🐰24🐯Toparlanan Olayların Derlemesi

9.5K 526 60
                                    

Busan'da doğmuştu, ailesi onu çok severdi. Annesi, babası ve kendisinden altı yaş büyük abisi vardı.

Ailesinin maddi durumu çok iyi olmasa da zorluk yaşamayacak kadar iyiydi. Okula gider, istediği şeyleri alırdı. Ama Jungkook o kadar şımarık biri değildi. Doğaya merakı vardı. Ortaokuldan bir arkadaşı vardı. Adı Jimin. Onunla her gece evden kaçıp, ormanın güvenli bölgesine çekilir,kamp yapardı. Onunda bir erkek kardeşi vardı. Kendisinden dört yaş küçüktü.

12 yaşındaydı. Herşeyin farkına varmaya başlamıştı artık. Ergenliğe girme zamanı olabilirdi ama o hala o zamanlarda saftı.

Bir gece çok nadir içmeye giden babası o gece baya içmiş bir şekilde gelmişti eve. Tabi davetsiz misafir ile. Bir beta kadın getirmişti ve Jungkook'un annesi babasına kızdığı için onu dövmüş bağırıp çağırmıştı. O geceden sonra evin düzeni bozulmuştu ve ayrılma kararı almışlardı.

Abisi kesin annesinde kalmak istesede Jungkook ikisini kırmak istememişti. Ve babası ile annesinin arasında olan tartışmalardan yorulmuştu.

Yurtta kalmak istemişti, ordan da okula gidip geliyordu zaten. Seçmeli dersi vardı ve dansı seçmişti. O zaman öğretmen olmasa da dansı ve fiziği güzel olduğu için ders veren öğretmeni vardı. Hoseok..

Çok neşeli, çok gülen yüzlü, iyi kalpli biriydi. Her zaman abi kardeş olmuşlardı birbirlerine.

Bir yıl sonra savaş çıktı. Herkes telaş içindeydi. Jimin, Jungkook ve Hoseok bir aradayken kuzeyliler doluşmuştu etrafı. Üçü ayrılmıyordu, çok panik yapmışlardı

Jimin'in aklına bir anda hasta annesi ve kardeşi geldi. Eve gitmeliydi ama arkadaşlarından ayrılmamalıydı.

"Evdeler!"

Hepsi eve gittiğinde yerde kanlar içinde yatan annesini gören Jimin bayılmaktan kıl payı dönmüş, yanına çökerek ağlama krizine girmişti.

O anda geldi aklına Jungkook'un ailesi

Babası ile annesi aynı evde değildi. Ne yapacağını bilmiyordu, eli ayağına dolaşmıştı

Dışarıya baktıklarında ise güneyli askerlerin düşmanların hepsini olmasada yendiğini, fazla kan kaybı olduğunu gördü.

Jungkook, kardeşini kucağına alıp, hyunguna Jimin'i alması için işaret etmiş,koşarak evden çıkmışlardı.

Jungkook'un içi hiç rahat değildi. En zor zamanlarında yanlarında değildi ve kendisini öldürmek istiyordu oracıkta.
'eğer bize bir şey olursa Jungkook... senin hayatın daha önemli.'

Koşarak ayrıldılar ordan. Busan'ın liman kentinde bulundukları için şanslıydılar çünkü savaştan kurtulanları gemilere topluyordular.

"Anne."

Jungkook'un gözünden bir yaş aktı. Annesini orda bıraktığı için perişandı. Şuan abisini özlemişti bile. 'bana onu yedirmediğin için seni sevmiyorum hyung.' diye mızmızlandığı için pişman olmuştu.

Hoseok'un ailesi orda değildi o zamanlar. Seul'daydı. Onlar da oraya gidecekti.

-

Seul'e geldiklerinde hepsi Hoseok'un evine gittiler. Ailesi çok sıcak karşıladı. Tabi ikisi on üç yaşında küçük çocukta dokuz yaşındaydı.

Bir yıl zor atlattılar bu olayı. Jungkook annesini ve abisini çok özlüyor. Burnunda tütüyordu. Annesinin ona bağırışlarını bile çok özlemişti.

Jimin ise annesinin öldüğünü az da olsa atlatabilmişti.

Bir gün kardeşi Jimin ve kendisi oraya yakın bir ormana saklambaç oynamak için gittiler. Tabi bu orman fikri Jungkook'tan çıkmıştı. Yaz günüydü zaten
Bişey mi olurdu(!)?

Bir kere oynadılar, iki kere oynadılar derken bir anda çığlık sesi duydular. Jungkook ile jimin birbirine bakıp o tarafa gittiklerinde Jimin kardeşinin bacağının yarısını derisi çıkmış bir şekilde görünce donup kalmıştı.
Zehirli bir yılanın işiydi bu.

