İyi okumalar :)Üzerindeki ince ipek çarşaf çıplak bedeninden hafifçe kayarken kafasını yastığa daha çok bastırdı. Uykusunu daha tam olarak alamamıştı ve birkaç dakikaya daha muhtaç gibi hissediyordu. Ama biliyordu ki o birkaç dakika saat olarak geri dönüş yapacaktı kendisine. Omzundaki dudakların sıcaklığı içini ısıtırken gözlerini ovalayıp maviliklerini gösterdi. Kalın koyu perdeyi çektikleri için içeriye fazla güneş ışığı gelmiyordu. Geçen sefer uyandığı evden farklıydı burası. Bunu sadece perdelerden dolayı değil genel olarak dizaynından dolayı anlamıştı. Daha önce bu odayı hatırladığını hatta bu odada bulunduğunu anımsamıyordu. Omzunu öpen dudaklar yavaş yavaş ensesine çıktığında belindeki elin tırnakları kendisini ağır bir yavaşlıkla kaşıyordu. Verdiği tepkisizlikten miydi bilmiyordu ama elin varlığı kısa süre içerisinde yoktu. Yataktaki hareketlilikle bedenini döndürdü. Şimdi görebilirdi kadını işte. Ancak beklediği gibi olmamıştı. Bu kez sırtını dönen taraf kadın olmuştu. Kahverengi saçlar omuzlarından düşmüş ve yastığa saçılmıştı.
Ancak omuz hizasında kalan bir tutamı parmağıyla tuttu ve kadının tenine parmağını değdirmeden aldı. Sanki dokunsa tüm büyünün yok olacağı düşüncesi aklından çıkmıyordu. Tutamı diğer saçların yanına bırakıp kolundan güç alarak kadına doğru yaklaştı. İpek çarşaf kadının belinde kusursuz bir şekilde biçimlenirken eliyle kadının saçlarını okşadı. Harika hissediyordu sebepsiz bir şekilde. Bedeni kadına daha çok yaklaştı istemsizce. Dudakları aynı kadının yaptığı gibi çıplak omuza gitti. Öptüğü tenin yumuşaklığına mı bitmeliydi? Yoksa içini sarıp duran bu hislerin güzelliğine mi? Öptükçe öpesi geliyordu kadının tenini. Ellerini kadının tenine değdirdi. Büyünün bozulması artık umrunda değildi. Dokunmak istiyordu bu tene. Hissetmek istiyordu bir daha hatırlamak için. Dokunuşu havada kaldığı an yüzüne düşen damla ile kaşlarını çattı. Tek damla artık birden fazla damlaya dönüşmüştü. Kafasını tavana çevirdiği an gökyüzünün koyu bulutlarıyla karşılaştı. Ortamı da değişmişti artık. Dışarıda en sevdiği takım elbisesi ile duruyor ve yağmurun altında ıslanıyordu. Hızlıca ilerleyen şemsiyeli insanlara baktı. Hepsi ya yağmurun gelmediği köşe arıyordu ya da adımlarını hızlandırıp gitmeye çalışıyorlardı. Bazılarında şemsiye yoktu ve ya çantalarıyla ya da ellerindekilerle kafalarını koruyorlardı. Daha fazla yağmurun altında beklemek istemedi. Gökgürültüsü varlığını belli ederken bakışlarını etraftaki mekanlara çevirdi. Nereye gideceğini düşünürken adımları çoktan harekete geçmişti. Sağ tarafa dönüp cafelerden birine gireceği an çarptığı kişinin varla yok arası sesini duydu."Pardon..."
Gözlerini hızlıca açıp yataktan fırlarken gözleri görmek istediği bedeni aradı. Kafasını hızlıca yatağın dişer tarafına çevirip eliyle de boş kısmı yokladı. Yoktu kadın! Gördüğü rüyanın gerçekçiliğiyle sarsılmıştı. Hayal ya da sadece rüya olduğuna inanmak istemiyordu. Fazla gerçekçiydi...kadının dokunuşları...yağmur taneleri...
