(Yu Jin)
Lise hayatım boyunca herkesten, her şeyden dışlandım. Herkes tarafından küçük görüldüm. Bunun içinde Taehyung da vardı. Taehyung'u gördüğüm her yerde kaçmamın tabiiki bir sebebi vardı. Ama ona söyleyemiyordum. Sadece ona değil, hiç kimseye söyleyemiyordum.
Bana dört yıl boyunca çektirdikten sonra şimdi iyi geçinmeye çalışıyordu. Ama ben kimseyle iyi geçinmek istemiyordum. Hele ki Taehyung gibi kalbimi en orta yerinden kıran biriyle asla iyi geçinmek istemiyordum. Benim bir abim var. Herkesin bizi sevgili sandığı kişi abimdi.
Eğer abim olmasaydı onunla çıkardım. Sonuçta hem hoşgörülü hem saygılı hem de sevecen biri.
Taehyung ile yarışmaya katılacağını öğrendiğim zaman içime bir kurt düştü. Kötü şeyler olacağını hissediyordum. Oldu da. O yarışmayı kazanmamız için okulun bana ihtiyacı vardı.
Fakat Taehyung'un yeni sevgilisi Nayeon buna engel oldu. Her şeyime karıştığı yetmezmiş gibi bir de buna karıştı.
1 hafta önce
"Merhaba Yu Jin. Taehyung'un komşusu olduğunu biliyorum. Onunla yarışmaya katılacağını da. Sakın içinde Taehyung'a karşı bir ümit falan besleme. Çünkü o benim. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan konuya gireyim. Yarışmadan çekiliyorsun. Taehyung'a bu dediklerimden de bahsetmiyorsun. Yoksa bozuşuruz."
Aldığım bu mesajdan sonra kalbim daha fazla parçaya ayrıldı. Taehyung ve Nayeon kim bilir arkamdan neler diyorlardı.
Ama benim tedavim de bitmek üzere olduğu için hepsine günlerini göstereceğim.
Şimdi~
Yani kısacası Nayeon beni tehdit etti. Benimde elimden hiç bir şey gelmediği için bu yarışmayı ne kadar çok istesem de çıkmak zorunda kaldım.
Saat 10.00 dı. Kahvaltı yapmak için mutfağa gittim. Abimi özlemiştim ve benimle kahvaltı yapmasını istiyordum. Nasıl olsa bugün pazar günüydü.
~
"Abi? Birlikte kahvaltı edebilir miyiz?"
-Gönderildi
"Abi! Sana diyorum. Özledim seni. Lütfen birlikte kahvaltı yapalım."-Gönderildi
~
Abim ilk defa mesajlarıma bakmıyordu. Aklıma iyi şeyler getirmeye çalıştım. Banyo da olabilir mesela?
Ama en son çevrimiçi olduğu tarihe baktığımda dün sabah 07.20'de çevrimiçi olmuştu.
Çok korkmaya başladım. Ev bana dar geliyordu. Kendimi çok kötü hissediyordum. Başım dönüyor ve miğdem bulanıyordu. Sonra telefonum çalmaya başlayınca mutlu oldum. Ama ekrana baktığımda abim değilde müdür bey yazısı görünüyordu.
"Alo Yu Jin. İyi misin yavrum?"
Derin bir nefes aldım. Hiç de iyi değildim. Kameraya beden diliyle iyi değilim deyince müdür de derin bir nefes aldı.
Ben sadece görüntülü arama yapabiliyordum.
"Sana söylemem gereken önemli bir şey var kızım."
Kafamı salladım ve kendimi olabilecek her duruma karşı hazırladım.
"Abin, dün sabah saatlerinde ölü bulundu."
Gözlerimden akan yaşlar durmak bilmiyordu. Müdür de karşımda telefonda ağlıyordu. Eğer sesim çıksaydı, kesinlikle bağırarak az da olsun içimdeki bir şeyleri atardım. Kameranın karşısına geçip müdüre sağolun dedim.
Ama kapatmama izin vermedi.
"Dur kızım hemen kapatma. Abin de artık yaşamadığı için Taehyung'a sana göz kulak olmasını söyledim. Sadece komşusunuz diye yaptım. Bir şeye ihtiyacın olduğunda Taehyung ve bizler hep yanındayız tamam mı güzel kızım?"
Kafamı yine evet anlamında sallayıp telefonu kapattım. Elime geçen her şeyi yere fırlatmaya başladım. Bazısı kırılıyordu bazısı ise yerde yuvarlanıp duruyordu.
Konuşamadığım için bağıramıyordum. Sesim çıkmadığı için konuşamıyordum. Konuşamadığım için insanlar benden nefret ediyordu. İnsanlar benden nefret ettiği için en değerlim yani abim hep beni koruyor, gözetliyordu.
Ama artık abim yok. Artık kimsem yok. Taehyung var sadece. O da malûm hiç bir şey bilmiyor. O her ne kadar müdüre beni koruyacağı hakkında söz vermiş olsa da beni koruyamayacağını adım gibi biliyorum.
Zaten abimde beni korurken ölmemiş miydi?
Ama tek neden bu da değildi. Nayeon Taehyung ile ilgili bir sürü tehditte bulundu bana. Ne yapabilirim ki? Bu konuşamayan güzel, en fazla neler yapabilir?
Ben böyle ağlarken kapı çaldı. Delikten hiç bakmadan kapıyı açtığımda Taehyung karşımda duruyordu. Benim halimi görünce gözleri doldu. Başkası olsa onun bu hareketine şaşırırdı ama ben asla şaşırmadım.
Çünkü zaten onu en iyi tanıyan benim.
İçeri geçtiğinde yine karşımda dikildi. Benim sessiz ağlamam daha da artarken Taehyung beni kendine çekti ve sarıldı. Elleriyle saçlarımı okşarken bir yandan da özür diliyordu.
İkimizde koltuğa oturduk ve omzunu bana doğrulttu. Ona inanmayan bakışlar attıktan sonra dayanamadı ve başımı kendi elleriyle omzuna koydu.
Ağlamak için en güzel yer omuzlardı.
Başımı kaldırıp gözyaşlarımı sildiğimde bana bakıyordu. Ardından yan tarafında duran renkli modern sehpanın çekmecesinden kağıt kalem aldı.
"Kendini çok üzme.
"O benim en değer verdiğimdi. Neden hep benim değer verdiklerim benden gitmek zorunda?"
Yazarken aynı zamanda ağlıyordum. Ama bu sefer daha sakindim.
"İnan bana bunu bende bilmiyorum. Yani.. bu sefer ben suçsuzum."
Yazdığı şeyle yüzümde bir gülümseme oluştu. Ardından aklıma takılan bir soruyu yazdım.
"Ben duyabiliyorum. Neden benimle konuşmak yerine yazıyorsun?"
Dediğim şeyle gözlerini sonuna kadar açıp bana baktı.
"Sana olayları en başından mı anlatmam gerekecek?"
Kafasını salladı.
"Ama kendimi hazır hissetmiyorum. Bilmeni istediğim tek bir şey var. Gerçekleri öğrendiğinde çok ağlayacaksın."
"Ne gerçeği?"
Bu sefer yazmayıp konuştu. Sesini her duyduğumda kendimi rahatlıyor gibi hissediyordum. Ama onun sevgilisi var. Bu dişüncelerimden kurtulup ona cevap verdim.
"Boşver. İllaki bir gün öğrenirsin. Ya da kim bilir, hayatının sonuna kadar kukla gibi yaşarsın."
Seeelllaaaammmsssss. Ben geldiim. Bu bölüm Yu Jin'in anlatımından oldu. Bir şeyler artık gün yüzüne çıkacak ama ne gibi şeyler? Neyse umarım beğenmişsinizdir. I love youuuuu 💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Foto~KTH
Fanfikce"Sende açtığım her bir yarayı tek tek saracağım Park Yu Jin." kth~