(Taehyung)
İçeri girdiğimizde boş bir yer ararken cam kenarında koltuklu kimsenin olmadığı bir yer gözüme ilişti.
"Şurası boş. Gel."
Yu Jin peşimden gelirken aynı zamanda etrafa gülücükler saçıyordu.
Bir insan kütüphaneyi bu kadar mı severdi?
Masaya oturduğumuzda çantasından direkt olarak geometri kitabını çıkardı. Sonra çantasından not defterini aldı ve yazmaya başladı.
"Sen ne yapacaksın? Buraya boş boş oturmak için gelmedin heralde?"
"Yarışma için hazırlanacağım."
Anladığını belirten bir şekilde kafasını salladı. Yarışmanın adı her geçtiğinde üzülüyor hissediyordum.
...
Yu Jin çalışmasına o kadar odaklanmıştı ki onu izlediğimin farkında bile değildi. Aslında yarışma için çok güzel bir örneğim vardı. Tam karşımda duruyordu ama bu durumu nasıl karşılar diye de düşünmeden edemiyordum.
En son dayanamayıp hazır dersine fazla odaklanmışken en güzel açıyı yakalayarak yüzünün pek görünmemesi şeklinde kusursuz bir fotoğraf ortaya çıktı. Sadece saçları ve bedeni fotoğrafta bu kadar güzel duruyorsa yüzünü çeksem neler olurdu acaba.
Sanırım kalp krizinden ölürdüm.
Fotoğrafı çektikten sonra nasıl olduğuna anlam veremediğim bir şekilde aklıma şiir için ilhamlar geliyordu.
Yu Jin yarışmaya katılamadı ama yarışma için bana ilham oldu.
"Yu Jin bugün günlerden ne?"
Yüzüme bakıp gülerek test kitabının sayfasının ucuna çok sevdiğim bir şeyi yazdı.
"Ne kadar tembelsin sen ya? Haftasonuna girdik. Mutlu oldun mu?"
Kafamı evet anlamında yukarı aşağı sallayarak güldüm. Benim gülmemle o da güldü.
Geri dersine döndüğünde ben de onu izlemeye koyuldum. Ona baktıkça sürekli beynimde yeni anılar ve şiirler oluşuyordu.
Aklımdan geçen her cümleyi kağıda döktüm.
"Sanma ki sevmiyorum seni,
Düşünüyorum kendimce
Bir ileri bir geri.Yoksun sandım,unuttum seni.
Bir araba kazasından dolayı hepsi.Korkma şu an, ben varım.
Her belada yanındayım.Üzüntü duyma hiç bir şeye,
Yanı başında ben varım.Bir nefes kadar yakınındayım.
Aklım ve kalbim çalışmıyor,
Gözlerim sadece seni görüyor.Zor geldi bana bunlar.
Fakat seninle atlattım.
Seninle her belaya her güce,
Şimdiden hazırım. "Şiirimi okuduğumda pek de iç açıcı olmadığını farkettim. Ama daha fazla uğraşamazdım. Benden bu kadardı. Zaten ben kim, şiir yazmak kim?
Zaten kazanırsam, sadece fotoğraf sayesinde kazanabilirdim. Çünkü yazdığım şiir kazanmaya yönelik bir şiir değildi.
Daldığım düşüncelerden Yu Jin'in gözlerimin önünde düşündüğüm şeyden dağılmam için sallanan elini gördüm.
Hızlı bir şekilde elinden tutup dudaklarıma götürdüm. Elini çekmeye çalışsa da ben tuttuğum için başarısız oluyordu.
"Neden öpmeme izin vermiyorsun?"
Bana ters bir bakış atınca ne demek istediğini anladım. Bu bakış 'daha bana çıkma teklifi etmedin bile.' bakışıydı.
O an beynimdeki her hücrem bir an önce şu teklifi etmem için bağırıyorlardı sanki.
Çantalarımızı toplayıp eve gitmek için hazırlandıktan sonra arabaya doğru yol aldık.
...
Binaya giriş yaptığımızda asansöre binip bizim kata çıktık. Benim evimin önünde Yu Jin'i durdurup elimi yanaklarına koydum.
Ama o ani bir hareketle elimi indirdi.
Ben ona şaşkın şaşkın bakarken Yu Jin zafer kazanmış bir edayla anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı ve evine girdi.
Ben ise hâlâ olayın şokundan çıkamadım.
Cidden.. bu kadar önemsiyor muydu bu teklif şeylerini?
Bende evime girdiğimde direkt odama gittim. Siyah eşofmanımı ve beyaz tişörtümü giydim ve yatağa uzandım. Bugünüm ilk başta kötü geçse de sonraları Yu Jin sayesinde efsane olmuştu.
Onu düşündükçe merak ettiklerim, öpme isteğim, sürekli sarılma, saçını okşama ve daha nice isteğim kalbimin aşırı yüksek derecede hızlanmasına neden oluyordu.
Ah..bir de şey.. Yu Jin'in tedavisinin bittiği günü heyecanla bekliyordum. Sesini tekrar duyup, hatırlamadığım diğer anıları da hatırlamak, onunla birlikte şarkılar söylemek istiyordum.
Ama en önemlisi tedavisi bittikten sonra herkese kapak atmasını dört gözle bekliyordum.
Yerimden bir hışımla kalkıp aynaya baktım. Dağınık saçlarım seksi gösterirken eşofmanlarım tatlı duruyordu. Zaten yüzüm her zamanki gibi..mükemmel.
Tabiiki SeokJin en iyisi Tae. Şimdi olmayan yerden çıkarsa görürsün.
Seok Jin üzerimde nasıl bir etki bıraktıysa her kendimi haklı olarak övdüğümde korktuğum için kendi kendime böyle söyleniyordum.
Dışarıdan biri görse beni şizofren zannederdi.
Kafamı iki yana sallayıp anahtarımı aldım ve evden çıktım. Yu Jin'in kapısının önünde beni aşırı bir heyecan bastı. Ama aynı zamanda da kendime şimdi olmazsa hiç olmaz diyordum.
Kapı açıldığında üzerinde karpuzlu eşofmanları vardı. O kadar tatlı görünüyordu ki asla doymamak üzere yiyesim vardı.
"Selam."
Elini yukarı tutup parmaklarını salladı. Selam veriyordu.
"Eee şey, içeri gelebilir miyim?"
Kapının önünden çekilip bana geçmem için müsaade ettiğinde teşekkür ettim.
Sorar bakışlarla baktığında kendimi tutamadım ve onu kendime çekip sarıldım. Şaşkınlıktan ve benim cazibemden dolayı vücudu kaskatı kesilmişken konuştum.
"Benimle sevgili ol Yu Jin. Dayanamıyorum artık."
Geri çekilip yüzüne baktığımda gözünden yine o akmasını hiç istemediğim yaşlar akıyordu. Elimle yaşlarını sildim ve tekrar sordum.
"Sevgili ol benimle."
Kafasını olumlu şekilde sallayınca iki yanağına da bir sürü öpücükler kondurdum.
Kalbim bu güzel ana daha fazla dayanamayacak gibiydi. Aptal şey.
Selam. Bebikleri kavuşturdum sonunda. Bence en güzel teklif aniden olan tekliflerdir.
Bu arada şiiri kötü yazmak için saatlerce düşündüm dkkdlfkfl. Beni en çok zorlayan bölüm oldu sanırım. Taehyung'un şiirinin çok güzel olmaması gerekiyor çünkü.
Umarım beğenmişsinizdir 💜 vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 😗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Foto~KTH
Fanfiction"Sende açtığım her bir yarayı tek tek saracağım Park Yu Jin." kth~