Kendimi pencerenin kenarından çekemiyordum. Acaba kimle gelecekti diye kendi kendime sormaktan akşam yemeği için bir şeyler yemeyi unuttum.
En son açlığım merakımı bastırdı ve gidip yemek yedim. Dışarıdan gelen motor sesleriyle yerimden kalktım. Pencereden baktığımda Yu Jin bir motorda bir adamla berbaber geliyordu.
Çok mutlu görünüyordu. Sanırım o adam sevgilisiydi. Kim konuşamayan biriyle sevgili olsun ki?
Binanın kapısının önünde adam Yu Jin'in yanaklarını öptü. Kendimi o an bir değişik hissettim.
Onlar içeri geçtiğinde ben de biraz kafa dinlemek için balkona çıktım.
Balkonda fotoğraf makinemle uğraşırken Yu Jin ve yanındaki adam da balkona çıktılar. Balkonlar yakın olduğundan adamın dediklerini de duyabiliyordum.
"Seni bundan sonra rahatsız eden tek bir kişiyi bana söyle tamam mı Yu Jin?"
Kafasını evet anlamında salladı. Bu adam sevgilisi değil de başka neyi olabilirdi ki?
...
Sabah çalar saatime küfrederek uyandım. Saati durdurduktan sonra telefonum çaldı. Arayan Seok Jin'di.
"Alo."
"Efendim Jin."
"Tae müdür az sınıf başkanlarına mesaj attı."
"Sen sınıf başkanı değilsin ki."
"Ji eun'a gelmiş zaten mesaj. Biliyorsun bana bayılıyor. Gerçi bana herkes bayılıyor."
Jin'in egosunun boyundan büyük olduğunu söylemiş miydim?
"Ee ne olmuş sen onu söyle. "
"Kamp var olum kamp. Küçük bir çanta hazırla. Benim eve gel."
"Yenge kızmasın."
"O da geleceği için sıkıntı yok Tae."
"Ah,peki. Şey Jin."
"Evet ."
"Yu Jin yan daireme taşındı dün akşam. Ona da haber vermeli miyim?"
"Oha! Bana bu olayı anlatacaksın ve.. haber ver tabiiki."
"Tamaam."
Telefonu kapatıp üzerimi giyindim ve kendime bir çanta hazırladım. Ardından Yu Jin'in evine gidip zili çaldım.
Kapıyı açtığında beni karşısında görmenin şaşkınlığıyla gözlerini sonuna kadar açtı. Bu haliyle çok tatlı duruyordu.
Onunla nasıl iletişime geçeceğimi bilmediğim için direkt olarak mesajı gösterdim. Kamp olayına üzülmüş gibi bir hali vardı. Kapının hemen yanındaki vitrinden bir kağıt kalem aldı.
"Haber verdiğin için teşekkür ederim. Gitmek zorunlu mu?"
Aynı kağıdı ve kalemi bende elime alıp yazdım.
"Bilmiyorum. İstersen sorayım?"
"Olur."
Yazarak konuştuğumuz için biraz yavaş oluyordu.
Jin'i aradım.
"Efendim Tae."
"Gitmek zorunlu mu?"
"Değil. Ama sen gelmek zorundasın."
"Tamam peki."
Kağıdı tekrar önüme alıp yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Foto~KTH
Fanfiction"Sende açtığım her bir yarayı tek tek saracağım Park Yu Jin." kth~