0.2 KİMSİN SEN?

25.3K 1.1K 79
                                        





İyi okumalar :)

Yaklaşık üç gündür banyo etmemişti. Koktuğunu düşünerek yataktan dikkatlice kalkıp banyoya doğru ilerledi. Topallaya topallaya duvarlara tutunup salondan gelen seslere aldırış etmeden kendisini banyoya attı. Sabahın erken saatinde kalkmaya alışıktı ama şu üç gündür bıraksalar tüm gün uyuyabilirdi.
Sanki günlerce bitkisel hayatta kalmamış gibi! Düşündüğüne gülüp banyonun kapısını arkasından kilitledi. Ancak aklına gelen ani bir düşme ve bu düşmeyle birlikte başını çarpmasıyla yaşanacak sakatlılık düşüncesiyle kilitlediği kapıyı geri açtı. Kiliti serbest bırakıp giydiği pijama takımının üstünü çıkardı. Aynadaki görüntüsüne şimdi daha detaylı bakabiliyordu. Şaka değil...eve geldiğinden beri aynalardan uzak durmuştu. Yansımalardaki görüntüsü kendisine yabancıydı çünkü. Kafasındaki sargıyı doktoru çıkarmıştı ama yine de korkunç görünüyordu. Parmaklarını gözlerine götürüp çekiştirdi. Gözünün içi kanlanmıştı. Uykusuz da değildi oysa ki! Gözlerini çekiştirmeyi bırakıp çıplak üst gövdesinin birkaç yerindeki yara izlerine baktı. Kabuk tutmaya başlayan çizikler keşke ayağı için de geçerli olsaydı. Gözlerini devirip kolundaki saati çıkardı ve mermerin üstüne koydu. Bakışlarını aynadan çekmeden ellerini sakallarına götürdü. Kesmesinin vakti gelmişti. Sakallarını okşarken gözü parmağındaki alyansa takıldı. Altın rengindeki alyans parmağını çevrelemiş bir şekilde parlıyordu. Boştaki eliyle parmağındaki alyansa dokundu.

"Duygu..." diye fısıldadı. Kadınla alakalı küçükte olsa bir anı hatırlamak istiyordu. Aralarında geçen özel bir anıyı tekrardan hatırlamak istiyordu. Ama lanet olasıca beyni kendisine kötü bir oyun oynamak istiyordu. Parmağını alyanstan çekip pijamasının altını çıkardı. Sağlam olan ayağıyla yere düşen pijamasını kirli sepetine doğru itekledi ve duşakabinin kapaklarını araladı. Sargılı olan ayağına dikkat ederek duşakabinin kapaklarını geri kapattı. Suyu ılıklaştırdıktan sonra fıskiyeyi açtı. Ne soğuk suya katlanabilirdi ne de haşlanmaya. Sabunların olduğu rafa bakışlarını çevirdiğinde gözleri kendi şampuanı dışında başka bir şampuan aradı. Hepsi nane ya da okyanus esintisi kokulara sahipti. Hayır hayır aradığı şampuanlar bunlar değildi. Neredeyse 6 7 kişiye yetecek kadar olan şampuanların yerlerini değiştirerek görmeyi istediği sabunu aradı. Elinden kayıp düşen sabun kutusunun çıkardığı sesle birlikte hipnoz olmuş şekilde arayışını sonlandırmıştı. Ne yaptığını daha yeni fark ediyordu. Saçma bir şekilde ne aradığını bilmeden (var olduğundan bile emin olmadığı) şampuanı aramaya koyulmuştu. Fıskiyeden akan suya kendisini bırakıp karşısındaki boş fayans duvarı izledi. Su tüm bedenini ıslatırken duş lifini alıp ne zaman aldığını bile hatırlamadığı duş jelini döktü. Hatırlamamak artık kendisine komik gelmeye başlamıştı. Sırıtıp lifi köpürtürken sargılı ayağını yere bastırmamaya dikkat ediyordu. Köpüren lifi nazik bir şekilde kollarına sürdü. Her iki koluna sürdükten sonra lifi yavaşça karnına ve karnından da göğsüne çıkardı. Vücudundaki yaralardan dolayı kendisini incitmeden lifi bedenine değdirirken boynunu hatırladı. Lifi boynuna değdirip gözlerini kapattı ve çenesinin altına kadar ovaladı.
İçinden 60'a kadar sayarak boynunu ovalamaya devam etti.

"Sabun kokusu kalıcı olsun diye." Kendi kendine konuşurken aklına gelen bu cümle ile başına keskin bir ağrı girdi. Elindeki lif düşerken duvarlara tutundu. Ağrının geçmesi için gözlerini sıkıca kapatırken bedenine değen sabunlu eller gözünün önüne gelip duruyordu. Gözünde canlanan sahne kesik kesik gelip giderken kulaklarında az önce söylediği cümle yankılanıyordu. Dokunuşlar o kadar gerçekçiydi ki Harun delirdiğini düşünüyordu. Ellerini yumruk yaparak mermere geçirirken çıkan sesin gürültüsünü duymamıştı bile.

"Kimsin sen!" Bağırışını kendisi duymazken evin içinde bulunan annesi ve babası korkuyla kahvaltı masasından fırlamışlardı. Oğullarına bir şey oldu korkusuyla bulunduğu banyoya giden ikilili önce kapıya vurdular.

Mazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin