"Jungkook, bir kızınız olacak."
Jungkook büzdüğü dudaklarını, doktorun dediği ile yukarı kıvırmıştı. Gözleri dolu doluydu. Deltası yanında değildi. Bebeklerinin cinsiyetini beraber öğrenmek istiyordular. Jungkook o anki heyecanını onunla paylaşmak istiyordu ama şuan sadece yanında Joon hyungu vardı.
Dolu gözlerinden yaşlar süzüldü al, pofuduk yanaklarına doğru. Daha da aşağıya inip dilin çarpınca hissetti tuzlu suyu. Ardı ardına kesilmeyen göz yaşları eşliğinde hyungunun elini tutuyordu.
"Kook, çok güzel değil mi? Minik bir kızın olacak."
Jungkook burnunu bir kaç kez çekip, dolu gözlerini kırpıştırdı. Dudaklarını büzdü.
"Benim değil hyung, bizim!"
Namjoon, gözlerini devirdi. Ha onun, ha onların. Ne fark ederdi ki?
"Moralinizi düşürmek istemem fakat bebeğin sağlıklı doğma ihtimali %45-50 civarı. Yani engelli olması daha ağır basıyor maalesef. Bu süreçte çok strese girmişsiniz belli. Ama bundan sonra yani kalan bir ayda kendinize güzel bakarsanız %60-70'e çıkabilir. Bebekte görülebilecek hastalıklar çok vahim değil. Fiziksel olarak engelli olabilir sadece. "
Namjoon, Jungkook daha fazla ağlamasın diye elindeki peçeteyi hemen yüzüne tuttu.
"Ama şuan yaptığınız gibi hep strese girerseniz maalesef..."
"Duyuyor musun Kook? Ağlama artık, hadi."
Jungkook'un hıçkırıkları iç çekişlere döndüğünde doktora baktı bir kaç saniye. Soracağı şeyi söylemek için sesinin toparlaması lazımdı.
"Peki, diyelim öyle oldu, tanrı korusun. Sonunda iyileşebilir mi?"
Doktor kafasını sallayıp Jungkook'un omzunu patpatladı. Bu doktor Bay Son gibi değildi. Daha yaşlı ve daha kibardı.
"Tabiki evlat. Onu eğer öyle olursa iyileştirebiliriz. Ama sen kendine güzel bakarsan şimdiden bebeğini mutlu edersin."
Namjoon kafasını sallayıp, sedyede oturan omegayı kaldırıp doktorla vedalaştıktan sonra odadan çıktı.
-
İkili eve girdiğinde etrafta Jimin'i göremediler. Çok da takmadılar. Nasıl olsa kendisini kötülerdi yine.
Bugün çok yorulmuştu, canının tekrar armut çekmesini düşünmeden yatak odasına giderken çaprazdaki odadan hıçkırık sesleri duydu.
Jimin'in sesiydi.
Kapıya yaklaştı Jungkook. Jimin bir şeyler sayıklıyor ama hıçkırıklarından anlaşılmıyordu. Kafasını yastığa ve ya başka şeye koyduğu çok belliydi, sesi boğuk çıkıyordu.
Jungkook hafifçe tıklattı kapıyı. Arkadaşına yardım etmesi gerekiyordu.
İçeriden onay sesi gelince içeri girdi. Jimin perişan olmuş bir şekilde yatakta ağlıyordu. Saçı başı dağınıktı elinde kağıt parçası vardı.
Jimin Jungkook'u görmesiyle ayağa kalkıp yanına geldi hızlıca. Gözleri kızarmış ve şişmişti. Dudakları kanamıştı, yüzünü, boynunu yırtmıştı.
"J-jung-kook," Jungkook anlamayan bakışlar atarak karşısındaki omegaya baktı. Bir şey söylemek istiyordu ama hıçkırıkları buna izin vermiyordu.
"Ji-jihyun.." daha da arttı hıçkırıkları, gözlerindeki yaşlar, güzel gözlerine ihanet eder gibi hızlıca düştüler. Yara olan yerleri geçip sızlattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frisson-TAEKOOK
FanfictionBütün kurtların çirkin saydığı en narin kurt... Hayatını değiştiren o heyecan. #1 - 19 mayıs 20 wolf #2 - 20 mayıs 20 omegaverse