Jimin olayın şokluğu ile ne yapacağını bilemezken Jungkook kardeşini kucağına alıp koşarak mahalleye götürdü. Hastaneye götürmesi gerekiyordu.

-

Üç yıl sonra Jimin ile Jungkook'un arası açılmış bir şekildeydi. Jimin kardeşinin ölümünü Jungkook'un üzerine atıyordu. Herşeyi gitmişti. Babası gitmitşi annesi gitmişti kardeşi de gitmişti.

Hoseok mesleği için Çin'e askerlik eğitimi almaya gidecekti. Üç veya dört yıl duracak sonra gelecekti. Ama Jungkook hyunguna çok muhtaçktı ki

Kendisini çok savunmasız hissediyordu
Çünkü jimin ondan daha akıllıydı. Daha güzeldi. Kendisi ise büyüdükçe çirkinleşiyor, ona yaklaşan alfalar feremonlarının kötü olduğunu söyleyip dışlıyorlardı?

Jungkook kaçmayı düşündü. Ne olursa olsun kaçacaktı. Elinde birikmiş bir miktar para ile gidecekti.

-
Eh evet beceriksiz Jungkook kaçamamıştı. Gidecekken Hoseok'un ailesine yakalanmıştı. Ama onlar Jungkook'un daha küçük olduğunu söylemişlerdi. Jungkook ise kendi ayakları üzerinde durabileceğini söyleyip o aileden destek almıştı.

Seulde minik bir eve yerleşmiş kendi çapında yaşamaya başlamıştı
Jimin ise barıştığını söylüyordu ama hep soğuk davranıyordu.

Kendi yaşındaki omegalar eşlerini bulabiliyordu hemen ama Jungkook evde tıkılı kalmıştı. Dışarı çıkmak istemiyordu. Kendisinden kat be kat güzel olan omegalar kendisine sanki böcekmiş gibi bakıyor, alfalar ise dalga geçerek yanından geçiyordu. Jungkook'un ağlamasına neden oluyordu.

Jimin, eşini bulmuştu. Kurtlar eşlerini bulduğunda sadece eşi olacak kurdu ister durur, ona dokununca kalbi tekler, heyecanlanırdı.

Bir nevi aşık olurlar.

Kurtların gerçek eşleri kaderlerinde var olan eşleridir. Başkalarıyla olduğunda mutlu olamaz, omega, alfa, delta veya betalar kurtlarını hissedemez olurlar.

O gün ise delta Taehyung uzaktan da olsa, korkan omeganın yanlışlıkla salgıladığı feremonlarını almış o dakikadan sonra bağımlısı olmuştu kokusunun.

-

Park Bogum kimliği değiştirilen bir betadır. Jimin'in kardeşi. Yılan tarafından saldırıya uğradığı gün Jimin yıkılmıştı. Fakat Jimin herkesten habersiz doktorlarla işbirliği yapmış kardeşini herkese öldü diye söylemişti. Bogum'un önceki adı Jihyun'du.

Küçükken sevdiği bir çocuk vardı. Kendisi deltaydı. Hep onunla oyun oynar, hep birlikte gezerdi. Nereye giderse peşinden gelirdi.

Taehyung abisinden  üç, yani kendisinden yedi yaş büyüktü. Ama genede birbirlerini seviyordular. Taehyung bazen kendisine çok ters davranıyor, canını sıkıyordu.

Bogum bir gün kurdunu görmek istediğini söyledi ama Taehyung kendisine kızmış, bağırmıştı. Taehyung'tan ayrılıp bie daha kendisini görmemesini sağladı. Küçük bir şey için çok kızmıştı.

Taehyung başka şehre gidince ağlamayı bırak üzülmemişti bile. Çünkü o gerçek eşi değildi.

Jimin ise taehyung ile bogum'un birlikte olmasından dolayı çok mutluydu. Kardeşini mutlu yapmak için herşeyini ortaya koyuyordu.

Yıllar sonra ise bogum taehyung'ı tekrar istediğinde jimin elinden geleni yapmış, taehyung'u çirkin omegadan ayırmak için çok uğraşmıştı.

Ama bogum'u taehyungun karşısına çıkardığında, taehyung ne isminin değiştirdiğinin ne de başka şeylerin farkına varmıştı.

Eski jihyun'un şimdiki bogum olduğunun farkında değildi. Umrunda da olmamıştı zaten. Takma adı falandır diye düşündü.

Ama kafasını en çok kurcalayan soru:

jihyun en son ölmemiş miydi?

-

Çok saçma olaylar biliyorum ama olayları anca böyle toparlayabildim

Soryyyy

Frisson-TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin