Hiç kimse tarafından sevilmiyordu. Herkes kusurunun fazla olduğunu söyler, onu yanlarına almazlardı. Oysa o kadar narindi ki, tek kelime onun sararmış yaprak gibi olan kalbini hemen kırıveriyordu. Sevmek istiyordu, sevilmek istiyordu. Arkadaşı vardı ama kendisine o da çok kötü davranıyor, hatta bazen başından gitmesini bile söylüyordu. Ne vardı ki bir kerecik Jungkook a arkadaş sevgisi gösterseler.
Sabahtan beri deltanın sert bakışları altında ezilmişti omega. Onu öptüğü için öyle bir bağırmıştı ki jungkook bayılacak gibi olmuştu. Ama jimin gelmişti yanına, sahtekar arkadaş.
"Ö-özür dilerim delta. Kend-"
Taehyung artık dayanamamış jungkook'un saçından sıkıca tutmuştu. Jungkook tir tir titriyor, bırakması için soğuk ellerini saçındaki ellerin üzerine koyup geri çekmesini yalvarıyordu.
"A-acıyor bırak."
"SUS, SEN GERİZEKALININ TEKİSİN. HANGİ AKLA HİZMET EDEREK ÖPÜYORSUN HA? SENİN GİBİ ÇİRKİN BİR OMEGAYA BAKACAĞIMI MI SANDIN?"
Jungkook, büyüğünün vücudunda patlayacak reddeye gelen damarları görünce daha ağlayıp korkmaya başladı. Artık ölmek istiyordu.
"Ö-özür-"
"Özür dileme, lanet olsun özür hiç bir şeyi değiştirmiyor. Neden öptün beni sürtük?"
Jungkook, kalın sesin söylediği şeyi kavrayınca gözlerini kocaman açarak büyüğüne baktı. En son annesi sürtük demişti ona, kızgınlık döneminde ağrısını gidermek amacıyla birisini aradığı için. O günden sonra da zaten jungkook annesinin yüzünü dahi görmemişti.
"BANA SÜRTÜK DİYEMEZSİN, BEN SÜRTÜK DEĞİLİM. HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN. FEREMONLARIN..."
Konuşamadı Jungkook. O anki heyecanını hatırladı. Keşke dedi. Pencereye çıkmasaydım.
"Ç-çok etkileyiciydi."
Fısıltılı bir sesle söyledi Jungkook. Sesli söylemeye cesareti yoktu.
"Bunun için miydi? Hepsi bunun için miydi? Sen, her feremonu etkileyici olan alfanın veya deltanın üzerine mi atlarsın sürtük gibi?"
"Y-yemin ederim tutamadım kendimi. O kadar... Çok etkileyiciydin. Lütfen bırak saçımı. Özür dilerim ne istersen yaparım ne olur."
"Gözüme gözükme."
Taehyung bır hışımla çıktı evden. Hızlı hızlı nefesler alıyor, kendine gelmeye çalışıyordu. İçeride resmen soyu tükenip bir tane kalmış çiçek var diye düşündü Taehyung. Dudakları da çiçek gibiydi. Feremonları da çiçek gibi kokuyordu. Ama o en büyük hatayı yapmıştı. Asla kendisini kaptıramazdı Taehyung.
Jimin, içeride arkadaşına iğrenir bakışlar atıyordu. Onu zaten sevmiyordu, şimdi de yanından savmak için bahane çıkmıştı.
"Sen sürtüğün tekisin cidden. O Kim Kuzey sürüsünün baş alfasının oğlu. Az sonra eşini bulacaktı. Nasıl ölebilirsin cidden anlayamıyorum. Haydi gidelim Yoongi."
Jungkook arkadaş saydığı Jimin'in kendisini itmesiyle yere düşerek kafasını masa köşesine vurdu. Anlık olan gözlerinde kararma hissiyle, başının dönmesi aynı anda olmuştu. Başından akan sıvıyı hissedebiliyordu.
'ölüyorum.' diye düşündü Jungkook. Zaten neden yaşıyordu ki? 20 yaşına gelmiş ama hala bir arkadaşı yoktu. Üstelik eşini de bulamayacaktı.
Alfa olan Yoongi, Jungkook'un yanına gelip eğildi ve başını tuttu.
"İyi misin? Başına bakacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frisson-TAEKOOK
FanfictionBütün kurtların çirkin saydığı en narin kurt... Hayatını değiştiren o heyecan. #1 - 19 mayıs 20 wolf #2 - 20 mayıs 20 omegaverse