5-ANTEP

48 7 2
                                    

"Şimdi sen,bu kalenin yarım kalmasının bir efsanesi olduğunu söylüyorsun öyle mi?"dedim çayımdan bir yudum alarak.
Agâh gülümseyerek elinde ki bardağı yavaşça masaya bırakıp gözlerimin içine baktı.Hiç istesem de Agâh'la gezmeye başlamış,bu şehrin tarihi büyüsüne kapılıp sesimi çıkarmadan götürdüğü yerlere gitmiştim.Meşhur Gaziantep kalesini gezdikten sonra dinlenmek için bir çay bahçesine oturmuş iki çay söylemiştik.Şimdi ise bana gezdiğimiz yerlerle ilgili hikayeler anlatıyordu.
Agâh yüzünde ki gülümsemesini silerek konuşmaya başladı;
"Tabi ki var" meraklı bakışlarımı Agâh'ın üzerinde çekmeyip dikkatle onu dinlemeye başladım.
Meraklı bakışlarım dikkatini çekmiş olsa gerek hiç beklemeden devam etti.
"Efsaneye göre bu kaleyi zengin bir kadın yaptırıyormuş.Bu kadın bir gün kasabada bir yere giderken büyük bir kalabalık görmüş.Kalabalığın arasında taşınan tabutu görünce yanında ki adamına dönüp.'Nedir bu kalabalık ne yapıyorlar' diye sormuş. "Cenaze törenidir efendim' demiş adam.Hayretle gözleri açılan kadın 'Nasıl yani' diye başka bir soru yöneltmiş" dikkatle Agâh'ı dinliyordum.Gülümseyip devam etti.
" Adam 'İnsanlar yaşar ve ölürler efendim.Bu gördüğünüz cenaze dün bizim sizin gibi kanlı canlıydı.Fakat bugün ölü' diye yanıtlamış.Kadın hızla dönüp 'Durdurun kalenin yapımı' demiş.Aylardır devam eden kalenin yapımının durdurulması fikri ile şaşırmış adam 'Neden' diye sormuş.Kadın 'Çünkü ben hiç ölümü düşünmemiştim' demiş." Agâh sustuğunda tatmin edici bir efsane duymadığım için kaşlarımı hafifçe çatıp yüzüne baktım.
"Nasıl ya.Efsane dediğin bu muydu?"
Agâh'ın yüzünde ki gülümseme gitmiş ciddi bir şekilde bana bakıyordu.
"Hiç ölümü düşündün mü?"
Bana dikkatle bakan gözlerini gözlerimden ayırıp başka bir yere bakmaya çalışılarak;
"Hayır." diye cevapladım omzumu silkip.
"Eğer bir gün ölümü düşünürsen efsanede ne demek istendiğini anlarsın"bakışlarımı tekrar gözlerinde ki sabitledim.Bir kaç saniyelik bakışmamızı bölen o olmuştu kafasını başka bir yöne çevirip.
"Ee şimdi ne yapacaksın?."
"Ne yapacaksın derken"dedim şaşırarak.
Bakışlarını tekrar  yüzümde sabitleyip.
"Senin gibi bir kızın böyle bir tramvayı Antep'te halletmeye gelmesi saçma."
"Ne yapmamı önerirdiniz beyefendi" tek kaşım ciddiyetle kalkmıştı bile.
"Yani...Ne bileyim. Şuan da en pahalı psikologlarda. Ya da yurt dışında bir sahil kasabasında depresip bir şekilde ağlayarak acı çekmeni beklerdim."
Düşüncelerin de haklıydı,fakat beni tanımıyordu.
"Haklısın ama beni tanımıyorsun.Hayatım boyunca hiç psikoloğa gitme ihtiyacı duymadım.İnsanın ilacı yine kendisidir. Ve buraya gelmeme de bir nevi ailem karar verdi.Hem dedemlerle iken depresyona girmeye vaktim olmaz.Bana en iyi gelecek tek yer burası."
Agâh dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.
"Dilerim iyi gelir " demekle yetindi.
Ben hala 'Hiç ölümü düşündün mü' sorusuna takılı kalmıştım.
Beynimi şöyle bir yoklayıp hayatımızın her anında olan bu olayı hiç düşünmediğimi farkettim.
Bugüne kadar hiç bir cenaze görmemiş,yakınımdan kimseyi kaybetmemiştim.
Sanırım bu hikaye benim bunu düşünmeme sebep olacaktı artık...

