. Kadına yakın olmak istemiyordu ama ayakları kendiliğinden kadına doğru ilerlemişti. Kadının şaşkınlığını tüm benliğiyle izledi. Aralanan dudaklar, kocaman açılmış gözler ve endişe dolu bakışlar...
Bu hislerin hepsi kadında olduğu gibi kendisinde de vardı. Kafasını olumsuzca sallayıp aralık kapıdan görünen evin içine baktı. Tekli koltukta uyuyan kedinin görüntüsü kendisine tanıdıktı. Hatırlamasa bile bu görüntüye alışık olduğunu hissetti.
"Harun...bey..." Kadının dudaklarından dökülen sözcükleri duyduğu gibi bakışlarını hızlıca tekrardan kadına çevirdi.
"Kimsin sen?" En merak ettiği soruyu çekinmeden sormuştu. Bu ev...bu kadın bir tesadüf olamazdı. Omuzları düşerken geçmesi için kenara çekilen kadının ifadesiz bakışlarına bakarak içeriye geçti. Eve adımını attığı an burnuna gelen kokuyla birlikte gözlerini kapattı. Bu koku bedenini rahatlatmıştı. Yabancı değildi bu yaşadığı his. Gözlerini geri açarak evin salonunda durdu. Mutfakla bir olan salonun abartısız dizaynına ters düşen kedinin yatağı süslülük katıyordu. Burnuna gelen oda kokusunun ferahlığı dışında bir kokuyu daha algıladı beyni. Domates çorbası!
Bakışlarını kısık ateşin üstünde duran tencereye çevirdi. Büyük ihtimal domates çorbası olmalıydı. Şu zamana kadar tok olduğunu düşündüğü karnı acıkmaya başlamıştı. Bu açlık dikkatini dağıtmamalıydı. Öğrenmesi gereken soruların cevapları vardı. Kendisini fark eden kedi uykudan uyanıp bacaklarına sürtündüğünde Harun'u ürperterek korkutmuştu. Kedilerden korkmazdı ama çok sevdiği de söylenemezdi. Bacağıyla kediyi uzaklaştırmaya çalıştı ancak kedinin inatçılığı kendisine oranla daha fazlaydı. Uzaklaştırmaktan vazgeçip arkasından gelen kadına döndü.
Şimdi daha yeni fark ediyordu ev halindeki kadının daha da duru bir güzelliğe sahip olduğunu. İşyerinde de çok makyajlı görmemişti ama şu an...şu an ayrı saf duruluğu vardı."Cevap bekliyorum!" Dedikten sonra boynuna taktığı ince atkının bağını çözdü. Neredeyse koltuğa kurulmayı planlıyan bir hali var gibiydi.
"Buraya neden geldiniz?" Mine'nin bakışları duvardaki çerçeveli saate kaydığında Harun sinirli bir şekilde boynundaki atlıyı çıkarıp koltuğun üstüne bıraktı.
"Buraya neden mi geldim?" Sinirden gülerken bağırdığının farkında değildi. Kadının dibine kadar girip işaret parmağını kadının omzuna bastıra bastıra konuştu.
"Sahilde yürürken kendimi burada buldum çünkü sebebini bilmiyorum. Yan komşun adımı biliyor ama ben hatırlamıyorum! Normal mi sence komşunun beni tanıması? Kimsin sen cevap ver hemen!" Her bir cümlesinde bastıra bastıra konuşmuş ve kaşlarını her seferinde daha çok çatmıştı. Yaptığı kabalığı fark edip sıkıntıyla alnını sıvazladı ve kadından uzaklaştı.
"İlişkimiz mi vardı?" Gözlerini kapatıp sıkıntıyla nefesini dışarıya verdi Harun. Kafasını kurcalayan soruyu sesli bir şekilde söylemek canını daha çok sıkmıştı. Başının dönmesiyle izin almadan koltuğa atmıştı kendisini ağrıyan başını ovalayıp cevap vermesini beklediği kadına baktı. Kendisine kaçamak bakışlar atan kadın sesli olmasa bile hal hareketleriyle cevap vermişti aslında. Sinirden tekrardan güldü Harun. Aldatmıştı işte Duygu'yu!
"Vardı..." diyen kadının cevabı ile kafasını salladı. Çenesini sıktığından dolayı ağrıyordu.
"Ne kadar sürdü?" Kadının hemen ayaklarına kapanan kediye kaydı bakışları. Kedi maması almıştı. Fişteki tarih kazadan birkaç hafta öncesiydi. Tek merak ettiği kazadan önce bu durumu bitirip bitirmedikleriydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi
ChickLitGüneş ışınlarının her biri tenine çarparken mırıldanarak gözlerini açtı. Bedenini ısıtan ışınlar gözlerini kamaştırırken duyduğu melodiye eşlik etmek için dudaklarını araladı. Nereden geldiğini bilmediği müzik sesine ulaşmak için yataktan kalkarken...