Doğrulup acıyan yaralı ayağını umursamadan bacaklarını kendisine doğru çekti. Eliyle yüzünü sıvazlarken kendisini dışarıya atmak istiyordu. İş için zaten kalkması gerekliydi ama saatinden daha da erken kalkmıştı. Biraz dolana dolana gidebilirdi değil mi? Ya da işe geç gitse ne olabilirdi? Zaten kendi işi değil miydi? Ellerini yüzünden çekip tekrardan yatağın boş kısmına baktı. Kocaman yatağın içinde küçücük kaldığını düşünüyordu. Geniş olan yatakta birinin eksikliğini arıyordu ve sadece hayallerinde olan bir kadının bu eksikliğin parçası olmasını istemiyordu.Üstündeki pikeyi yana atıp yataktan kalktı. Gökyüzü aydınlıktı ama havanın soğuk olduğunu sallanan yaprak ağaçlarından anlamıştı. Koyu kahve paltosuyla güzel bir yürüyüş yapabilirdi bu havada. Kahvaltıyı da dışarıda ederdi eskiden olduğu gibi. Artık toparlanması gerekiyordu. Daha fazla yaralı bacağının arkasına gizlenemezdi. Terliklerini giyip sabahlığının siyah kuşaklarını bağladı ve banyoya ilerledi. Madem işe gidecekti o zaman güzel bir tıraşın vakti gelmişti. Elini yüzünü iyice yıkadıktan sonra tıraş fırçasını aldı. Tıraş köpüğünü yüzüne değdirdikten sonra fırçayla tüm sakalını köpürttü. Dün akşam yatmadan önce banyoyu kendisine göre düzenlemiş ve tıraş aletlerini bulmuştu. Özel olarak yaptırdığı fırçasını nazik bir şekilde geri mermerin üstüne bıraktı. Kafasını geriye atıp boynuna baktı. Her yeri köpürtmüştü. Şimdi tıraş fırçasını yıkayabilirdi. Soğuk su parmaklarına değip fırçayla buluşurken sabun kalmamasına dikkat ederek fırçayı yıkadı. Yıkadıktan sonra geri yerine koyup pahallıya aldığı jiletini yüzünü kanatmadan kullandı. Zaten vücudunda yeterince yaralar vardı ve yeni bir tane yaraya gerek yoktu. Yüzünü tıraş ettikten sonra kalan köpükleri yüz havlusuyla sildi. İşte aklında kalan görüntüsü buydu! Tamamen kusursuz bir tıraş olmuştu. Önceden bu kadar iyi tıraş yapamazken şimdi gayet başarılı bir iş göstermişti. Hafıza kaybı tıraş becerisini arttırmışa benziyordu. Jiletini de temizleyip fırçasıyla aynı yere koydu ve ellerini yıkayıp banyodan çıktı. Evde kimsenin sesi duyulmuyordu kendi çıkardığı sesten başka. Sabahın erken saatinde kendisinden başka kimse uyanmamıştı. Kendisi de isteyerek uyanmamıştı ki! Gördüğü rüyalar her akşam kafasını yastığa koyduğu an farklı ortamlarda devam ediyordu aynı kişilerle. Hayallerinde büyüttüğü kadının gerçekliğinden bile şüpheliydi.
Dolabının kapaklarını açıp siyah kumaş pantolonunu ve ince siyah kazağını çıkardı. İçine gömlek giyip giymeme konusunda kararsızdı. Hava şu an kötü olabilirdi ama öğlene doğru güneş kendisini göstere de bilirdi. Sadece siyah ince kazağını alıp pantolonun yanına koydu. Gömleğe gerek yoktu.
Üstündekileri çıkarıp dolaptan aldıklarını giydi. Telefonunu ve cüzdanını cebine koyup komodinin üstünde duran alyansı aldı. Alyansın çemberinde parmağını dolandırıp derin bir nefes aldı. Evde takma gereği duymamıştı ve bu yüzden çıkarıp başucuna koymuştu. Ama dışarıya çıkarken ya da işe giderken takması gerekiyordu. Duygu'ya sadık olduğunu göstermek için takmalıydı. Halkayı parmağına geçirdi ve sakin bir şekilde odasından çıktı. Kimseyi uyandırmadan evden çıkarken adımını dışarıya attığı an temiz havayı içine çekti. Kapalı olan havaları severdi. Güneşli havadan ziyade bulut kaplı havalar kendisini daha iyi hissettirirdi. Kimisine göre havanın kapalı olması kasveti çağrıştırıyordu ama aynı durum Harun için geçerli değildi. Garajın etrafında dolanıp gelmekte olan İlhan'a baktı. Şoförü de kendisi gibi erkenciydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi
Romanzi rosa / ChickLitGüneş ışınlarının her biri tenine çarparken mırıldanarak gözlerini açtı. Bedenini ısıtan ışınlar gözlerini kamaştırırken duyduğu melodiye eşlik etmek için dudaklarını araladı. Nereden geldiğini bilmediği müzik sesine ulaşmak için yataktan kalkarken...