Hastaneye getirdiğimde direkt olarak ameliyata aldılar. Elini ameliyathaneye kadar asla bırakmamıştım. Sıkı sıkı tutuyordum.
Şimdi ise ameliyathanenin önünde deli gibi çırpınıyordum. Kendimi boşlukta hissediyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum. Beynimde sürekli televizyondaki haber çalkalanıp duruyordu.
"Park Dong Hyun hamile kızının bebeğini düşürmesi ve bir daha çocuğunun olmaması için labaratuvar da değişik şeyler yaptığı belli oldu.
Damadı Kim Taehyung olayları sessiz sakin çözmek isterken haberi bize veren Kim Nayeon bütün olanları kayıt altına aldı.
Park Dong Hyun'u polisler cezaevine götürürken Kim Nayeon'un da 2 yıl önceye kadar sevgilisiyle evde gözaltında olduğu ortaya çıktı.
Kim Taehyung stajyerlik yaptığı hastanenin müdürü KTH'nin çalışma azmini beğenince ona bir teklif sunup stajyerliği bittikten sonra onu başhekim yardımcısı yapacağını öğrendik."
Evet, gerçekler böyleydi. Yu Jin'e söylemek istemiyordum. Bunları bilmediği için bana olan nefretinin olması normaldi.
Bir de kadın olayı vardı tabii. O konuda tamamen haksızdım. Bunun farkına geç de olsa vardım.
Hemşire ameliyathaneden çıkınca yanına koştum. O da bana doğru geliyordu zaten.
"Durum ne?"
"Bebek doğacak. Doğum çantası hazır mı?"
Dediği şeyle afalladım bir an. Bebek, bizim bebeğimiz kızımız bugün doğacak mıydı yani?
Yu Jin'in hazırladığı doğum çantası evdeydi fakat benim her zaman hazırda tuttuğum çanta arabadaydı.
"Evet, hazır yanımızda."
"Güzel. Eşinizin desteğe ihtiyacı var. Gidip biraz konuşun onunla."
Ameliyathane kıyafetimi giyip yanına gittim. Gözleri aralıktı. Beni her halükarda duyardı.
"Ben.. yaptığım her şey için çok özür dilerim. Babanın olayı senin kulağına gitsin istemedim. Hastanede benim durumumdan da yeri geldiğinde bahsedecektim. O kadın durumu için de gerçekten çok özür dilerim."
Gözümden bir damla yaş aktı. Konuşmama devam ettim.
"Belki hâlâ boşanmak istiyorsun bilmiyorum. Ama bana inan ki gözüm senden başkasını görmedi ve görmeyecek. Dedin ya hani kızımıza.."
Durakladım. Zordu. Bu durumda konuşmak çok zordu.
"Dedin ya hani kızımıza, babanın sesini tanımıyorsun diye. Tanıyor. O babasının neden yanınızda olmadığını da biliyor."
Elimi karnına koydum. Tekmeleri hissedince hafif gülümsedim.
"Bak, sana evet anne biliyorum ben ne olur üzülme diyor. "
Sadece hafif aralık gözleriyle bana bakıyordu. Az zaman kalmıştı. Birazdan bebeğimiz doğacaktı.
"Aşkım, sevgilim, bir tanem, ilk ve son aşkım. Yu Jin. Bana kızma olur mu? Birazdan kızımız doğacak. Onun için güçlü olmamız lazım. Doğumdan sonra hâlâ çok istiyorsan boşanma konusunu konuşuruz."
"Doğum başlıyor beyefendi. İsterseniz eşinizin yanında durup doğum esnasında elini tutun."
Kafamı tamam anlamında sallayıp Yu Jin'e döndüm.
Aklıma eski günlerimiz geldi. Başka bir nedenden de olsa yine konuşamıyordu.
Beden diliyle seni seviyorum dedim ve karnını öptüm. Ardından doğum için hazırladılar ve o stresli anlara girmiş bulunduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Foto~KTH
Fanfiction"Sende açtığım her bir yarayı tek tek saracağım Park Yu Jin." kth~