***

Yorgunlukla odamın kapısını açıp içeriye girdim.Çantamı bir kenara fırlatıp hızla kendimi banyoya attım.Tüm gün Agâh'ın peşinden oradan oraya dolanmış bütün Antep'i gezmiştik.Bu gezi tüm vücudumda tatlı bir yorgunluğa sebep olmuştu.
Kıyafetlerimi çıkarıp kendimi duşa kabine attım. Sıcak su vücudumdan akarken gözlerimi kapatıp rahatlamaya çalıştım.Bugün gözümün önünde geçmeye başladı.Agâh ile beraberken ilginç bir şekilde eğlenmiştim.Çok bilgili bir adamdı.Ama bu ukala ve sinir bozucu olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.Bir anda tüm gün boyunca aklıma Kemal'in gelmediğini farkettim.Oysa o kabus gibi akşamın üzerinden yalnızca bir kaç gün geçmiş ve ben her gün istisnasız ağlamıştım.Bana iyi gelen Agâh mı olmuştu yoksa Antep mi?
Kemal ne yapıyordu acaba şuan? Pişman mıydı?
Engellediğim için telefonuma ulaşamıyordu.Aramaya devam ediyormuydu ki?
Belki de Şermin ile beraberdi.
Gözlerimin dolmasına sebep olan düşüncelerimden sıyrılıp hızla saçlarımı şampuanlayıp duş almaya başladım.
Bornozum ile duştan çıkıp yatağın üzerine oturdum.Çantamdan çıkardığım ve yine gün boyu kapalı olan telefonumu elime alıp açtım.Ekrana boş boş bakıp açılmasını bekledim.Telefon açılıp bildirimler gelmeye başlayınca tek tek hepsini açmaya başladım.Annem telaş ve sitem dolu bir sürü mesaj atmıştı.İyi olduğuma dair bir kaç cümle yazıp gönderdim ve profilinden çıktım.Bu kez yabancı bir numaranın attığı mesaja girdim.Kemal'den gelmişti.
-Süheyla ben Kemal.Yalvarırım nerde olduğunu söyle.Seni hala çok seviyorum.Bunu bize yapma,beni dinlemen lazım.
Mesajı okuyup
"Neyi açıklayacak acaba en yakın arkadaşım ile beraber beni nasıl kaldırdıklarını mı?" kendi kendime sorduğum soruyla beraber cevap vermeden o mesajdan da çıktım.Bu kez başka bir bildirime tıkladığımda mesajın Agâh'dan geldiğini gördüm.
-Bugün bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim.
Yüzümde ki istemsiz gülümseme ile yanıt verdim.
-Asıl ben teşekkür ederim rehberliğin için.Ve bence kalan hayatına rehber olarak devam etmelisin.Fakat egoyu ve ukalalığı bir kenara bıraksan iyi olur,turistler sevmeye bilir.
Yazıp gönderdim.Anında gördüğüm 'çevrimiçi' ve hemen peşinden gelen 'yazıyor' beni şaşırmıştı.Telefon elinde mi bekliyor bu?
Bir kaç saniye içinde gelen mesajı sesli bir şekilde okumaya başladım.
-Ha ha ha :) Komik seni! Hiç bir turist böyle yakışıklı bir rehbere hayır diyemez.Bak sen bile diyemedin.
Gözlerimi devirdim.Tam cevap verecekken tekrar yazdığını görünce duraksadım.
stersen yarın devam edebiliriz gezimize.Daha en güzel yerleri görmedin.Ne dersin?
Sıkıntıyla mesajı okudum.Onunla görüşmem doğru değildi.Evet bugün beraberdik ama bu tamamen dedemlerin ve oyunu ile olmuştu.Ben 4 gün öncesine kadar nişanlı bir kızdım.
Yani her ne kadar nikah masasında aldatıldığımı öğrenmiş olsamda öyleydim işte.Şimdi hiç bir şey olmamış gibi tabiri caiz ise 'elin adamı' ile sık sık görüşmem hiç doğru olmazdı.
Hemen mesajı yanıtlamaya koyuldum.
-Bugün kafiydi.Eğer tekrar gezmek istersem bunu tek başıma yapabilirim.Tekrardan teşekkür ederim,iyi geceler.
Çok geçmeden yanıt gelmişti.
-Pekala! Nasıl istersen.İyi geceler!
Ayıp mı ettim acaba?
Diye düşünmeden edemiyordum.Yani sonuçta dedemler kendi çocukları gibi seviyordu onu,art niyet besleyemezdi bana karşı.Hem başıma gelenleri de biliyordu, yaklaşmazdı da farklı bir gözle. Mesaja yanıt vermeden;
"Aman ya!" diye bağırdım kendi kendime.Benim derdim bana yeterdi bir de onu düşünemeyecektim .Telefonun ekranını kapatıp yatağın başında ki komidinin üzerine koydum.
Yorgundum,çok yorgun.
Hiç bir şeyi ve kimseyi düşünmeden uyumak istiyordum.Yerimden kalkıp,üzerimi giyinip bu istediğimi bir an önce yerine getirmek için harekete geçtim...

SÜHEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin