1.1 BU SÖZ

15.7K 836 88
                                    






İyi okumalar :)



"Asla can güvenliğimin olmadığı bir yolculuktu." Harun söylene söylene kaskı Nehir'e uzatırken sağ tarafında kalan arabayı yeni fark etmişti. Ömer'in arabası tüm heybetiyle dururken Harun, arabadan inen adamdan bakışlarını çekip dağılan saçlarını düzelten kuzenine çevirdi bakışlarını. Çünkü Ömer'in bakışlarını takip ettiği an gözleri Nehir'e denk gelmişti. Motorunun güvenliğini ayırlayan genç kadının gülen yüzünden bakışlarını çekip tekrardan Ömer'e çevirdi. Kendilerine doğru gelen adamın bakışlarındaki boşluğu ve kaş çatışı neden kendisine tanıdık geliyordu? Kendisi de Mine'ye baktığı zaman böyle oluyordu. Aklı ayrı kalbi ayrı konuştuğu zamanlarda bakışları aynı bu şekil, kaşları da kıvrılıp çatılıyordu. Yanlış düşündüğünü farz etti. Ömer için böyle düşünmesi çok gereksizdi. Nehir'i kardeşi olarak gören bir adamdan şüphelenmesi komik ve acınası bir durumdu.

"Günaydın Ömer hazretleri." Harun yanına yaklaşan adama sataştı. Ömer'in bakışları sonunda kendisini bulabilmişti.

"Nehir'i tanıyamadım bir anlığına." Ömer, kadından bakışlarını çekip arkadaşına gülümsemeye çalıştı. Tüm dikkatini kadına vermişti ve Harun'un anlamaması için aklına gelen ilk yalanı ortaya atmıştı.  Nehir'i ilk bakışında tanımıştı. Sadece daha bir alımlı duruyordu.
Saçı, giysileri, makyajı...her şeyi iyi olmuştu.

"Nehir bugün misafirim." Harun kuzenine öpücük gönderirken Nehir iki adama kısa bir bakış attı. Neden daha fazla bu soğukta dışarıda oyalanıyorlardı?

"Geçsek mi artık içeriye sevgili büyüklerim?!" Alayla karışık gülümseyip iki adamı beklemeden işyerinin dönen kapılarına doğru ilerledi.
Ömer dişlerini sıkarken Harun'a belli etmemek için gülümsemeye çalıştı. Gülmek ne kadar zor olabilirdi? Ömer için kesinlikle şu an çok zor geliyordu!

"Eylem nasıl? Dün keyfi yerindeydi. Hiç değişmemiş...belli iyi gelmiş başka bir ülke."dedikten sonra kendi fikrinin onaylandığını ya da onaylanmadığını görmek için arkadaşına yan bir bakış attı Harun ilerlerken. Ömer'in zoraki gülümseyişi aslında bir terslik olduğunun habercisiydi.
Ayaküstü konuşulacak bir konu değildi bu aşk meşk konuları ama kendi aklını dağıtmak için ortaya böyle bir soru atmıştı.

"Evet değişmemiş en azından birimiz değişmemiş." Ömer'in ne gevelediğini duymamıştı kendisine selam veren çalışanlara geri karşılık vermesinden dolayı. Güvenlikten geçerken etrafına aval aval bakan Nehir'in şaşkınlığına gülümseyip asansöre doğru ilerledi.

"Ne zaman dönüyormuş? Ya da şu ara verme olayını konuştunuz mu?" Harun merdivenlere yönelen arkadaşını uyarıp asansörü işaret etti.  Asla üç kat çıkamazdı. Asansör dururken ne diye merdiven çıkacaktı ayrıca!

"Öğle yemeğinde konuşsak bunu olur mu? Ayrıca şu evrakları lobiye bırakmam lazım." Ömer asansöre binmeyeceğini belli edip elindeki defteri ve belgeleri salladı.
Harun duyduğu belgeler lafıyla, dün bulduğu ve çantasına koyduğu dosyaları hatırladı. Arkadaşına göstermesi gerekiyordu. Belki Ömer'in bildiği bir şeyler çıkardı o belgelerin içinde.

"Odamda buluşalım." Ve Ömer ile yolları ayrılmıştı. Kafa sallayıp lobiye doğru ilerleyen arkadaşından bakışlarını çekip merdivenleri çıkmaya başlayan kuzenine baktı. Seslenmek istemişti ama Nehir neredeyse üst kata ulaşmak üzereydi. Kendi odasının bulunduğu katı söylemişti yolda. Üç katlı bir binada kaybolması imkansızdı değil mi? Gözden kaybolan kuzenin ardından kapıları açılan asansöre bindi ve kendisine yer veren çalışanlara gülümsedi. Dikdörtgen asansörün sadece tek bir tarafı aynalıydı. Sırtını aynalı kısma vermeden önce görünüşüne kısa bir bakış atmış ve bozulan saçını düzeltmişti. Maksimum 10 kişilik asansör üst kata çıkıp kapılarını tekrar açtığında binen insanlara aynı nezaketle yer verdi. Saniyelik bile olsa dolu ortamda bulunmak insanın nefesini darlıyordu. Bakışlarını asansörün tavanına çıkardı ve çalan loş müziğe kendisini bıraktı. Asansöre ses sistemi taktırdığını bile hatırlamıyordu.
Kapanmak üzere olan kapı bilindik sesi çıkarırken bir ses daha duyuldu.

Mazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin